Trabzonspor dün akşam kazandı... Tabii ki sevindik... Çünkü her galibiyet, özgüvenin biraz daha artması ve başarı çıtasının yükselmesine neden olacaktır. Takım olarak genen anlamıyla futbola benzer bir oyunu bu sezon ilk kez Lokeren karşılaşmasında oynadı Bordo-Mavililer... Ama gerçekten mükemelmiydi? 


Hayır!

Bir kere karşısında sıradan bir Avrupa takımı vardı. Lokeren, zayıf Belçika liginin bile öyle önemli bir takımlarından değil. Geçen sezon elde ettiği başarının sonunda Avrupa"ya çıkan sıradan bir ekip.. Buna rağmen oyunun belli bölümlerinde bizden daha iyi top çevirdiler, zaman zaman da savunmamızı zorladılar. 
Trabzonspor takımının en büyük şansı kuşkunuz Halilhodzic"in tribünde olmasıydı. Çünkü saha kenarında hakemin ya da oyuncunun her hareketine çok sert müdahale etmeye çalışıp, konsantrasyonu bozabilirdi. Tribünde olduğu için etkisi de sıfırdı ve futbolcu sahada biraz daha rahat nefes olarak oyununu oynamaya çalıştı.
Takım kazandı, pozisyon buldu, rakibi zaman zaman boğdu fakat basit top kayıpları, kendi kalesinde tehlike yaşamasına neden olabilirdi. İyi ki Lokeren gibi zayıf bir ekip vardı da, o basit kayıplardan gerektiği gibi yararlanamadı.

Kaleci Fatih ilk Avrupa tecrübesine rağmen, kalede güven verdi ve kendisine sahip çıkılması gerektiğini gösterdi. Karabükspor maçında savunmanın hatasından yediği ilk golü hatalı görüp, "Bu kaleci falan değil" diyenleri utandıracak.

Zeki Yavru"yu ayakta alkışlıyorum. Çünkü Karabükspor maçında günah keçisi ilan edildi. Sosyal medya yıkıldı. Gazeteler, TV"ler, haber siteleri bu genç arkadaşı yerden yere vurdu. Halilhodzic ,yeni bir şey keşfetmiş gibi onu sol beke aldı. Ama dün akşam Zeki, takımın en hareketli, en aktif, en çalışkan isimlerinden biri oldu. Kırk yıllık sol bek gibi oynadı. Alanında rakibin pozisyon bulmasına izin vermediği gibi zaman zaman da ataklara destek oldu. En önemlisi de, bu kadar büyük tepki alıp da, iki hafta sonra kendi düzeyinin bile üzerine çıkan bir futbol ortaya koymasıydı. Bu da onun yenilgiye tahammülsüz olduğunu göstermeye yetiyor. Sanırım iki hafta önce onu yok etmeye çalışanlar biraz olsun utanmıştır. Mehmet Ekici kumaşının iyi olduğunu gösterdi fakat biraz daha sade oynaması gerekiyor. Bunu yaptığında takımın en önemli kazanımı olacaktır. Cardozo gol kaçırmaya devam ederken, Yatabare"nin yavaş yavaş takıma katkısının olabileceğini gördük. 

Oyuncuları tek tek değerlendirirsem, yazı uzayacak, takım olarak hatlar arasındaki uyum, rakibin de güç olarak zayıf olması dün akşamki sonucu doğurdu...
Ancak ben kendi adıma bir büyük üzüntümü ifade etmeden geçemeyeceğim. Benim Trabzonspor"um, Şenol, Turgay Necati, Kadir (Hüsrü) Cemil, Bekir, Ali Yavuz, Tuncay Mesci,Hüseyin, Serdar, Ali Kemal, Ahmet, Necmi ve benzeri futbolculardan kurulu olduğunda büyük keyif alıyor ve gurur duyuyorum. Sahada 8 yabancılı bir Trabzonspor görmek için bu kulübün tarihine de, kimliğine de, misyonuna da ihanet gibime geliyor...

Ve bu takım kurulurken, dünya futbolunda ilk 100 arasına bile giremeyen Trabzonspor"un, borçlular listesinde 14. sırada olması da kanıma dokunuyor.
Bu iki noktada başkalarının da ne düşündüğü de hiç umurumda değil...

Ve önümüzde Gaziantepspor maçı var... Umarım yine kazanır ve ligdeki kötü gidişin tamamen önüne geçilmiş olur...