Terör örgütü IŞİD’in elinden MİT operasyonuyla kurtulan Musul Konsolosluğu personelinden özel harekatçı Ümmet Zavran, 101 gün boyunca yaşadıklarını anlatarak, ailesine kavuştuğu için mutlu olduğunu söyledi.
2 çocuk babası Özel Harekatçı Ümmet Zavran, Musul’un düştüğü günden Türkiye’ye topraklarına gelmeleri sürecini bir bir anlattı. Olaylardan 5 gün önce Musul’a gittiğini ifade eden özel harekatçı Zavran, “Musul’da olaylar başladıktan kısa bir süre sonra orada ordu tüm birimlerini örgüte bırakarak gitti. Biz orada yalnız başımıza kaldık. Konsolosluğun etrafı komple çevrildi ve iki giriş kapısına da bomba yüklü araçları koydular. Etrafımızı büyük silahlarla çevirdiler. Daha sonra görüşmeler yapıldı ve bizi serbest bırakacaklarını söylediler. İlk olarak bizi Şii olduğumuzu düşündüler ve Suni olduğumuzu onlara anlattık. Böyle olunca adamlar bize ‘Biz sizi emniyetli bir şekilde bırakacağız. Suriye üzerinden Türkiye’ye teslim edeceğiz’ dediler. Ama adamlar sözünde durmayarak bizi Türkiye’ye bir türlü getirmediler” dedi.
8 ayrı bölgeye götürüldüklerini de anlatan Zavran, “101 gün içinde 8 noktaya götürdüler. Bunun ikisi hariç hepsinde bombalanıyorduk. Hatta iki bombalı saldırı çok yakınımızda meydana geldi. Camlar kırıldı duvarlar hasar gördü. Allah’a olan inancımız ve tüm Türkiye’nin duaları sayesinde bize bir şey olmadı. Bombalı saldırılarda tutulduğumuz yerin kapısında bekleyen 2 IŞİD üyesi hayatını kaybetti” dedi.

"EZİYET OLMADI"
Kendilerine işkence yapılmadığını ancak ciddi bir psikolojik baskı altında tutulduklarını ifade eden Zavran, “Bize herhangi bir eziyette bulunmadılar. Yemeklerimizi getirdiler ama çok iyi değildi. İlk günlerde öğlen haşlanmış akşam da haşlanmış tavuk veriyorlardı. 57 gün boyunca bu şekilde yemek yedik ve daha sonra sadece pilav vermeye başladılar. Biz tutulduğumuz yerde 20 metre alanda 19 kişi birden kalıyorduk. Hatta bazı yerlerde 38 kişi de birlikte yattığımız oldu” diye konuştu.
İŞİD’in teknolojiyi çok iyi kullandığını da anlatan Zarvan, “Bize sık sık ‘Kafirlerle işbirliği yapıyorsunuz’ diyorlardı. Adamlar teknolojiyi çok iyi kullanıyordu. Her şeyi bütün gündemi yakından takip ediyorlardı. En çok sıkıntıyı NATO görüşmeleri sırasında yaşadık. Türkiye’nin yaptığı her görüşmeyi yakından takip eden IŞİD üyeleri Türkiye’nin neden böyle tavır gösterdiğini bize soruyordu. Bunların içinde her milletten insanlar var. Bunlar sadece cihat ilan etmişler öldüklerinde cennete gidiyorum diyorlar. Amerikalı ve İngiliz vatandaşlarına yaptıklarını herkes gördü. Yollarda Yezidilere, Hristiyanlara ne yaptıklarını herkes gördü. Bunlarda acıma yok. En son bizim elbiselerimizi şahsi eşyalarımızı cüzdan, kimliklerimiz hepsini aldılar. 101 günün sonunda Türkiye’ye sadece onların verdikleri yerel kıyafetlerle geldik” şeklinde konuştu.

"ÇOK SEVİNDİK"
Gelecekleri günü de anlatan Zarvan, “Bizi almak için 2 minibüs getirildi. İlk olarak yerimizin değiştirileceğini düşündük. Zaten her yerimizi değiştirdiklerinde bizi Türkiye’ye götüreceklerini söylüyorlardı. Daha sonra minibüse bindik ve Musul’dan çıktıktan sonra nereye gittiğimiz biliyorduk ve dışarıdaki arabaların plakasından Suriye topraklarına geçtiğimizi anladık. 10 saatlik yolculuğun ardından Rakka şehrine geldik. Bizi 25 dakika sonra teslim ettiler. MİT tarafından teslim alındık bizi Şanlıurfa’ya getirdiler. Bir Türk vatandaşını kendi yurttaşımızı 101 gün sonra gördüğümüz için çok sevindik. Toprağa ayak bastığımızda çok heyecanlandık. Burada devletimiz, diplomatik temaslarıyla bize ve tüm dünyaya büyük bir devlet olduğunu gösterdi. Haberlerde İngiliz vatandaşına yaptıklarını gördünüz. Onlar iki vatandaşını kurtaramıyor, Türkiye 46 vatandaşını burnu kanamadan Türkiye’ye ayak bastırdı. Allah devletimiz, milletimize zeval vermesin. Tüm Türk halkına buradan teşekkür ederim. Bizlerden dualarını esirgemediler” dedi.
Ümmet Zarvan’ın eşi Nusret Zarvan ise sabahın erken saatlerinde çalan telefonla eşinin kurtarıldığını öğrendiğini belirterek, “Olayı duyar duymaz Şanlıurfa’ya gitmek istedik. Bu süreçte bütün yetkililer her konuda yanımızdaydı ve sürekli bize bilgi veriyorlardı. Daha sonra kızımla Ankara’ya gittik ve eşimle buluştuk. Orada İçişleri Bakanımız, Emniyet Genel Müdürümüz, Cumhurbaşkanımız bizi ağırladılar herkese teşekkür ederim” dedi.
(İHA)