Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'da muhtarlara seslendiği konuşmasında BM'nin Suriyeli mülteci göçüyle ilgili "Sınırları açın" talebine yanıt verdi. "Sen ne işe yarıyorsun" diyen Erdoğan, 10 milyar dolara yakın bir harcama yapıldığını ancak BM'nin 455 milyon dolar verdiğini ifade ederek "Dalga mı geçiyorsunuz?" dedi.

"SEN NE İŞE YARIYORSUN"
"Ne diyor BM kapınıza dayananları içeri alın. Sen ne işe yarıyorsun? Sen ne yaptın? 300, 500 kişinin hesabını yapıyorsun biz 3 milyon Suriyeli aldık. 455 milyon dolar veriyorsunuz 10 milyar dolara dayandı harcadığımız. Dalga mı geçiyorsunuz? Diğer harcamaları konuşmuyorum. Hani, verin desteklerinizi. Proje de, gelir de her şey ortada. Hala plan getir, proje getir..."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan BM'ye tepki

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;

BUNLAR TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL DİYORLAR
"Diplomasının imkanlarını bugüne kadar ihmal ettiniz, bundan sonra da ediyorsunuz. PKK ile YPG'nin bir farkı var mı? Bu nasıl bir ortaklık anlamak mümkün değil. Defalarca anlatmamıza rağmen karşımızda susup, gıyabımızda bunlar terör örgütü değil diyorlar.

PYD bal gibi terör örgütüdür. Biz Amerika'ya diyoruz ki bu terör örgütüdür, yetkilileri terör örgütü görmüyoruz diyor.

BU NASIL ORTAKLIK
Amerika bizimle mi beraber, yoksa terör örgütü PYD ile mi? Amerika PKK'yı, PYD'yi bugüne kadar tanıyamadı. PKK'yı, PYD'yi, YPG'yi, DAEŞ'i tanıyamadığınız için bölge kan gölü halinde. Bu nasıl ortaklık anlamak mümkün değil.

Çocukları, kadınları kullanmaktan çekinmeyen bu terör örgütüne insan hakları savunucuları tek bir söz söylemiyor.

AKREPLE KURBAĞANIN HİKAYESİ
Avrupa ülkeleri ne zaman ki bu örgütlere el uzatmaya kalktılar o zaman terör örgütünün yüzüyle karşılaştılar. Avrupa ülkelerinin bir kısmı çeşitli gerekçelerle aynı hatayı aynı şiekilde sürdürüyorlar. Bu iş akreple kurbağanın hikayesi gibidir. Bu akrep bir gün onları da sokacaktır. Onun karakteri öyle. Düşmanımın düşmanı dostumdur, müttefikliğe yakışmaz. Bir terör örgütünü, çıkar çatışması için desteklemek doğru ise, diğer terör örgütleri niye dışlanıyor? Onlar da DAEŞ'le çatışma halindeler, niye dışlıyorsunuz? İlkeli olmak gerek. Biz teröriste terörist demeyi, o şekilde muamele etmeyi sürdüreceğiz. Suriye halkını çoluk çocuk demeden katledenlerin gerçek yüzlerini ifşa etmeye devam edeceğiz.

BM SEN NE İŞE YARIYORSUN?
Ne diyor BM kapınıza dayananları içeri alın. Sen ne işe yarıyorsun? Sen ne yaptın? 300, 500 kişinin hesabını yapıyorsun biz 3 milyon Suriyeli aldık. 455 milyon dolar veriyorsunuz 10 milyar dolara dayandı harcadığımız. Dalga mı geçiyorsunuz?  Diğer harcamaları konuşmuyorum. Hani, verin desteklerinizi. Proje de, gelir de her şey ortada. Hala plan getir, proje getir...

Terör için İstanbul ve Ankara'nın diğer başkentlerden farklı olmadığını aci tecrübelerimizden biliyoruz. Suriye'de ölenlerin canını daha az değerli görmek insanlıktan nasibini almamaktadır. Patlayan bombaları görmemek ikiyüzlülüğün ta kendisidir. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Allah bizi zalimlerin yanında olmaktan muhafaza eylesin.

MÜSLÜMAN MÜSLÜMANI ÖLDÜRÜYOR
Bugün devam eden mücadele Habil ile Kabil'den devam eden mücadeledir. Şimdi de aynı şeyleri yaşamıyor muyuz? Müslüman Müslümanı öldürmüyor mu? Bu ne menem iş. Bu işi bizim düzeltmemiz lazım. Siz her köyün, her mahallenin cumhurbaşkanısız. Siz seçilmişsiniz, atanmış değil. Sizi seçenlerin temsilcisi sizsiniz. Demokrasinin en uç ayağısınız.

Cizre'de, Sur'da mahalleleri işgal eden teröristlerin camileri, Kuranları nasıl tahrip ettiklerini sizler de görüyorsunuz. Mukaddes kitabımızın için bombalar yerleştirerek, tuzak kuruyorlar. Bölgeyi terk eden vatandaşlarımız Kuran-ı Kerim'ini de boyununa asıp öyle götürüyor. Örgüt camilerimizi silah ve malzeme deposuna çeviriyor.

