Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, "Birileri DEAŞ’ın o coğrafyadan başka bir coğrafyaya transfer olmasını istiyor gibi bir fotoğraf var” dedi.
Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, Irak’ın Musul kentinde gerçekleştirilen harekat, DEAŞ terörü ve Orta Doğu’daki mezhep savaşlarını İhlas Haber Ajansı’na değerlendirdi. DEAŞ’ın İslam toplumu içine sokulan fitneden yararlanarak mezhepçiliği körükleyen bir yapı olduğunun altını çizen Ağar, “Biz IŞİD denen örgütün nereden beslendiğini, nasıl bir tabanı etkilediğini çok iyi anlayabilmiş değiliz. Adına IŞİD denilen, DAEŞ denilen bu yapı, Sünni İslam’ı ve Sünni tabanı istismar ediyor ve bunu yaparken de bazı düşmanlıkları kullanıyor. Kendine özgü bir terminoloji üretmiş durumda, Şiilere ‘Rafızi’ diyor. Hz, Ebubekir’e, Ömer’e, Osman’a ve Ayşe’ye küfreden kişi demek Rafızi. Peşmergelere ‘Peşşeytan’ diyor. PKK’ya ateist çeteler diyor, Türkiye’ye, Ürdün’e, Suudi Arabistan’a ‘Taut’ diyor ki Allah’a karşı haddini aşan bir manası var. Bir diğer tarafıyla da kafir ve münafık terimlerini kullanıyor. Bunları kurarken de Irak’ta ortaya çıkan Şii mezhebi fitneyi, mezhep içi savaşı çok iyi kullanıyor. IŞİD, iç savaştan çıktı ve özellikle Sünni İslam’ı, Sünni tabanı istismar etti ve kendi altında topladı” şeklinde konuştu.

“HAREKAT BAŞARIYA ULAŞSA BİLE …”
Gerçekleştirilen operasyonlar başarıya ulaşsa bile DEAŞ terörünü bitiremeyeceğini savunan Ağar, “Türkiye de dedi ki ‘Geçmişte yaşanan bu kavgayı derinleştirecek bir Musul harekatı yapmayın. Musul’daki halkla DAEŞ’i birbirinden ayıracak, yani Musul halkının DAEŞ’e destek vermesini engelleyecek veya Sünni toplumun bunun yapılmasına engel olacak bir yapılanmayla, bir kuvvet bileşeniyle Musul harekatına müdahale edin’ dedi. Dinlemediler Türkiye’yi ve bir şekilde DEAŞ’a etnik anlamda, hem de mezhebi anlamda husumet üreten, düşmanlık üreten yapılarla beraber bir etki üredi. Burada yapılması gereken şey, Musul’un bir demografik karakteri var. Bu karakterinin oranlarıyla ve bir mezhebi karakteri var. Bu mezhebi karakteri temsil eden yapılar var. Irak Merkezi Hükümeti’ne de halel gelmesin. O da elbette işin içinde olsun, hatta başında olsun ama illa ki bir mezhebi etki ve mezhebi etki de doğrudan doğruya bir direnci ortaya koydu. Şuan DEAŞ gizli pazarlıklar hangi boyutta gidiyor bilmiyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin istihbarat kaynaklarına göre 2 bin 300 IŞİD’li Suriye’ye geçmiş durumda. Bir diğer tarafıyla da görünen fotoğrafa göre şuan IŞİD direniyor. Yine Sünni İslam’ı istismar etmeye devam ediyor. Bu noktada yapılan harekat başarıya ulaşsa bile bu aslında Musul’u ve İslam dünyasını IŞİD’den kurtarma operasyonu olmayacak. Bu Musul’dan toprak kapma savaşı olacak ve gelecekte yaşanacak pek çok kırılmayı, pek çok düşmanlığı, pek çok savaşı tetikleyecek bir savaş bu tarafıyla. Çözüm üretmeyecek. İstediği kadar DAEŞ orada etkisizleştirilsin, ister başka tarafa kaçsın, Musul sorunu çözülmeyecek" açıklamasında bulundu.
Ağar, "Türkiye bununla ilgili bir çözüm üretmeye çalıştı. Bununla bir kavramsal çözüm üretti ve bu kavramsal çözümden üreyen stratejiyle operatif hamlelerle ve taktiksel mücadeleler bu iş sonuç üretsin istedi ama bu ne yazık ki şu ana kadar yapılmadı. Şu anki fotoğrafta evet askeri anlamda IŞİD küçülüyor ama IŞİD askeri anlamda küçülürken kavramsal anlamda büyüyor. Sadece coğrafyaya değil, bütün geleceğe yerleşiyor. Düşmanlık olarak geleceğe yerleşiyor. Çünkü araya kan giriyor sürekli. Bunlarda hiçbir çözüm üretilmiş değil. IŞİD öğretisiyle, IŞİD zihniyetiyle nasıl mücadele edilecek, şu anda sahada mücadele eden güçlerin hiçbirinde bu yok. Sadece askeri anlamda bir mücadele var ve bir toprak kapma savaşı var” diye konuştu.

