Eğitim İş Sendikası Trabzon Şubesi adına yazılı bir  açıklama yapan Başkan Tamer Özlü sert bir dille Fransa'nın aldığı kararı eleştirip, Farsan'nın Türkiye aleyhine yaptığı girişimleri tek tek sıraladı. İşte Özlü'nün o açıklaması 

Değerli Katılımcılar, Değerli basın mensupları, Yurtsever Trabzonlular,
Bilginiz gibi; Fransa Meclisi Kanunlar Komisyonu, 7 Aralık 2011 tarihinde, iktidar partisi milletvekili Valerie Boyer’in hazırladığı bir kanun tasarısını kabul etti. Fransız Hükümeti, “1915 olaylarıyla ilgili olarak ortaya atılan iddialarının reddinin suç sayılması”nı öngören kanun teklifinin gündeme alınmasına itiraz etmediği için, kanun teklifi 22.12.2011 günü oylamaya sunuldu. Oy çokluğu ile kabul edilen ve hiçbir geçerli bilimsel dayanağı olmayan bu tasarı, Ermeni Soykırımı yalanını inkâr edenlerin hapis ve para cezası ile cezalandırılmasını öngörüyor. Bu yasa, Fransız hukuk düzeni adına bir kara lekedir.
Değerli Basın mensupları,
Osmanlı Devleti Almanya’nın yanında Birinci Dünya Savaşına girmiş ve 1914 yılından 1918 yılına kadar birçok cephede çetin mücadeleler vermiştir. Osmanlı Devletinin bu savaştaki asker ve sivil kaybı 5,5-6 milyon civarındadır. Bu savaşta Osmanlı devleti tebaasında olan gayrimüslimler de çeşitli kayıplar vermişlerdir. Bugün Fransa, İngiltere, Rusya, ABD ve hatta Ermeni arşivleri incelendiğinde olayların gerçek boyutları görülecektir. Ama nedense bu arşivler incelenmeden Türkiye’ye karşı bir yargısız infaz gerçekleştirilmek istenmektedir.
Aslında yıllardır ısıtılıp ısıtılıp Türkiye’nin önüne konulan “Ermeni Meselesinin gerçekte ne olduğu” ile kimse ilgilenmiyor. Konu bir siyasi malzeme haline getirilerek Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak amacıyla kullanılıyor.
Bilinmelidir ki, Türk halkının tarihi gerçeklerle yüzleşmekten hiçbir şekilde korkusu yoktur. Hatta Türkiye Cumhuriyeti, ortaya atılan bu iddiaları araştırmak üzere  “uluslararası meşruiyete sahip tarafsız bir tarih komisyonu” kurulması isteğini defalarca muhataplarına iletmiş ve tüm dünyaya, bu komisyonun ulaşacağı “bilimsel gerçekleri” kabul edeceğini ilan etmiştir. Ne var ki bu ısrarlı istek her defasında muhatapları tarafından reddedilmiştir.

ERMENİLERİN FRANSIZ ORDUSUNDA NE İŞİ VARDI
 Fransızlar, bugün Türkiye’den hesap sormak yerine: “Birinci Dünya Savaşında Fransız üniformasıyla Osmanlıya karşı savaşan Osmanlı tebaasından olan kaç Ermeni askeri vardı ve bu Ermenilerin Fransız ordularında ne işi vardı? Osmanlı devleti bu Ermenilerin devleti değil miydi? Ermeni çetelerin silah cephaneleri nerden geliyordu? Bu çeteler Doğu ve Güneydoğuda Müslüman Türk köylerini basarak ne kadar masum insanı katletmişlerdir?” sorularının yanıtını vermelidir.  Tarihle yüzleşmek böyle olur.  “Fransa bir diyet ödemek peşinde midir yoksa kendi iç siyasetine Ermenileri malzeme mi yapmaktadır.” anlaşılabilmiş değildir.
Değerli Trabzonlular,
Fransız hükümetinin ortaya koyduğu bu sorumsuz tutum, sadece Türk- Fransız ve Ermeni halkları arasına kalıcı husumetlerin doğmasına neden olmayacak, aynı zamanda Fransız halkının ulusal onurunu(!) da yerle bir edecektir. Zira, kanun tasarısının önerdiği hukuk düzeni, demokratik hukuk sistemlerinin dışlandığı, örneklerine sadece ilkel ya da faşist hukuk sistemlerinde rastlanan bir hukuk düzenidir. Bu yasaya göre Fransız parlamentosu “düşünce ve ifade özgürlüğünü” yasaklamaktadır.
Ne acıdır ki, bugün bu oylamayı yapanlar “Fikirlerinizden nefret ediyorum. Ama onları savunabilmeniz için hayatımı feda etmeye hazırım.” diyen büyük aydınlanma düşünürü Voltaire (Volter)’in torunlarıdır.

PKK'NIN ARKASINDA ERMENİLER VARDI
Fransız parlamentosu, bu kararıyla Ermenilerin hayata geçirmeye çalıştığı 4 T planına da hizmet etmektedir. Yani Terör. Tanınma, Tazminat ve Toprak… Bu planın ilk aşaması başarıyla tamamlanmıştır. 30 yıldır ülkemizi kan gölüne çeviren PKK terörünün arkasında Ermeni planları vardır. Ermeniler şimdi de uluslararası güçlerin desteği ile önce tazminat isteklerini dillendirmeye başladılar; daha sonra da toprak taleplerini gündeme getireceklerdir.

Değerli Katılımcılar,
Bu yaşananlara karşı, Türk hükümetleri her zaman olduğu gibi yine bir hamaset söylemiyle karşılık vermekte; ancak gerçekte ne yapmak istedikleri tam olarak anlaşılamamaktadır. Siyasal iktidar bu sinsi planlara karşı etkin önlemler almak yerine, Atatürkçü kurumların başına ya da yönetim kurullarına tescilli Atatürk düşmanları getirerek yok etmeye; “Mele” uygulaması gibi uygulamalarla bir “molla” sistemi yaratmaya çalışmaktadır. Olayların gerçek yüzünü araştıran tarihçilerimiz “Ergenekon” adı verilen dipsiz kuyuya atılmaktadır.
Siyasi alandaki tutarsız söylemler, cumhuriyetimizin başına çorap örmek isteyenlere cesaret vermektedir. Bu konuyu ancak birlik ve beraberlik içinde çözebiliriz. Unutmamak gerekir ki hangi siyasi yelpazede olursak olalım, bu kara leke hepimizin alnına sürülmek istenmektedir.
Bugün her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız vardır. Tüm yurtsever, cumhuriyetçi de demokrasiye inanmış güçleri birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Birleşik Kamu-iş ve Eğitim-iş Adına sizleri saygıyla selamlıyorum.