Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun kendisine açık mektup yazmasına ilişkin, "Bu niteliği ile bu üslubu ile Kılıçdaroğlu bırakın Türkiye’de Başbakan olma iddiasını, ana muhalefet olma lideri olma nezaketine ve ciddiyetine de sahip olmadığını da göstermiştir" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Makedonya Başbakanı Nikola Gruevski ile başbaşa ve heyetlerarası yaptığı görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, yaptığı konuşmada, "İlk misafirim, ilkler olması açısından yeni bir durum değil. Türkiye Cumhuriyeti ilk tanıyan ülke. Çok köklü tarihi ilişkilerimiz, toplumsal ilişkilerimiz ve bu kuvvetli zeminde gelişen ekonomik ilişkilerimiz var. Ayrıca bir başka, belki de Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Başbakan 5-6 şehir birden geziyor. İstanbul, Kocaeli, Ankara, Mersin, Ankara, Adana. Bu da Sayın Gruevski’nin Türkiye’ye olan yakın ilgisini gösterir. Ayrıca yaz tatillerini kızıyla birlikte Türkiye’de geçirmesinden büyük memnuniyet duyduk. Siyasi ilişkilerimiz en üstü düzeyde çok iyi seyretti. Aksine uluslararası platformlarda hep birbirimizi destekledik. Birçok uluslararası toplantıda, dışişleri bakanı olduğum zamanlarda herkes Türkiye ne diyecek diye bize akardı. Her zaman Makedonya’nın haklarını, çıkarlarını korumaya özen gösterdik çünkü aramızdaki dostluk ilişkisi bunu gerektiriyor. Türkiye Makedonya’nın NATO’ya üyeliğini destekledi ve desteklemeye devam edecek. AB’yi destekliyoruz. Bu siyasi ilişkilerimize rağmen ekonomik ilişkilerimizde de çok iyi ilerlemeler olmasına rağmen istediğimiz düzeyde olmadığını ifade ediyoruz, 1 milyar dolara çıkarmak istiyoruz. Onun için bu ziyareti çok önemli görüyoruz, Türk iş dünyasının Makedonya’ya yatırım yapmasını teşvik ediyoruz. Kültürel ilişkilerimiz aynı şekilde çok köklü ilişkilere sahip, kendimi Konya’da hissediyorum. Çünkü kültür olarak birbirini çok iyi anlayan halklarız. Bu çerçevede yakın kültürel ilişkilerimiz devam ediyor. Ayrıca Makedonya’da yaşayan Türk toplumun Türkiye ile Makedonya arasında dostluk köprüsüdür. Bölgesel konularda da yakın işbirliği içindeyiz, akşam yemekte de bu konuları detaylı olarak ele alacağız" dedi.

MAKEDONYA BAŞBAKANI GRUEVSKİ
Makedonya Başbakanı Gruevski, Başbakan Davutoğlu’na çalışmalarında başarılar dilediğini belirterek, "Türkiye her zaman büyük bir sevgiyle, mutlulukla ziyaret etmiş olduğum bir ülkedir. Her zaman şunu söylüyorum, iki ülke arasındaki ilişki mevcut olandan daha fazladır. İki ülke arasındaki diyalog yolları açıktır, iki ülke de elinden geleni yapıyor. Sayın meslektaşım Ahmet Davutoğlu ile bu konuları ele almıştık. Ekonomi ilişkilerimize gelince, meslektaşımla şu kanıya vardık yapılması gereken daha çok şey var. Türkiye Makedonya’nın 9. partneridir. Makedonya’da çok sayıda yatırım gerçekleşmiş bulunuyor, ancak bu kadarla kalmamalı daha fazla da yapılmalı diye düşünüyorum. Bu nedenden Makedonya’da bulunuyorum. Son birkaç yıl içinde Makedonya’daki iş imkanları çok daha iyi durumda. Düşük vergiler uygulanmakta ve Avrupa’da en düşük masraflı iş kurma imkanlarını sağlayan tek ülkedir Makedonya. Avrupa’da bu konuda bizden daha iyi bir ülke yok" diye konuştu.

