2015 yılının Temmuz ayından beri Hastaneleri kapı kapı dolaşan baba Kerim Deveci (33), oğlu Hüseyin’in hastalığına iki yıldır teşhis konulamadığını, oğlunun gözlerinin önünde eridiğini söyledi.
Habertürk'ten Demet Demirkır'ın haberine göre; Kerim Deveci, “Şu an kemikleri sayılacak kadar zayıflamış olan oğlumun ilk şikayetleri 1.5 yaşında kusma ve ishal ile başladı. Çocuğumu hastaneye götürdük, ishali önlemek için ilaç verdiler. Bu kez çocuk kabızlık yaşamaya başladı. Tedavisi yapılamıyordu, kapı kapı doktor gezdik. Gaziantep’te, Kahramanmaraş’ta gitmediğimiz hastane kalmadı. Yine de teşhis konulamadı. 2016 yılının Ağustos ayında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne geldik. Hüseyin 2017’nin Mart ayına kadar hastanede yatmasına rağmen hastalık teşhis edilemedi” diye konuştu.

"ÇOK KÖTÜ BİR HASTALIKTAN ŞÜPHELENİYORUZ AMA SÖYLEYEMEYİZ"
Minik Hüseyin'in midesinden, ince ve kalın bağırsağından, makat ve göbeğinden parça alınmasına rağmen yine de hastalığın teşhis edilemediğine dikkat çeken baba Deveci, "Doktorlar önce çölyak teşhisi koydu ama sonra çocuğun çölyak olmadığı anlaşıldı. Şimdi ise doktorlar, metabolik bir hastalıktan şüphelendiklerini söylüyorlar. Bize en son, 'Çok kötü bir hastalıktan şüpheleniyoruz ama bunu size söyleyemeyiz' demişlerdi" açıklamasında bulundu.

İLAÇLAR İŞE YARAMIYOR, HÜSEYİN GÜNDEN GÜNE ERİYOR
Şu an burnundan beslenen ve kalbi için cihaza bağlı yaşayan minik Hüseyin adeta yaşam savaşı veriyor. Burnundan beslenmesine rağmen yine de midesine bir şey gittiği zaman kusmaya başlayan Hüseyin’in gelişimi yavaşladı. 11.5 ila 19.6 kilo aralığında olması gerekirken, şu an 8.6 kilo olan Hüseyin 23 saat boyunca damardan serum, 18 saat de burnundan mama alıyor.
Baba Deveci, “Çocuğumun durumu giderek kötüleşiyor. Doktorlar, Hüseyin’e çok ağır ilaçlar verdiklerini ama ilaçların ciğerler tarafından atıldığını, işe yaramadığını söylediler. Ne olduğu hala bulunamadı, araştırmalar devam ediyor” şeklinde konuştu.

Mart 2017’de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nden taburcu edilen minik Hüseyin’in bir sonraki randevusu haziran ayında olmasına rağmen durumu aniden fenalaşınca, aile apar topar tekrar Ankara’ya gitti. Maddi gücü olmayan Kerim Deveci, “Benim çocuğum iki farklı cihaza bağlı olarak yaşıyor. Ankara ile Gaziantep arası 670 kilometre. Hüseyin’e ambulans uçak gerekiyor. Benim maddi gücüm yok ya araba kiralıyorum ya da eşten dosttan arabasını rica ediyorum. Ama özel araçla geldiğinde Hüseyin’in kan değerleri düşüyor” dedi.

“SAĞLIK BAKANLIĞI’NA YAZDIK AMA…”
Oğlunun teşhis edilemeyen hastalığı için sağlık Bakanlığı’ndan yardım istediklerini kaydeden Kerim Deveci, “Sağlık Bakanlığı’na yazdık ama bakanlık beni Gaziantep Nurdağı Sosyal Yardımlaşma Vakfı’na yönlendirdi. Burası sadece maddi yardım yapıyor, ben oğlumun iyileşmesini istiyorum” diye konuştu.

ASGARİ ÜCRET=EV KİRASI, MEDİKAL ÜRÜNLER, HASTANE ODASI, KİLOMETRELERCE YOL
Bir fabrikada asgari ücretle çalıştığını söyleyen Deveci, “Evim kira, oğlumun ilaçlarını devlet ödüyor ama medikal ürünleri karşılamıyor. Ayda 1000 lira medikal ürünlere gidiyor. Şu an durumu fenalaştı diye Ankara’ya hastaneye geldik, normal oda ücreti günlük 45 lira; ancak bedeni yorgun düşen Hüseyin’in enfeksiyon kapmaması için özel odaya ihtiyacı var” dedi.
İddiaya göre; Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde özel oda fiyatı 90 lira. Ancak minik Hüseyin'in teşhis edilemeyen hastalık yüzünden aylarca hastanede kalması Kerim Deveci’nin belini büküyor.

“HÜSEYİN ARTIK ÇOK YORULDU”
“Hüseyin artık çok yoruldu” diyen baba Deveci, oğlunun hastalığına teşhis konulabilmesi için, oğlunun da diğer yaşıtları gibi koşup oynayabilmesi için yardım istiyor.

Habertürk