Türkiye Barış Meclisi, çözüm sürecini değerlendirmek üzere Güneydoğu’daki iş dünyasından temsilcileri İstanbul’da bir araya getirdi.
Elite World Hotel’de gerçekleşen toplantıya konuşmacı olarak Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Ahmet Sayar, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı İsmail Özşanlı, Güneydoğu Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu ve Diyarbakır Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Burç Baysal katıldı. Çok sayıda davetlinin izleyici olarak katıldığı toplantıda son dönemde yaşanan Kobani merkezli gerginlik ve bunun çözüm sürecine yansımalarını değerlendiren DTSO Başkanı Sayar, hükümetin açtığı koridoru “gecikmeli bir karar” olarak nitelendirdi.

“HÜKÜMET KOBANİ’YE KORİDORU ERKEN AÇSAYDI KÜRTLER İLE TÜRKLER ARASINDA ÇANAKKALE DAYANIŞMASI YAŞANABİLİRDİ”
Sayar, bugün atılan adımları anlamlı ve önemli bulduklarını söyledi. Yaşanan olaylardaki can kayıplarını değerlendiren Sayar, Türkiye’de devam eden bir çözüm süreci olduğunu hatırlatarak, “Bu sürecin daha fazla ilerlemesini beklerken böyle buna benzer olayın olması, hele yaşanan ölümlerin özellikle BDP’nin, HDP’nin ve HÜDAPAR tabanının arasındaki bir kutuplaşmaya ve kavgaya dönüşmesi, ölümlere yol açması başka bir kaygı uyandırıyordu. 90’lı yılların belleğini tekrardan hatırlattı bize. Acaba tekrar gerilere mi dönüyoruz diye. Bu konuda da bizim kaygımız var. Bu kaygılarımızı biz sivil toplum örgütleri olarakta ilgili kurumlarla yapmış olduğumuz görüşmelerde dile getiriyoruz. Yani umudumuz o ki bunun tekrardan yaşanmaması. 90’lı yıllardaki can kayıplarının yaşanmaması. Olası böyle bir sıkıntı aynı zamanda devam eden çözüm sürecine direkt olumsuz etkisi olacak. Hem bir daha kardeş kavgasının yaşanmaması, hem çözüm sürecinin zarar görmemesi adına umut ediyoruz ki bu yaşanan çatışmalar ölümler devam etmez. Bölgenin iş dünyası olarak üstleneceğiniz rolün barış sürecini ve Kobani’yi etkiler mi? Aslında bu yaşanan olaylar bir anda insanları belli bir duygu patlaması olmadan sokaklara sürmek çok kolay bir şey değil. Bu yaşanan olayların aslında öncesi vardı. Bunun başlangıç noktası da Kobani’ydi. Özellikle IŞİD’in Musul’u işgal etmesi ve sonra Şengal’de 600-700 bin Kürdün yerinden göç etmesi, bu Kürtler arasında özellikle Türkiye’deki Kürtler arasında acaba tekrardan Halepçe mi yaşanacak, tekrar bir Enfal mi yaşanacak diye bir kaygı oluştu. Bu kaygının üzerine bir de Kobani’nin 3 taraftan kuşatılması IŞİD’inde tek taraftan kapı komşusu olması bu Kürtlerde Türkiye’den bir beklenti içerisinde. Yani zor zamandayım, etrafım kapalı ve böyle bir zamanda Türk devletinin hükümeti ki Kürtler kendi hükümeti ve devleti olarak görüyor. Daha fazla destek beklentisi vardı. Evet hükümet insani olarak yardımlar, işte oradan gelenleri ağırlama noktasında çalışmalar yürüttü fakat Kürtler kendini buraya ait hissettikleri için Kobani her ne kadar Türkiye sınırları dışında da olsa sadece arada bir tren rayı var, tabi akrabalık bağı var, kan bağı var, her yönüyle bir bütün Suruç’la. Böyle olunca keşke hükümet bugün atılan adımları uluslararası güçler devreye girmeden atmış olsaydı, inanın bu çözüm sürecine ve Türkiye halkları arasında özelikle Türkiye halkı Türk halkı ve Kürt halkı arasında bir beton görevi görecekti. Kürtler diyecekti biz zor zamanda nasıl Çanakkale’de sırt sırta verdik savaştık bugün zor duruma girdik tek kapı açıktı bize ve hükümetimiz bu konuda bize gerekli desteği verdi’ diye bir hafta önce böyle bir adım atmış olsaydı bu sürece de çok önemli katkılar sunacaktı. Bugün atılan adımları anlamlı buluyoruz, önemli buluyoruz. Bugün bir koridorun açılması önemli” dedi.

“PEŞMERGENİN KOBANİ’YE GEÇİŞİ İÇİN AÇILAN KORİDORU ÇOK ÖNEMLİ BİR ADIM OLARAK GÖRÜYORUM”
Toplantıda konuşan Güneydoğu Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, daha sonra İHA muhabirinin sorularını yanıtladı. Bedirhanoğlu, hükümetin Peşmergenin Kobani’ye geçişi için açtığı koridoru olumlu karşıladığını ifade etti. Bedirhanoğlu, “Ben özellikle son dönemlerde Peşmerge ile ilgili koridorun hükümet tarafından açılmasını çok önemli ve değerli bir adım olarak görüyorum. Hükümet açısından bir müzakere yürütülüyor. Sonuçta müzakere Kürt siyasal hareketinin lideri Abdullah Öcalan’la bir şekilde bir diyalog, bir müzakere yürütülüyor. Adına çözüm süreci dediğimiz bu müzakere bir anlamıyla kendi Kürtleriyle barışma, dolayısıyla hemen yanı başındaki Kürtlerle ilgili olumsuz gelişmeleri bu çözüm sürecini ciddi bir şekilde etkileyebileceğini hükümetin hesap etmesi lazım. Bu konuda da biraz daha yapıcı bir tutum alsaydı başından itibaren, belki bu gelişmeler bir ölçüde yaşanmazdı. Son dönemlerde dil ve üslupta kimi sertleşmeler olsa bile uygulamalara baktığımızda bunun çözüm sürecine önemli ölçüde katkı sağlayacağını düşünüyorum” diye konuştu.
(İHA)