Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015 tarihinde gerçekleştirilen ve 102 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısıyla ilgili 36 kişi hakkında açılan davanın 5’inci duruşması öğlen verilen aranın ardından yeniden başladı.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada savunma sırası örgüt adına patlayıcı madde taşıdığı iddiasıyla yargılanan Hüseyin Tunç’a geldi. Tunç’un savunmasına geçilmeden önce avukatı Orhan Şahin, sanıkların tek tek dinlenilmesinin kanuna aykırı olduğunu savundu ve sanıkların duruşmada yer alması gerektiğini söyledi. Müşteki avukatları Şahin’in talebine itiraz etti ve sanıkların birbirlerinden uzak tutulması gerektiğini ifade etti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, diğer sanıkların alınmamasının sebebinin Suphi Alpfidan’ın diğer sanıklar karşısında rahat konuşamaması ve korkmasından dolayı olduğunu anlattı. Giray, savunması alınan diğer sanıkların duruşmaya getirilmesini istedi ve sanıklar duruşmada yer aldı.
Şahin, mahkeme salonundan birileri tarafından fotoğrafının çekildiğini ve bunun internette yayınlandığını söyleyerek, “O fotoğrafı çeken kişiyi bulacağım” dedi ve polislerin fotoğraf ile video çekilmesini önlemesi için tedbir almasını istedi. Mahkeme Başkanı Giray, mahkeme salonundan fotoğraf ve video çekilmesinin kanunen yasak olduğunu ve tespit edilen kişiler hakkında cezai işlem uygulanacağını söyleyerek salondakileri uyardı.
Tartışmaların bitmesinin ardından Hüseyin Tunç’un savunmasına geçildi. Tunç savunmasını daha önce yazılı olarak gönderdiğini, bu yüzden savunmasını mahkemenin soruları üzerine yapacağını anlattı. Giray, iddianameyi ve Tunç’un daha önce verdiği ifadeyi okudu.
Tunç, kendi mahallesinde yaşayan Durgun’u ve Yakup Şahin’i tanıdığını ancak samimi olmadıklarını öne sürdü. Kendisine gübre taşınacağını söylediklerini önü süren Tunç, “Ben de nakliyeci olduğum için işi kabul ettim. Gübreyi aldıklarında gübrenin amonyum nitrat olduğunu bilmiyordum. Amonyum nitratı da burada öğrendim” dedi.
Tunç, savcılık ifadesindeki "Yunus Durmaz’ı Genç Ensar ve Genç Müvahhidler Derneği’nde gördüm" ifadelerini yalanlayarak, böyle bir ifadesinin olmadığını, ifadesine başkaları tarafından eklendiğini öne sürdü. Tunç, belirtilen depolara malzeme götürmediğini genelde bir yerden alıp bir eve götürdüğünü savundu. Arabasının örgüte ait olduğu iddialarını da yanıtlayan Tunç, arabanın kendisinin olduğunu, örgüte ait olmadığını anlattı. Tunç, kod adının “Ebu Hüseyin” olduğu iddialarını da yalanladı.
Ardından müşteki avukatları sanığı çapraz sorguya aldı. Tunç, avukatların sorularına "Cevap vermek istemiyorum" diyerek soruları cevaplamaktan kaçındı. Daha sonra duruşma savcısı Tunç’a “amonyum nitratı almaya gittiğinizde satıcı size neden satmak istemedi” sorusuna, “ben nakliye işi yapıyorum alıcı değilim. Neden satmak istemediğini bilmiyorum. Ben arabanın içindeydim ve duymadım” cevabını verdi.
Söz alan sanık avukatı Orhan Şahin, müvekkilinin Suriye’ye gittiği yönündeki iddialara “2013 yılında IŞİD Türkiye’de terör örgütü olarak kabul edilmiyordu” dedi. Bu sözler üzerine salondakiler “Canımız yanıyor. Terör örgütünü savunmasın” diye bağırdı. Şahin, duruşma salonundakilere dönerek “Sen provokatör müsün ki her defasında ortaya çıkıyorsun” dedi. Aileler ve müşteki avukatları bu sözlere tepki gösterdi. Bazı vatandaşlar ise sanıklara doğru pet şişeleri fırlattı. Jandarma ve polis önlemler alarak sanıkları salondan çıkardı. Mahkeme başkanı duruşmaya yarım saat ara verdi.
(İHA)