Osmanlı’nın posta taşımacılığını yapan Şişlizadelerin en son kuşak torunu Hayri Şişlioğlu, İstanbul’daki Şişli adının, o dönemlerde, semtin şimdiki bulunduğu yerde yaşayan dedelerinden geldiğini öne sürdü.
‘Kayseri’deki Mülhak Vakıflar Gerçeği’ kitabının yazarı Hayri Şişlioğlu, ailesinden edindiği rivayetlere göre, İstanbul’daki Şişli semtinin adının, geçmişte orada yaşayan dedelerinden kaldığını söyledi. O zamanlarda ailesine Şişlizadeler ya da şimdiki kullanımda olduğu gibi Şişlioğulları denildiğini belirten Hayri Şişlioğlu, dedelerinin (Şişlizade Hacı Mehmet Efendi ile oğlu Lütfi Efendi) Osmanlı döneminde sarayın posta işlerini yaptığını ifade etti. Hayri Şişlioğlu, “Bu, aileden gelen bir rivayet. Devlet görevi nedeniyle İstanbul’da ve muhtelif yerlerde yaşayan dedelerimiz şimdiki Şişli semtinde bir konakta yaşıyorlar. Tabi çok detayını bilemiyoruz. Ama ailemizden gelen bu rivayete göre, Şişli semtinin adı, onların orada yaşadığı konaktan dolayı kalmış. Zaten İstanbul’un Şişli semtinin tarihine şu anki bilinen kadarıyla bakıldığında aynı rivayeti tasdik eder bir bilgi ile karşılaşıyoruz. Orada Şişçiler diye bir ailenin olduğu zaman içerisinde bu ailenin adının Şişlilere dönüştüğü gibi anlatımlar söz konusu” diye konuştu.
Şişlizadeler içerisinde, dedesi Lütfi Efendi’nin tarihte ayrı bir önemi olduğunu dile getiren Hayri Şişlioğlu, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra bitmeyen bir duvar hikayesinin, halen daha Kayseri’de büyükler tarafından anlatıldığını belirtti. Dedesi Lütfi Efendi’nin, savaştan sonra kıtlık ve yoksullukla mücadele eden halka iş vermek için, o dönem Şeyh Tarlası olarak bilinen yerde bir duvarı sürekli olarak yaptırıp yıktırdığını söyleyen Hayri Şişlioğlu, “Dedem şehrin hemen kenar mahallerine yakın olan 70 dönümlük bir tarla alıyor. Şehrin bütün mahallerine tellallar çıkartılıyor ve kimin işe ihtiyacı varsa duvarı yaptırmak üzere buraya çağırıyor. Böylece Kayseri’deki bütün çalışmak isteyen insanlara iş im kanı sağlıyor. Çalışanların çoğu zaten kadın, çocuk ve yaşlı insanlar da var. Ama duvar yapılma işi bir yerde bitiyor. Lütfi Efendi de, iş bitmesin diye, gece duvarı yeniden yıktırıyor ve ertesi gün işçiler yine duvar yapımında çalışıyor. Bu, halen daha büyükler arasında anlatılır” ifadelerini kullandı.
(İHA)