İLKELİ OLMAK GEREK
Avrupa ülkeleri ne zaman ki bu örgütlere el uzatmaya kalktılar o zaman terör örgütünün yüzüyle karşılaştılar. Avrupa ülkelerinin bir kısmı çeşitli gerekçelerle aynı hatayı aynı şiekilde sürdürüyorlar. Bu iş akreple kurbağanın hikayesi gibidir. Bu akrep bir gün onları da sokacaktır. Onun karakteri öyle. Düşmanımın düşmanı dostumdur, müttefikliğe yakışmaz. Bir terör örgütünü, çıkar çatışması için desteklemek doğru ise, diğer terör örgütleri niye dışlanıyor? Onlar da DAEŞ'le çatışma halindeler, niye dışlıyorsunuz? İlkeli olmak gerek. Biz teröriste terörist demeyi, o şekilde muamele etmeyi sürdüreceğiz. Suriye halkını çoluk çocuk demeden katledenlerin gerçek yüzlerini ifşa etmeye devam edeceğiz.

SURİYE'DE SOYKIRIM YAŞANIYOR
Suriye'de yaşanan hadise artık soykırım halini almıştır. Bu sorunun sebebi olan Esed rejimine kör ve sağır kalmak ibret vericidir. BM ne diyor içeri alın. Sen ne işe yarıyorsun? 3 milyon insanı evimize biz aldık. Siz ne aldınız, diğer ülkeler ne aldı? Biz 3 milyon aldık. BM olarak bize 455 milyon dolar destek verdiniz, biz 10 milyar dolara yakın harcama yaptık. Diğer harcamaları konuşmuyorum. Hani, verin desteklerinizi. Proje de, gelir de her şey ortada. Hala plan getir, proje getir...

Terör için İstanbul ve Ankara'nın diğer başkentlerden farklı olmadığını aci tecrübelerimizden biliyoruz. Suriye'de ölenlerin canını daha az değerli görmek insanlıktan nasibini almamaktadır. Patlayan bombaları görmemek ikiyüzlülüğün ta kendisidir. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Allah bizi zalimlerin yanında olmaktan muhafaza eylesin.

KENDİLERİNE AKADEMİSYEN DİYEN GÜRUH..
Türkiye terörle, terör örgütleriyle ciddi mücadele içinde. Size soruyorum. Tüm STK'lar, siyasiler, akademisyenler, meslek kuruluşlarının devletinin ve milletinin yanında güçlü durduğunu söylebilir misiniz? Bakıyoruz, kendilerine akademisyen diyen güruh çıkıyor, terör örgütü ağızıyla bildiri yayınlıyor. Başka gün filanca yazar, sanatçı örgütün kavramlarıyla hükümete hatta şahsıma saldırıyor. Terör organizasyonları Ankara'da sadece iki partinin genel merkezini rahatsız ediyor. Bizi malum parti. Zaten onlara diyecek sözümüz kalmadı. Onlar talimatları Kandil'den alıyor, onlarla birlikte turistik ziyaret yapıyor. Diğeri de anamuhalefet partisi. Teröristlere sahip çıktılar. Israrla toplu infaz şeklinde sunma çabası içindeler. Hatta daha büyük bir ihanete ortak oluyorlar. Terör örgütünün yanında yer alarak siyaset yapılamaz. Kongre kazanabilirsin, delege kazanbilirsin ama milleti kazanamazsın. Terör örgütünün güdümündeki parti bizler için yok hükmünde. Anamuhalefet partisinin durumu bizi endişelendiriyor. Bu anlayışla iktidara gelecek partinin terörle mücadeleyi nasıl yürüteceğini anlamakta zorluyorum. Gerçi milletimiz böyle bir imkan vermeyeceğini defalarca ortaya koydu.

Dünya yanıyor, Türkiye kavruluyor; anamuhalefetin en büyük sorunu fotoğrafı kimin indirdiği. Zaten o fotoğrafın sahibi sizin durumunuzu görmüş olsa, sizi orada 1 saniye tutmaz. 50 günde fotoğrafın kimin indirdiğini çözemeyenlerden, ülkeye katkı sunmasını beklemek imkansız olur.

Muhtarlarımızdan ricam bu tutarsızlığı, çarpıklığı köylerinizde yaşayanlarla istişare etmenizdir. Biz yanlış düşünüyorsak, bunu bize aktarın. Bu devletin ve milletin bekaası meselesidir.

MASAYI DEVİRME ÇABASI İÇİNDELER
Aynı çarpık anlayış başkanlık sistemi ve anayasa konusunda da kendisini gösteriyor. Gelin yenisini yapın diyince işi yokuşa sürüyorlar. Masaya oturmadan masayı devirme çabası içindeler. İş lafa gelince mevcut sistemden şikayet ederler, gelin düzeltelim diyince ipe un sererler. Bunların sorun çözme gibi derdi yok. Çünkü kendileri sorun. Sürekli yaraları kaşıyarak kanatmayı siyaset, marifet sanarlar. Biz 13 yıldır milletimizi birleştirmenin, Türkiye'nin her köşesine muhabbet mayalamanın peşindeyiz. Biz 79 milyonun kucaklaşmasının mücadelesini veriyoruz.

ESKİ TÜRKİYE
Biz dünyanın en gelişmiş ülkelerdeki standartları Türkiye'ye sunma peşindeyiz. Eski Türkiye sefalet, yokların Türkiyesini yaşı 35'in üzerindekiler iyi bilir. Hele hele babalarımızdan dinlediklerimiz... O kimliklerde sana yağ, ekmek damgalarını görürsünüz. Dağıtılan karnelerle neyi, nasıl dağıttıklarını görürsünüz. Bunları hep yaşadık. Şeker, çayı hepsi karne ile."