Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle Ankara Palas’ta ortak basın toplantısı düzenledi. İkili, açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Davutoğlu, Fransa’daki seçimlerden sonra yeni fasılların açılması konusunda ümitli olup olmadığına dair soruya, Hollande’nin seçimle iş başına gelmesi ve olumlu açıklamalarının kendileri için özellikle yeni fasılların açılması konusunda ümit verici olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, Danimarka Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’ye geleceğini belirterek, “Ümit ederiz Sayın Sarkozy’nin döneminde Fransa’nın tek taraflı uygulamalarıyla açılması mümkün olmayan fasılların açılmasına imkan sağlanır. Bunların bir kısmı çok önemli ve hemen açılabilecek durumda. Hem Türkiye’nin Avrupa Birliği ilişkilerinde önemli bir işaret olacaktır hem de yeni Fransa yönetiminin Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerine verdiği önemi gösteren son derece olumlu bir işaret olacaktır” ifadelerini kullandı.

Davutoğlu şöye devam etti:

“Yeni Fransa yönetimi, Türk-Fransız ve Türk-Avrupa Birliği ilişkilerine ivme katacak, pozitif gündem oluşturacak bir yaklaşımla konuları ele alır. Böyle bir durumda çok olumlu gelişmeleri izleyebiliriz. Westerwelle’nin söylediği gibi, 4 dönemdir fasıl açılamamış olması gerçekten ilişkileri durağanlık getirmiştir.”

Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Kesimi başkanlığında ilişkileri dondurulmasıyla ilgili soruya Davutoğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi başkanlığı üstlendiği günden itibaren Türkiye’nin dönem başkanıyla hiçbir temas kurmayacağını söyledi. Davutoğlu, Avrupa Birliği Komisyonu ve diğer temasların ise bundan etkilenmeyeceğini söyledi. Davutoğlu, “Bizim problemimiz Avrupa Birliği ile değil, bizim problemimiz temelde Kıbrıs meselesi çözülmeden üye yapıldığı için bir çok konunun bloke edildiği, şimdi de Kıbrıs sorunu çözülmeden dönem başkanlığının devralacak olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin dönem başkanlığı ile ilgilidir. Çalışmalarımız yürür, fasılların açılması gerekirse bunlarda teknik çerçevede yürüyecek şeylerdir. Ama hiçbir zaman Kıbrıs Rum Yönetimi’ni dönem başkanı olarak muhatap almayız” şeklinde konuştu.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin takvim ve zamandan kaçan bir tutum sergilediğini söyleyen Davutoğlu, 1 Temmuz’a kadar vakti olduğunu hatırlattı. Davutoğlu, “Güçlü bir irade sergilenirse, Sayın Ban Ki-moon, Sayın Downer’ın çabalarıyla uluslar arası bir konferans tertip edilir ve Kıbrıs sorunu çözülür. En güzel senaryo birleşmiş bir Kıbrıs’ın birlikte dönem başkanlığını almasıdır. Bu olamayacaksa, tanımadığımız ülkeyi dönem başkanı olarak ele almayız” dedi.

Türkiye’nin fasılları açmasıyla ilgili olarak Fransız meslektaşıyla görüşmesinde somut bir adım atılıp atılamayacağı konusundaki soruya Westerwelle, Türkiye ile AB arasındaki bir yakınlaşmanın her iki tarafında çıkarına olduğunu söyledi. Westerwelle, Avrupa’nın büyümesini hızlandırmak istiyorsa, önemli büyüme merkezleriyle yakın ilişkiler halinde olmaları gerektiğini ifade etti. Westerwelle, “İki tarafında çok önemli çıkarı var. Kıbrıs konusunun uzlaşmaya dayalı olarak çözülmesini istiyoruz ve bu konuda Kıbrıs’ın dönem başkanlığı sırasında müzakerelerin, görüşmelerin olmasını arzu ediyoruz. Bazı fasıllar konusunda olayın özü ve konularda birbirimize yaklaştık. Siyasi nedenlerden dolayı bu fasıllar sonlandırılamıyor ve yeni fasıllara geçilemiyor” diye konuştu.

Avrupa’daki ekonomik krizle birlikte artan ırkçılığın söz konusu olduğunu hatırlatan gazeteci, Türkiye- AB ilişkileri için tehdit görüp görmediği yönündeki soruya Westerwelle, Almanya’nın utanç duyduğunu belirtti. Westerwelle, “Almanya’da Nazilere yer yok. Aşırdı sağ, hoşgörüsüz fikirlere yer yoktur. Şiddete Almanya’da yer yoktur. Aşırı sağcılığa ve şiddetin her türlüsüne karşı yabancılara veya yabancı kökenli Almanlara karşı yöneltilen şiddetlere bütün gücümüzle mücadele edeceğiz” dedi.

Davutoğlu, ekonomik krizle birlikte bazı sosyal ve politik aşırılıklara zemin olabileceğini gösterdiğini söyleyerek, Norveç’teki ve Almanya’daki cinayetleri örnek gösterdi. Davutoğlu, “Yunanistan seçimlerinde ırkçı bir partinin yüzde 7 civarında oy alması da ekonomik krizin olduğu ortamlarda bu potansiyelin yüksek olduğunu gösterir. Önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği idealinin ortak Avrupa Birliği fikrinin önündeki en büyük tehditlerden birisi böylesine ırkçı eğilimlerin artmasıdır. Hepimizin el ele, birlikte bu tür aşırılıklara karşı mücadele etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.