Kadınların iş hayatındaki tartışılmaz başarılarının bir örneği, dokuz kadından oluşan İstanbul Girls Orchestra. 2015’te yapımcı ve prodüktör Filiz Naz’ın geliştirdiği projeyle bir araya gelen kadınların her biri farklı enstrümanlar çalarak, benim diyen müzisyenlere adeta taş çıkarıyor. Bir kadın klarneti üflerken, bir diğeri darbuka şov yapıyor, kanun, keman, bas gitar ve davul derken ortaya tüm parçaları alaturka tarzında yorumlayan bir orkestra çıkıyor.

Orkestrayla aynı isimli albümlerinde dokuz sekizlik Michael Jackson’ın “They Don’t Care About Us” parçasının yorumundan Sting’in “Desert Rose”una, Shakira’ nın “Ojos Asi”sinden Sezen Aksu’nun “Olmaz Olsun”una kadar severek dinlediğimiz şarkılar yer alıyor. Düğün, kına ve nişan eğlenceleri, bayi toplantıları en çok sahne aldıkları etkinliklerden... Konser de veriyor, açılışlarda da yer alıyorlar. Grup üyelerinin anlattığına göre, onları sahnede ilk defa görenler önce tereddütle baksa da gece sonunda “Helal olsun” size diyor. Röportaj için Galata’da buluştuğumuzda ben de bunun benzeri bir olaya şahit oluyorum. Yanımızda fotoğraf çekimini izleyen bir beyefendi bana dönüp “Gerçekten de çalıyorlar” diye şaşkınlık içinde bakıyor.

Albümlerini, turnelerini, sahne arkasında yaşananları konuşuyoruz uzun uzun, hepsi kadın müzisyenlerin ortak bir iş çıkarmasından son derece memnun olduklarını anlatıyor. Solistleri Filiz Aris, bas gitarda Ecem Otgucuoğlu, kanunda Gülşah Can yer alıyor. Klarnet çalan İrem Aydın ve darbukasını konuşturan Ayten Çelik Galata sokaklarına minik bir resital verince turistler etrafımızı çeviriyor... Keman Ayça Torunoğlu’na emanet, ritim ve perküsyonda Birsu Şallı ve Gizem Süt var. Aralarında evli olan da bulunuyor, üç çocuk sahibi olan da. Orkestranın en küçük üyesi üniversite öğrencisi. Birçoğu özel müzik dersleri veriyor, bazıları kamuda öğretmen olarak çalışıyor. Albümlerinde yer alan “Awara Hoon” şarkısı ise çoktan Bollywood’daki yapımcıların dikkatini çekmiş. Kısa bir süre sonra Hindistan’da bir televizyon programına konuk olacaklar.

“Bollywood’dan davet aldık”

Filiz Naz (Yapımcı ve prodüktör)


Ben Dolapdere Big Gang’in eski yapımcısı ve prodüktörüyüm. Onlardan da esinlenerek yapılmamış bir şeyi hayata geçirmek istedim ve kadınlardan oluşan bir orkestra kurma kararını aldım. Tüm müzisyenlerle tek tek görüşerek bir araya getirdim. Şimdi ekip olarak yerli - yabancı her yelpazeden parçayı Türk enstrümanlarını kullanarak yeniden yorumluyoruz. Çok dinamik bir sahnemiz, dolayısıyla da geniş bir repertuvarımız var. En son “Lingo Lingo Şişeler”e klip çekerek her tarz müziği alaturka olarak yorumlayabildiğimizi göstermiş olduk. Hedeflerimiz arasında yaptığımız müziği birçok ülkeye yansıtabilmek var. Albümümüzdeki “Awara Hoon” şarkısının yorumu Bollywood’daki bir TV programının dikkatini çekmiş. Birlikte bir karma şov yapmamız için bizi davet ettiler. Yazışmalarımız devam ediyor, yakında grup olarak Bollywood’a gideceğiz.

“Sen mi çalacaksın?”

İrem Aydın (Klarnet)


Konservatuvar mezunuyum, daha önce enstrümantal bir albüm çıkarmıştım. Sonrasında ekibe dahil oldum. Kadın kadına olunca zorluklar yaşansa da tatlı ve keyifli oluyor. Benim çaldığım enstrümanı daha çok erkekler çaldığı için ve ben yapı olarak da minyon olduğumdan “Sen mi çalacaksın bunu?” diye soranlar oluyor. Genel olarak kadın orkestrasını görenler şaşırıyor.