“MEKTUP GELMEDİ”
Davutoğlu, konuşması sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Sayın Kılıçdaroğlu, size hitaben bir mektup yazdı. Son iki gündür Bank Asya gündemde. Sizi Erdoğan’ın etkisinde kalmakla suçladı. Bu mektup size geldi mi?" sorusuna Davutoğlu, "Mektup gelmedi. Bir anamuhalefet liderinin başbakana bir mektup yazacaksa bunu ciddiyet içerisinde iletmesi ve doğrudan iletmesi beklenir. Böyle bir mektup yazmış olsaydı da tabii ki mukabele edilirdi. Bana iletilen metin gerçekten CHP genel başkanından çıkmışsa ve CHP’nin web sayfasında yayınlanmışsa çok üzerinde düşünülmesi gereken ve ciddiyetle de herkesin okuması gereken bir metin. Neden biliyor musunuz? Sayın Cumhurbaşkanımıza kullandığı ithamlar hem devlet ahlakı hem şahsi nezaket kuralları bakımında utanç verici. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı 10 Ağustos’ta yapılan seçimle Türk illeti tarafından seçilmiştir. O andan itibaren herkesin Cumhurbaşkanımıza kişiliğinin dışında makam olarak da saygı göstermek zarureti var. Görüş ayrılıkları Cumhurbaşkanı makamına nezaketsizlik yapmayı mazur göstermez. Burada özellikle son yıllarda sayın cumhurbaşkanımız ve bizleri kutuplaştırıcı bir dil kullanmakla suçlayan çevrelere, STK’lara ve basın mensuplarına bir çağrıda bulunuyorum. Bu mektubu okuyun ve bu metindeki dili kutuplaştırma ve provokasyon açısından bir analize tabi tutun. 10 Ağustos’tan bu yana Sayın Cumhurbaşkanımız herhangi bir siyasi pozisyon anlamıyla taraf tutar bir görüntü vermezken bütün ülke statüsü mesajları verirken bir siyasi parti liderinin Türk halkının yüzde 52’sinin oyları ile seçilmiş ama yüzde yüzünün Cumhurbaşkanı olan bu makamda bulunan lidere dönük olarak sarf ettiği sözler kutuplaştırıcı provokatif değilse hangi söz kutuplaştırıcı ve provokatiftir. Herkes aslında bütün resmi açıkça görüyor. Böylesi bir üslup Türk siyasetine de yakışmaz, belki Kılıçdaroğlu’na yakışır, Türkiye’de anayasal bir konumu olan ana muhalefet liderine yakışmaz. Bu niteliği ile bu üslubu ile Kılıçdaroğlu bırakın Türkiye’de Başbakan olma iddiasını, anamuhalefet olma lideri olma nezaketini, ciddiyetine de sahip olmadığını da göstermiştir" cevabını verdi.

“25 BANKANIN BATTIĞI DÖNEMLERİNDE TÜRKİYE’Yİ AYIKLAYIP ÇIKARAN BİZİZ KILIÇDAROĞLU DEĞİL”
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"25 bankanın battığından söz ediyor. 25 bankayı batıran iktidarlar döneminde oluşan zihniyetle Kılıçdaroğlu aynı paralelliği sürdürürken o şartlardan Türkiye’yi çıkarıp Türk finansal sistemini bugünkü güçlü yapısına getiren de Sayın cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde AK Parti iktidarları olmuştur. Eğer AK Parti iktidarları bu finansal politikaları takip etmese ülkede güven ve istikrar sağlamamış olmasaydı küresel ekonomik krizde finansal yapımız bu derece dirençli olmazdı. 25 bankanın battığı dönemlerinde Türkiye’yi ayıklayıp çıkaran biziz Kılıçdaroğlu değil. Türkiye’deki bankacılık sisteminin de bankacılık ekonomik hayatın da garantörü Türkiye Cumhuriyeti’dir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu üslubu ile dışarıda birilerine ve onların buradaki uzantılarına Türk ekonomisinde bir kriz var beklentisi vermek istiyorsa bu açık bir şekilde Türkiye’deki istikrara ve Türk ekonomisine yönelik bir ihanettir. Öncelikle bunun hesabını vermek durumundadır. Kime neyi jurnalliyor. Bir takım gizli Tweet hesaplarında çıkan ismini zikretmek istemiyorum ve Türkiye’deki manipülatif nitelikteki Tweet hesaplarındaki bilgilere dayalı olarak bir anamuhalefet liderinin böylesine kritik ekonomik şartların yaşandığı dünya şartları içeride ülkesini zan altında bırakacak ifadeler de bulunması sorumsuzluktur. Türk ekonomisi güçlüdür, Türk siyaseti finansal sistemi gayet sağlamdır ama herkes de bilsin ki, kimsenin bu finsansal sistemde ayrıcalığı yoktur. Kurallar bellidir. Kurallar nasıl işletilecekse o şekilde de işletilir. Bizim için önemli olan şu ya da bu bankayı korumak değil ya da tasfiye etmek değil. Türk finansal sisteminin kurallarını ayrımsız bir şekilde işletmektir. Aynı şekilde uygulanır hiçbir farklı tutum da hükümetimizden beklemesin. Türkiye’de ekonomik istikrarın da siyasal istikrarın da teminatı hükümetimizdir. Kılıçdaroğlu’nun provokatif açıklamaları eminim hem iş dünyamızca hem olaylara objektif bakan STK toplumca basın mensuplarınca dikkatle değerlendirilecek ve hak ettiği cevap alınacaktır."
Başka bir gazetecinin, "Makedonya’da, Türk-Makedonya ilişkilerini anlatan bir tiyatro oynandığı ve Türklere hakaret edildiği iddiaları var, neler söyleyeceksiniz" sorusuna Gruevski, "Bazı durumlarda öyle durumlarla karşılaşıyorsunuz ki birileri rencide edilmiş oluyor. Ancak bu durumda siyasilere düşen görev bellidir. Bu durumda da elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Bu bağlamda hükümet olarak biz neler yaptık? Şu anda Türk tiyatrosu inşaatı devam etmektedir. Bunun dışında Türkiye ile projelerimiz devam etmektedir. Bazı belediyelerde Türkçe ikinci resmi dil olarak Makedonya’da kullanılmaktadır. Bu dönemde Makedonya’da yaşayan Türkler 21 Aralık’ı Türk Eğitim Günü olarak kutlamaktadırlar, bugüne kadar böyle bir gün yoktu. Benim hükümetimde bir Türk bakan var. Bu önceki hükümette de yoktu" şeklinde konuştu.

