MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan önceki gece saat 23.23'te "Müjdeli haber geldi" bilgisini alan Davutoğlu, 2 rekat şükür namazı kıldı, Ankara'ya geldiğinde ise adak kurbanı kesti.

İşte Davutoğlu'nun anlattıkları;

'BEKLİYORDUK'

Bugünlerde bu gelişmeyi bekliyorduk. Bir ara Azerbaycan seyahatini iptal mi etsek diye düşündük.

TEMKİNLİ KONUŞMA

23.23'te MİT müsteşarı Hakan Fidan aradı. "Sayın başbakanım beklediğiniz müjdeli habere verebilecek duruma yaklaşıyoruz" dedi. Tabii temkinli konuşuyor. Daha önce birkaç kez bu noktaya geldik, uçakları falan hazırladık. O tecrübelerden sonra son ana kadar bekledik.

ZOR KISIM TAHLİYE

Güzergahı biliyorduk, tehlikeli görünüyordu. Irak'tan almayı düşünüyorduk, Suriye üzerinden almamız icap etti. Zor kısım tahliye. Her şeyi planlarsınız ama oralar kötü niyetlilerle provokatörlerle kaynıyor. Allah muhafaza Türkiye'yi bir işin içine çekmek isteyenler, öyle bir provokasyon yapabilirler ki. Onun için Cumhurbaşkanımız, ben, Hakan bey ve bir iki kişi biliyordu.

ŞÜKÜR NAMAZI KILDIM

Canım sıkılıyor, TV'de Kızıl Elma dizisi var. Bakü'de MİT Müsteşarı'na bir şey yapıyorlar. Aynı anda kurtarma operasyonu var. "Allah Allah ne estantane" dedim. Uyumadık, sabah 2 rekat şükür namazı kıldım. 04.30'de Hakan Bey, "İyice sınıra yaklaştık bilgisi" verdi. "Tamam" dedim.

SARE HANIM'IN HEYECANI!

Cumhurbaşkanımıza bilgi verdim. Hakan Bey de aradı. Daha önce de kendisinin haberi vardı. Bu, bambaşka bir duygu, tarifi imkansız. Telefon çaldı, Hakan Bey arıyor. İnsanın içi ürperiyor. Bütün aile aynı duyguyu yaşıyorsunuz. Bizim hanımın içi içini yiyor. Öztürk konsolosun eşi Özay Yılmaz iki gece önce bizdeydi. Kadıncağız perişan. Onu rehabilite gereği vardı.

Kendisine "İnşallah size iki bayram kutlatacağız" dedim. Sabah 05.00'te beyinden önce bizim hanım aradı. Telefon birkaç kez çaldı, açmadı. Telefona çıkınca Sare Hanım'a "Aman hemen iyi haberi ver, kötü haber zanneder" dedim. Kadıncağız ağladı.

'BAŞBAKANIM HABERDAR MIYDIN?'

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başkonsolos Öztürk Yılmaz ile ilk telefon konuşmasını da şöyle anlattı:

Tabii konsolos Öztürk benim olayı yakından bildiğimi bilmiyor. O da heyecanlı. Bana, "İyiyiz, kurtuluyoruz" dedi. Ben de "Hoşgeldin Öztürk" dedim. "Sayın Başbakanım haberdar mıydınız?" diye sordu. "Dakika dakika haberdardım" dedim."Allah sizden, devletimizden razı olsun" dedi. Ağlamaya başladı. Arkadan çocuk sesleri geliyordu. "Hepsini benim için tek tek kucakla, alınlarından öp" dedim. O zaman bizim sınırlarımızdan geçmemişlerdi.