“Grubun annesiyim”

Gülşah Can (Kanun)


Müzik öğretmeniyim. 17 yıldır kamuda çalışıyorum ve orkestrayla birlikte işime de devam ediyorum. Ayrıca özel dersler veriyorum. Evliyim, anneyim, üç çocuğum var. Grubun da annesi oldum. Çocuklarımdan biri 16 yaşında, diğerleri 3 yaşında ikiz. Grupta evli bir arkadaşımız daha var. Bu işten çok keyif alıyor olmasam hepsini bir arada yürütmem mümkün olmaz. Herkes için geçerli bu durum. Piyasadan tanıdığımız erkek müzisyenler de bizi çok destekliyor. “Kadın kılığına girip sizin gruba katılacağız” diye espri yapanlar bile var.

Kadın ittifakı kurduk”

Filiz Aris (Solist)


Gruba geçen yıl dahil oldum. Dokuz kadın müzisyenden oluşan bir orkestranın içinde yer almak çok keyifli olacak diye düşündüm ve öyle de oldu. İstanbul’da daha önce birçok orkestrayla sahne alıyordum ve ünlü isimlerle vokalist olarak çalışıyordum. Şimdi bir yandan Kitap yazıyorum bir yandan da grubumuzla birlikte etkinliklerde sahneye çıkıyorum. Dışarıdan ne kadar dezavantajlı görünse de biz dokuz hatta yapımcımız Filiz hanımla birlikte 10 kadın bir arada çok keyifli çalışıyoruz. Evli, çocuklu arkadaşlarımız var; her şeyi bırakıp turnelere geliyorlar. Bir kadın ittifakı oluşturarak elimizin hamuruyla erkek işine bulaştık. İyi ki yaptık. Aile gibiyiz, çok dinamik ve canlı kanlıyız. Sadece kadınlardan oluşan bir orkestra olarak Türkiye’de bir ilkiz ve bunun gururunu yaşıyoruz.

“Egoların olmadığı  eğlenen bir grubuz”

Ayten Çelik (Darbuka)

Darbuka çalmamda annemin etkisi oldu. Kendisi müzisyen değil ama sesi güzeldi, güğümleri çevirip çalıp bir yandan da söylerdi. Ben de sanırım bu sayede müziğe başladım. Egoların olmadığı, herkesin eğlendiği bir grubuz. Oyun arkadaşıyız aslında. İl dışına gittiğimizde çok eğleniyoruz, akşamları herkes birbirinin odasına sarkıyor. Enerjimiz sahnede insanlara da yansıyor. Biz sahneye çıkınca önce “Ya ne yapacak ki bunlar” gibi bakışlar oluyor, sonra herkes sahnede kurtlarını döküyor. Eğlence sonunda ise herkes “Ya helal olsun, ne güzel çalıyorsunuz” diye tebrik ediyor. 

“Görenler şaşırıyor”

- Birsu Şallı (Perküsyon): Grubun en genç üyesi benim. Bir yandan da üniversitede okuyorum. Bir de grubun dansçısıyım. Dans etmeyi çok sevdiğim için sahnede küçük dans şovlarım oluyor. Hem çalıp hem oynuyorum ama gördüğünüz gibi bir tek konuşamıyorum.

- Ayça Torunoğlu (Keman): Tanıdıklar sayesinde Filiz hanıma ulaşarak gruba dahil oldum. Ben de diğer arkadaşlarım gibi öğretmenlik yapıyorum. 12 yıl okullarda çalıştım. Sonra bıraktım, şimdi özel ders verip grupla birlikte sahneye çıkıyorum.

- Ecem Otgucuoğlu (Bas gitar): Ben de tanıdıklar aracılığıyla gruba dahil oldum. Orkestra dışında kendi atölyemde özel dersler veriyorum. O kadar erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz ki, bizi sahnede görenler hem şaşırıyor hem de beğeniyor. Gitarla bile dışarıda gördüklerinde “Ne çalıyorsun?”, “Keman mı çalıyorsun?” diyenler bile oluyor.

- İncİ Sunar (Davul): Daha önce gitar çalıyordum, sonra davul çalmaya başladım. Grubun en yeni üyesi benim. Müzisyenlik ve öğretmenliği bir arada götürüyorum. Grup çok kalabalık ve içinde çok fazla renk var. Müzik anlamında herkes birbirine bir şey katıyor. Bu kadar çok kişinin bir araya gelip müzik yapabilmesi inanın kolay olmayan bir başarı.