“BİRİLERİ DEAŞ’IN O COĞRAFYADAN BAŞKA BİR COĞRAFYAYA TRANSFER OLMASINI İSTİYOR GİBİ BİR FOTOĞRAF VAR”
Ağar, gerçekleştirilen operasyonda DEAŞ’ın Irak’ı terk edip Suriye’ye kaçması için Batı yönünün açık bırakıldığı iddialarıyla ilgili şunları söyledi:
“Yapılan harekatla ilgili bir yanaklanma var. Bu yanaklanma daha çok kuzey-güney mihverlerinde ve doğu mihverinde. Üç kanat kapatılmış durumda. Bunların arasında boşluklar var. Bu yanaklanma tamamlandıktan sonra Musul’a Havace tarafından, Tigrit tarafından, hatta Diala ve Ambar tarafından girişler oldu. Bir diğer tarafıyla Havace ve Şirgat tarafından Kerkük’e bir sızma oldu ve orada büyük bir IŞİD terörü üredi. Bir diğer tarafıyla da bu çuvalın batı ağzı açık. Ruslar dediler ki ‘ABD ve Suudi Arabistan anlaştı, 9 bin IŞİD’linin Musul’dan aileleri ile birlikte güvenli bir şekilde Suriye’ye transferi’. Bu bir iddia olarak ortaya çıktı ama sahadan haber veren kaynaklar çok ilginç bir detay paylaştı. 13’ünü 14’üne bağlayan gece yanlış hatırlamıyorsam bazı helikopterlerin Musul’a inip bazı kişileri alıp götürdüğü söylendi. Bu da bir iddia ama KBP’nin Musul Sözcüsü katılmış olduğu bir programda ‘Musul halkı DEAŞ’A güvenmiyor, DEAŞ’ta Musul halkına güvenmiyor. Musul halkı DEAŞ’ın yabancı savaşçılarının ve lider kadrosunun Musul’u terk ettiğini biliyor’ diye bir cümle kurdu. Üç iddiayı alt alta koyduğumuz zaman sahadaki birliklerinde yığınaklanmasına baktığımız zaman ortaya bir fotoğraf çıkıyor. Birileri DEAŞ’ın o coğrafyadan başka bir coğrafyaya transfer olmasını istiyor gibi bir fotoğraf var. Nereye gidecek. Bununla ilgili öncelikli alan Suriye’yi gösteriyor. Bu tarafa gitmesi isteniyor gibi bir mesaj var. Bir diğer tarafıyla da o da Haşdi Şabi’nin yapmış olduğu hamleyle ilgili. Dediler ki; ‘Dört tarafı kapattığınız zaman IŞİD direnir. Yaşamaya dair bir ışık bırakmak adına orada bir boşluk bırakıyoruz.’ Bu sefer de orayı Haşdi Şabi kapattı. İş iyice karışıklaştı. ABD, başka cümleler kurmaya başladı ‘Telafer’e uğrarsan seni vururum’ mesajı verdi. Hatta ‘Hava akımlarında sizi desteklemem’ dedi. Hava akımlarında desteklememesi demek bütün harekatın durması demek. ABD’nin ortaya koyduğu ezici hava akımlarının etkisi olmadığı sürece kara gücünün yapabileceği çok fazla bir şey yok.”

“BU COĞRAFYAYI AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ IŞİD ÜZERİNDEN DİZAYN EDİYOR”
Amerika Birleşik Devletleri’nin DEAŞ üzerinden Orta Doğu’yu dizayn ettiğini söyleyen Ağar, “Şöyle bir fotoğraf var, karasal unsurlar ilerliyor, temas sağlıyor, temas sağladıktan sonra da IŞİD militanlarını hava akımlarıyla eziyor Koalisyon Hava Gücü. Bir diğer tarafıyla da ağır silahlar topçu saldırıları devreye giriyor. Bu fotoğraf ortadan kalktığı zaman hemen denge üremeye başlıyor, hatta karşı saldırılar gelmeye başlıyor IŞİD üzerinden. Bu saha gerçeği bir diğer tarafıyla da bu coğrafyayı Amerika Birleşik Devletleri’nin IŞİD üzerinden dizayn ettiğini bize gösteriyor. IŞİD üzerinden hem coğrafya dizayn olurken, aslında bir diğer tarafıyla da büyük bir başarı elde etti Batı dünyasının ruhbanı. İslamofobi diye bir kavram üredi ve bu Batı dünyasında sokakta gezen birine İslam’ı sorduğunuz zaman doğrudan doğruya IŞİD’i tarif etmeye başlıyor. Bu İslamofobi, Batı dünyasındaki insanların İslam’la buluşmasını engellemeye çalışan yapıların da çok büyük zaferidir” dedi.

“BİZİM İSLAMİ BİLGİMİZ, BİRİKİMİMİZ, ETKİMİZ VE İNİSİYATİFİMİZ BÖYLE BİR FİTNENİN ÜREMESİNE ENGEL OLAMADI”
Sünni ve Şiiler’in Müslümanlık adına birbirlerini öldürdüğünü söyleyen Ağar, “Sünniler de, Şiiler de Müslümanlık iddiasında, ikisi de cihat yaptıklarının iddiasında. Ondan sonra da hayatlarını kaybediyorlar. Hayatlarını kaybettikleri zaman da diyorlar ki ‘Biz şehit oluyoruz.’ Bu bizim İslami bilgimiz, birikimimiz, etkimiz ve inisiyatifimiz, böyle bir fitnenin üremesine engel olamadı. Eğer bu kavramsal kaos devam ederse birileri de bunu istismar eder. Temel bir gerçek var biz Müslüman’ız. Biz tevhid akdesine sahibiz, tevhid birlik demektir. Tevhid akidesine mensup olduğunu iddia eden insanlar nasıl birbirini öldürür. Büyük bir fitne var aslında” diye konuştu.
(İHA)