AMASYA (AA) - CİHAN OKUR - Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu subayların baskıları nedeniyle 2013 yılında İstanbul Tuzla'daki Deniz Harp Okulundan ayrılmak zorunda kalan Ufuk İ, "Diğer arkadaşlarım gayet normal bir hayat sürerken, neden ben ve benim gibilerin başına garip olaylar geliyor diye soruyordum kendi kendime. Sonra anladım ki suçumuz FETÖ'cü olmamakmış." dedi.

Vatan aşkıyla gittiği askeri okuldan FETÖ'cü subayların psikolojik baskıları nedeniyle ayrılan Ufuk İ, o dönem yaşadıklarını AA muhabiriyle paylaştı.

Deniz Lisesini 2006 yılında kazandığını belirten Ufuk İ, okul ikincisi olarak ve onlarca onur belgesiyle 2010 yılında Deniz Harp Okuluna başladığını söyledi.

Deniz Harp Okulunun ilk 2 senesinde bir sorun yaşamadığını, üçüncü sınıftan sonra FETÖ mensuplarının kendilerinden olmayanları yıpratmak için komplolara başvurduğunu, iftiralar attığını anlatan Ufuk İ, şöyle devam etti:

"İkinci sınıfın sonunda bölük komutanı, tabur komutanı, yani bizden sorumlu bütün amirlerimiz değişti, yeni tayin edilen komutanlar geldi. 119 disiplin puanıyla üçüncü sınıfa başladım. Hedefim 4 yılın sonunda okul birincisi olmak ve diplomamı Cumhurbaşkanının elinden almaktı. Daha okulun üçüncü günü 'üst sınıfa selam vermemek' suçundan savunma vermek zorunda kaldım. Yemek çıkışı olan toplu çıkışlarda selam verilmez kuralına rağmen savunma verdim. Savunmamı yazıp bölük komutanıma ilettim. Sonucunda da 2 hafta sonu iznim iptal edilip -4 disiplin puanı aldım."

- "Ekim ayında 'yatağımda battaniyem yok' diye ceza verdiler"

Kendisine ve başarılı arkadaşlarına akıl almaz iftiralar atıldığını, cezalar verildiğini belirten Ufuk İ, dönem birincisi arkadaşının sınav kağıtlarında oynama yaparak notlarını düşürdüklerini kaydetti.

Kendisi ve kendisi gibi hayalleri olan öğrencilere baskı kurulduğunu, okuldan ayrılmak zorunda bırakıldıklarını ifade eden Ufuk İ, şunları söyledi:

"Ekim ayında yatağımda battaniyem yok diye ceza verdiler. Sonra araştırdım, 110 kişilik devrede 104 kişinin battaniyesi yok. 110 kişiden sadece 30'u yatak düzeni dolayısıyla ödül aldı. Onların da FETÖ yapısına mensup kişiler olduğunu düşünüyorum. Zaman geçtikçe yeni cezalar gelmeye devam etti. 'Hedefim olan okul birinciliği için cezalar bile motivasyonumu kıramaz' dedim kendi kendime ama zaman geçtikçe üst sınıfımdan, alt dönemlerden ayrılmak zorunda kalanları gördükçe psikolojim bozulmaya başladı."

- "Suçumuz FETÖ'cü olmamakmış"

Üst sınıflardan okul birincisi bir öğrenciye baskı kurularak sınıfta bırakılmasına ve okuldan ayrılmaya zorlandığına şahit olduğunu dile getiren Ufuk İ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Komutanlar tarafından sürekli baskıya maruz kalıyorduk. Revirden aldığım soğuk algınlığı ilacı için izinsiz ilaç kullandığım söylenerek ceza aldım. Bu suçtan dolayı 2 gün oda hapsi cezasına çarptırıldım, baskılara maruz kaldım. Demir parmaklıklı pencereleri olan odalara kapatılıp sadece yemek zamanı çıkarıldık. Yemeğe çıktığımızda bile baskıya maruz kalıyorduk. Komutan peşimizden koşup üstümüzü başımızı kontrol ediyordu. 'Bana neler oluyor, okulda neler dönüyor' diye düşünüyordum. 'Diğer arkadaşlarım gayet normal bir hayat sürerken, neden ben ve benim gibilerin başına garip olaylar geliyor' diye soruyordum kendi kendime. Sonra anladım ki suçumuz FETÖ'cü olmamakmış."

- "Baskılar gün geçtikçe arttı"

Mobbing yapılarak ve iftira atılarak verilen cezaların gün geçtikçe arttığına işaret eden Ufuk İ, şunları kaydetti:

"Baskı öyle bir hal almıştı ki artık benden beklenen esas şey olan derslerime bile konsantre olamamaya başladım. Hafta sonu izne çıkamamayı geçtim, disiplin puanım her geçen gün düşüyordu. Her perşembe günü bölük komutanları tarafından sorguya alınmaya başladık. Her hafta sorguya giriyor, buna bir anlam veremiyordum. Daha fazla dayanamayıp ayrılma dilekçemi verdim çünkü ayrılmasam okuldan atılacaktım. 6 yılda disiplin zafiyeti göstermeyen kişi, 1 sene içerisinde 121 disiplin puanını harcamıştı. Peki bu kimsenin dikkatini çekmiyor muydu? Bu kişilerin hepsi aynı yapıdaysa elbette dikkat çekecek bir husus olmazdı. FETÖ'cü subayların baskıları yüzünden okul birinciliği ve diplomamı Cumhurbaşkanından alma hayallerine veda ettim."

Ufuk İ, okuldan ayrıldıktan sonra psikolojik yükün yanı sıra omuzlarına 53 bin liralık tazminat yükünün de bindiğinin altını çizerek, "Ayrıldığım gün bölük komutanı 'şimdi ne yapacaksın' diye sordu. Boğaziçi Üniversitesine gireceğimi söyledim. Bana verdiği tek tepki gülmek oldu çünkü bu anlayamayacakları bir husustu. Biz o mevkilere azmimizle, bileğimizin hakkıyla gelen kişilerdik, kendileri gibi örgüt yerleştirmesi sonucu değil." dedi.

Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'ne 2013'te yatay geçiş yaptığını, bu yıl da mezun olduğunu anlatan Ufuk İ, "Tüm bu yaşadıklarımın FETÖ'nün, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarıyla da ilgili olduğunu düşünüyorum. Nitekim 2007 yılında çıkan iddianamede fişlenen kişiler arasında daha 15 yaşında lisede olan benim ve birçok arkadaşımın ismi vardı. Ne tesadüftür ki o fişlenenlerden hiçbir öğrenci bugün TSK'da değil, ya atılmışlar ya da ayrılmak zorunda bırakılmışlar. Davanın düşmesiyle adı geçen herkesin evine birkaç ay önce takipsizlik kararı geldi. Bizim de bu sayede haberimiz oldu. Benim gibi mobbing, psikolojik baskı, yıldırma politikalarıyla ayrılan birçok arkadaşımın bilincinde olan bir gerçek var. Vatan savunması yapmak için üniformaya ihtiyacımız yok." değerlendirmesinde bulundu.