MÜSLÜMAN KARDEŞLER YÖNETİCİLERİN TÜRKİYE OLDUĞU İDDİALARI
’Müslüman kardeşler yöneticilerinin Türkiye’de olduğu iddialarının’ hatırlatılması üzerine Davutoğlu, "Türkiye özgür, demokratik bir hukuk devletidir. Nasıl bu niteliklere sahip ülkelere giriş ve çıkışlar uluslararası hukuk açısından sakıncalı olmayan herkes için serbestse, bazı ülkelerde kendi ülkesinde siyasal sorunlarla karşılaşanların rahatlıkla girip çıkıyorsa Avrupa ülkelerinde uluslararası hukuk açısından sakınca taşımayan herkes gelebilir, herkes Türkiye’yi ziyaret edebilir, herkes Türkiye’de kalabilir. Ayrıca bir talep olursa bunlar tek tek incelenir. Biz burada herhangi bir siyasi ya da dini tercihi bir gerekçe olarak görmüyoruz. Şu veya bu gerekçeyle, gruba veya mezhebe ait olmakla bu ülke değişmez. Türkiye özgür, demokratik ve hukuk devletidir ve bu çerçevedeki kurallara uyuyor. Uluslararası açıdan bir sakıncası varsa, herhangi bir ideoloji ve siyasi parti gözetmeden o kurallar bu çerçevede değerlendirilir. Her müracaat kendi içinde değerlendirilir ve karar verilir" dedi.

TAMPON BÖLGE
Bir gazetecinin, "Sayın Cumhurbaşkanının açıklamalarıyla tampon bölge yeniden gündemde. ’Asker bir hazırlık yapacak’ dedi Cumhurbaşkanı ama Irak ve Suriye tarafında mı olacak bu tampon bölgeler. Böyle bir durumda tezkere hazırlığı var mı" sorusunu Davutoğlu, "Bildiğiniz gibi Türkiye’nin çevresindeki olağanüstü güvenlik şartları dolayısıyla bazı mekanizmaları devreye soktuk ve benim başkanlığımda ulusal güvenlik mekanizması toplantısı yapıldı. 15 günde bir yapılacak çözüm süreci mekanizmasıyla birlikte çözüm sürecini yarın toplayacağız. Bugün Sayın Cumhurbaşkanının başkanlığında yapılan toplantının temel sebebi, geçen hafta bütün ilgili birimlerle yaptığımız toplantı konusunda Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi arzetmek ve bu çerçevede değerlendirme yapmaktır. Önümüzdeki günlerde ben Azerbaycan, Sayın Cumhurbaşkanımız da New York’a gidecek. Bu ziyaretler öncesinde ilgili bütün kurumlarımızla geçen hafta yaptığımız ziyaretlerde ulaştığımız bütün sonuçları bu çerçevede her bir kurumumuzun düşündüğü tedbirler de dahil olmak üzere bunları ele aldık. Burada spesifik olarak tampon bölge ve herhangi bir konu ele alınmadı. Genel olarak bütün güvenlik riskleri ve bu çerçevede önümüzdeki dönemde yapılması gereken hazırlıklar ele alındı. Takdir edersiniz ki Türkiye’nin sadece Irak, Suriye değil Ukrayna ve bütün çevre bölgelerdeki krizler dolayısıyla, güvenlik şartları itibarıyla her an her türlü senaryoya hazır olması gerekir. Bunun için de bu mekanizmaları devreye sokarak atılacak adımları sürekli bir şekilde istişare etmek ve değişen şartları süratle değerlendirmek bir zorunluluktur. Bugün de yapılan çalışma temelde buna dönüktür. Türkiye Cumhuriyeti kendi güvenliği için, halkının güvenliği ve bölgesel istikrarı için yapılabilecek her türlü hazırlığı yapar ve bu konuda alınabilecek her türlü tedbiri alır" şeklinde cevapladı.
(İHA)