MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP'de yaşanan yargı kaosu için, "Hukuken 10 Temmuz'da genel başkan ve genel merkez organlarının seçimi şu anda mümkün değildir. Tüzük değişikliği konusunda tedbir kararı bulunduğundan usul ve esas açısında doğru değildir. Yargısal süreçler 10 Temmuz'daki büyük kurultayımızı imkansız kılmaktadır. Bundan sonraki yol haritamızı milletimizle anında paylaşacağız" dedi. 

Türkiye ile İsrail arasında imzalanan mutabakat metnini eleştiren Bahçeli, "AKP hükümeti, özür, tazminat ve ambargo şartı ileri sürmüştü. Ancak ambargonun kalkmayacağı itiraf edilmiştir. Bu anlaşmanın neresi zaferdir?" ifadelerini kullandı. 
Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma kararını değerlendiren Devlet Bahçeli, "Artık derin bir uçurum söz konusudur" derken, İngiltere Başbakanı David Cameron için, "Layığını buldu" dedi. 
MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli'nin konuşmasının satırbaşları şöyle:
"Önemli sayılabilecek gelişmelere tanık oluyoruz. Hava sıcaklarıyla birlikte siyasetin de ısındığını görüyoruz. 
ORMAN YANGINLARI: MHP HER TÜRLÜ DESTEĞE HAZIR
AKP hükümetinin fırsatçılara prim vermemesi şarttır. 2B statüsündeki ormanlarımızla ilgili çıkarcılara engel olmalıdır. Orman yangınlarındaki ihmaller de incelenmelidir. Her ihtimal dikkate alınmalıdır. Teröristlerin her yola tevessül ettiği malumdur. Orman yangınlarıyla mücadele çok yönlü ve kararlı şekilde sürdürülmelidir. MHP, ormanlarımızın korunmasıyla ilgili her samimi adıma desteğini verecektir. 
BREXİT: ARTIK DERİN UÇURUM SÖZ KONUSU
Birleşik Krallık'ta tarihi bir referandum gerçekleşmiştir. Bu referandum büyük bir yankı bulmuş, uluslararası dengeleri sarsmıştır. Halkın kararına saygı duyulmalıdır. Birleşik Krallık AB ile ortak gelecek görmemiştir. Cameron referandum kartını devreye koyarak halkına sorması, taşları yerinden oynatmıştır. 50 yaş altı kuşağın AB'ye olumlu tavrı, 50 yaş üstünün olumsuz bakışı bir kutuplaşmanın da işareti olmuştur. Başbakan istifa kararı almış, diğer pek çok ülke AB'yi sorgulamaya başlamıştır. Birleşik Krallık'ta dip dalgaya tutunan bazı siyasetçiler AB'den ayrılmanın altyapısını oluşturmuştur. Artık derin bir uçurum söz konusudur.


CAMERON'IN İSTİFASI: LAYIĞINI BULDU
23 Haziran öncesi Britanya vatandaşları Türkler gelecek diye korkutulmuş, tercihleri çarptılmıştır. Bu bize göre, ağır bir hakaret ve cürümdür. İngiliz kibir ve kurnazlığı tesirini bir kez daha göstermiştir. Türk milletinin her ferdi gittiği ülkelere şeref kazandırmıştır. Biz bulunduğumuz coğrafyaya ahlak ve kaliteyi öğretiriz. Birleşik Krallık'ta Türkler üzerinden yapılan kampanyanın her türlü saptırmaya davetiye çıkardığı açıktır. Referandum sürecinde Cameron da iyi bir sınav verememiş ve layığını bularak sınıfta kalmıştır. Kısa sürede ağzının payını almıştır. Herkes mayasına ve mizacına uygun hareket edecektir. Türk milletini küçümsemek hiçbir emparyal devletin haddi olmayacaktır.
AB İLE MÜZAKERELER
AB'nin yapısı fiili bir Hıristiyan kulübü şeklindedir. AB'nin Müslüman Türk milletini kabullenmesi mümkün değildir. Biz ne yaparsak yapalık, milli ve manevi kabullerimizden taviz vermeden, Türklüğümüzü ve Müslümanlığımızı inkar etmen AB'ye girmemiz devenin iğne deliğinden geçmesi kadar imkansızdır.
