Nerden çıktı şimdi bu konu demeyin.

Uzunca bir zamandır yazmak istediğim, hayli önem verdiğim bir meseledir bu.

"Ar ile arter."

İnsanoğlu için her ikisi de çok önemlidir.

Yüce yaratıcının eşsiz, kusursuz ve benzersiz sanatıyla yoktan var ettiği insanoğlunu ayakta tutan önemli değerlerdir bunlar.

*

Arter...

Türkçe karşılığı atar damardır. Kalpten pompalanan kanı taşıyan boru sistemi olarak düşünülebilir. Kol, bacak, deri, beyin, böbrek, ciğer (...), kısacası vücuttaki bütün organ ve dokular arterler, yani atardamarlar sayesinde taşınan kandan aldığı oksijenle beslenir, işlevini sürdürür.

Anlayacağınız üzere, insan için can demektir arter.

Dolayısıyla kontrolü ve bakımı şarttır...

Dikkat edilmesine rağmen yine de yapısı bozulan, daralan, ya da yıpranan arter yapısını onarmak için tıp dünyasında çeşitli yöntemler mevcuttur. İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı durumlarda, stent, ultrasonik cihazlar, lazer, küçük kesici bıçaklar, balon ve benzeri cihazlar yardımıyla müdahale edilerek arızalı damar onarılabilir, ya da değiştirilebilir.

Şimdi gelelim "Ar Damarı"na.

Bu damar da, insanoğlu için en az arter kadar önemlidir.

Zira, artere canı sığdıran yüce Allah (c.c.), ar damarına da namusu, hasiyeti, onuru ve şerefi sığdırmıştır.

*

Arter yapısı bozulan insanın zararı sadece kendinedir.

En kötü ihtimalle yok olur gider.

Lakin ar damarı çatlamasında durum farklıdır.

İnsanı arsız, yüzsüz ve haysiyetsiz yapar.

En kötü tarafı da ne biliyor musunuz?

Bu rahatsızlık karşısında ne ilaç tedavisi fayda sağlar, ne cerrahi müdahale, ne de nakil...

*

İlginçtir; güç ve şartların etkisiyle sürekli yenilenen karakter yapısı sayesinde gizlenmek istenen küçük bir çatlak, merkezde yok edilemeyen hastalıklı hücre sayesinde giderek büyür ve önlem alınmazsa bütün toplumun zehirlenmesine yol açar.

Dahası, tüm manevi değerler anlamını yitirmeye başlar.

*

Sözün özü sevgili okurlarım;

İnsanoğlu için can ne ise vicdan da o olmalı.

Başın yastığa değdiğinde derin bir "oh" çekip rahatça uyuyabiliyorsan, ar damarında arter yapın gibi sağlam demektir.

*

Son bir söz;

"Her hesap kendi makam ve merciinde sorulur. Zira adil ve doğru olanda budur. Yaşadığımız dünyada vicdanların ve hukukun sorabileceği hesapların haksız menfaatlerle çatışması nedeniyle es geçilip Mahkeme-i Kübra'ya bırakılması adaletsizliktir."