İki takım da beklenenin aksine maca sakın başladılar. Bu oyun şekli Fenerbahçe için belki doğru olabilir ama Trabzonspor için çok geçerli değil. Futbolun yavaş oynanması en çok Alex’in işine geldi. Zaten yavaş tempoyla futbol oynayan Alex ilk yarıda takımını istediği gibi yönlendirdi. 3 net pozisyona şahsi gayreti ile girdi. Trabzonsporlu futbolcular maalesef maçın gerginliği altında psikolojik olarak ezildiler. Trabzonspor ilk yarı boyunca orta sahayı tamamen Fenerbahçe’ye kaptırdı. Dolayısıyla orta sahası olmayan Trabzonspor’un savunmasının ayakta kalma şansı çok zayıf. Yine de orta saha da devam eden oyun 34’üncü dakikadaki protestosu oyunu bir anda farklı bir boyuta taşıdı. Trabzonsporlu futbolcular bir anda konsantrasyon zaafından kalesinde golü gördü.
Evet ilk yarı Trabzonspor için futbol adına belki çok olumlu bir şey söyleyemeyiz ama taraftarında takımını bu kadar zor duruma düşürmemeleri gerekir. Bence Fırat Aydınus bizce uzun zaman ofsayt mı değil mi tartışılacak bir pozisyonda gol kararı verdi. Ama bence golü Fenerbahçe attığı için büyük çoğunlugun gol olduğu yönünde konuşması olacaktır!
İkinci yarıda Trabzonspor biraz daha baskılı oynadı. Hatta biraz daha dikkatli olabilseydi Trabzonsporlu futbolcular, golleri de bulabilirdi. Ama pozisyonlar çok kolay harcandı. Maç artık futbolun ve teknik direktörlerin insiyatifi dışında sahadaki futbolcuların sahadaki mücadelesine kaldı.
Evet, Trabzonspor Burak ile golü buldu. Ama Fenerli Bekir’in yaptığı asistle.. Burak ile Volkan bu golden sonra da 2-3 kez karşı karşıya geldiler ama Volkan gole izin vermedi..
Bu maç herkese örnek olsun!
Taraftarların takımın alacağı neticede ne kadar etkili olduğu ortaya çıktı. Hiç gereği yokken ortalık gerildi. Futbolcular etkilendi. Oyun disiplini kayboldu. Rakip bu ortamı iyi kullandı.
Kendimize sormalıyız, yaptıklarımızın futbol takımımıza ne karı oldu?
Bu soruya cevabı bulan ve öz eleştiri yapan camia sonunda mutlaka karlı çıkacaktır. Bu şekilde davranışların karşılığı “keskin sirkenin küpüne zararı” olduğudur”