Geçmişte sarf ettiğimiz sözler ortadadır. AB ile ilişkilerimizde karşılıklı anlayış, saygıyı savunduk. Toprak bütünlüğümüze ve terör örgütü karşısında ülkemizden yana tavır almalarını istedik. AB'ye aday ülke olarak kabul edilişimiz 'lütuf değildir, bu hakka dayanmaktadır' dedik. 'Türkiye temel tercihini AB'den yana yapmıştır ama bu mecburiyet olarak algılanmamalıdır' demiştik. AB yöneticilerine, Türkiye karşısında güçlü dirençleri aşmayı ve önyargıları yenmeyi gerçekten isteyip istemediklerini, Müslüman Türkiye'yi aralarında görmeye hazır olup olmadıklarını, terörist örgütlerle mücadeleyi ne zaman vereceklerini özellikle sormuştuk. Türkiye-AB ilişkilerinin senaryosunun pembe dizi senaryosu olduğunu ileri sürmüştük. AB'nin Türkiye'yi oyaladığını, sürecin tıkandığını, Türkiye'nin haysiyeti ile oynadığını, AB rüyasının sona gelindiğinin, AB'nin PKK terörü konusundaki tutumunun riyakarlık örneği olduğunu, AB'nin Türkiye'ye karşı önyargılı şekilde hareket ettiğini, Türk milletinin seçeneksiz olmadığını güçlü şekilde haykırdık. 
"AB ÜYELİĞİ İÇİN REFERANDUM GEREKSİZ VE YERSİZDİR"
Yıllardan beri ilkelerimizi kararlıca savunduk. Geldiğimiz aşamda, AB'nin suyu çoktan ısınmış, kendi kendini tüketen organizmaya dönüşmüştür. AB ülkeleriyle ekonomik, sosyal ilişkilerimiz sürmeli hatta güçlenmelidir. Ancak müzakerelerin, bir sınırı vardı ve bu sınır geçilmiştir. AB süreci mutlaka milli bir perspektifte ele alınmalıdır. Türkiye başkasının himmet ve himayesine gerek duymayacak kadar büyük bir devlettir. Cumhurbaşkanı'nın 'referanduma gideriz' sözü yersiz ve anlamsızdır. Sayın Cumhurbaşkanı cevabı bal gibi bilinen bir soruyu niye millete sormaya gerek duyuyorsunuz? Hala bir arpa boyu mesafe alamıyoruz. Böyle bir oylamaya gerek yoktur, zaten her şey ortadadır. Milletimiz kendi geleceği için tek söz söyleyendir. 
İSRAİL İLE MUTABAKAT
Ülkelerin ekonomik ve siyasi gücü de dış politikanın işleyişinde önemli bir etkendir. Dış politikanın hedefi, ülkenin güvenlik, siyasi, ekonomik ve kültürel çıkarlarının savunulması ve gelişmesidir. Sorunun çözümünde iki ülkenin kazançlı çıkması, uluslararası ilişkilerin akışına uygun değildir. İki tarafın da kazanması dengeye bağlıdır ama bu kolay değildir. 
AKP 2009'dan beri İsrail ile sürtüşmektedir. İsrail'e söylenmedik söz kalmamıştır. Ancak Başbakan'ın yaptığı açıklamayla yeni bir evreye girildiği söylenmiştir. Böylece 2009 yılının ocak ayında Davos'ta başlayan one minute şovu bitmiştir. Mavi Marmara saldırısından sonra Türkiye-İsrail ilişkileri kopmuştur. Cumhurbaşkanı, İsrail'i terör devleti olarak suçlamıştı. İsrail'in barbarlıkta Hitleri geçtiğini söylemişti. Bu ülkeden hiçbir zaman iyi niyet beklenmemesini söylüyordu. Mavi Marmara gemisine saldırı savaş sebebiydi. 'Ben bu görevde bulunduğum sürece İsrail ile olumlu bir şeyi düşünemem. Zulüm bitmeden iyi bir şey düşünemem' demiştir. Demek ki zulüm bitmiştir. Meğerse hükümet İsrail ile gizli gizli buluşup anlaşmanın yollarını arıyormuş. Maden kucaklaşılacaktı bunca hakarete ne gerek vardı? Keskin çarkı nasıl izah edeceğiz? Teröristlerde onur ve gurur arayanlar dış politikada inandırıcılık bırakmamıştır. İsrail husumetini birden bire unutmak, bir defa millete saygısızlık değil midir? AKP hangi İsrail ile anlaşmıştır? AKP hükümeti, özür, tazminat ve ambargo şartı ileri sürmüştü. Ancak ambargonun kalkmayacağı itiraf edilmiştir. Bu anlaşmanın neresi zaferdir? 
MHP, İsrail ile ilişkilerin iyileşmesinden rahatsız değildir. Bizim söylediğimiz karşılıklı çıkarlardır. Aziz milletimizden özür dilenmesi veya pişmanlık emareleri gösterilmesidir.