Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele  geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak Fetullahçı Terör  Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i  şehit eden darbeciler, Ankara Adliyesine getirildi. Duruşma  Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde saat 10.00'da görülmeye başlandı. Duruşma için geniş güvenlik önlemleri alındı. Sincan Cezaevinden Ankara Adliyesine getirilen sanıklar, jandarma  koridorunda arka kapıdan adliyeye sokuldu.
 
TERZİ'NİN EMİR ASTSUBAYI: "BEN DE ÖMER HALİSDEMİR'İN YAPTIĞINI YAPARDIM"

Duruşmada ifadesi alınan darbeci general Semih Terzi'nin emir astsubayı Ahmet Kara, "Ömer Halisdemir gibi darbe girişiminden bilgim olsaydı, onun bildiği her şeyi bilseydim ve böyle bir emir alsaydım ben de onun yaptığını yapardım" diye konuştu.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Sincan Cezaevi'nden yoğun güvenlik önlemleri altında Ankara Adliyesi'ne getirildi. Duruşmanın görüleceği salon önünde jandarma ve polis ekipleri yoğun güvenlik önlemleri aldı. Sanıklar duruşma salonuna alındıktan sonra sırasıyla avukatlar, müştekiler, basın mensupları ve müşteki ve sanık yakınları alındı. Müştekiler arasında Ömer Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir ile olaylar sırasında gazi olan Astsubay Kıdemli Başçavuş İsmail Oğuz yer aldı. Yaklaşık yarım saat gecikmeyle başlayan duruşma Mahkeme Başkanını İsmail Ademoğlu'nun sanıklara haklarını okumasıyla başladı. Ardından kimlik tespiti yapan mahkeme başkanı, iddianamenin özetini okudu.

HAVAALANINDA BİZİ KARŞILAYAN OLMAMASI BENİ ŞÜPHELENDİRDİ 

İddianamenin özetinin okunmasının ardından sanık savunmalarına geçildi. Harf sırasıyla yapılması planlanan savunmalar bazı sanıkların avukatlarının salonda hazır olmaması nedeniyle, avukatları bulunan sanıkların savunmasıyla başladı. Savunmasını ilk veren Ömer Halisdemir tarafından vurulan darbeci general Semih Terzi'nin emir astsubayı Başçavuş Ahmet Kara yaptı. Olay günü Semih Terzi ile Kuzey Irak'a gidip geldiklerini, Silopi'ye döndükten sonra Terzi'nin saat 21.30 sıralarında kendisini odasına çağırdığını belirterek, "Diyarbakır'a gideceğimizi söyleyerek hazırlık yapmamı istedi. Hazırlık yaptıktan sonra yaklaşık 1 saat 10 dakikalık helikopter yolculuğunun ardından Diyarbakır'a ulaştık.  Burada bizi kimsenin karşılamaması beni şüphelendirdi" dedi.

SEMİH TEZİ TELEVİZYON AÇMAMIZI İSTEMEDİ

Terzi'nin kendisine "Ankara'dan uçak gelecek onu kaçırmayalım" dediğini anlatan Kara, "Bu arada dinlenme salonunu gittim. Televizyon açmaya çalıştım. Semiz Terzi bizi burada görünce 'dışarı çıkın size kim televizyon açın dedi' diye emir verdi. Uçağın gelişini takip etmemizi istedi. Daha sonra tabur komutanlarını yanına çağırdı. İçerde ne konuşuldu bilmiyorum. O sırada kasa uçağı geldi 12. tabur personeli malzemeleri uçağa yerleştirmeye başladı. Uçağın hazır olduğunu söylediğimde 'hadi bizde gidelim' dedi. Uçağa bindikten sonra teknisyene uçağın Ankara'ya gidip gitmediğini sordurdu" dedi.

TERZİ VURULDUKTAN SONRA TELEFONUNU ÜMET BAK'A VERDİ

Etimesgut'ta havaalanına indiklerinde iki helikopterin çalışır vaziyette olduğunu gördüğünü belirten Kara, "İlk helikopterle biz özel kuvvetlere gittik. Burada bizi Ümit Bak ve Ali Kapucu karşıladı. Helikopterden indikten sonra kapıya yaklaşık 30 metre kala bir kaç ateş sesi duydum. Semih Terzi ile aramızda 3-5 metre vardı. Karargah binasına doğru koştum Mehmet Ali Çelik'e 'ne oluyor' diye sordum. 'Ben de bilmiyorum' dedi. Bir ambulans istendi. Sonra vurulanın Semih Terzi olduğunu gördüm.  Terzi cep telefonunu Ümit Bak'a uzatarak, 'bakarsın' dedi. Sonra Semih Terzi helikopterle hastaneye kaldırıldı. Biz de hastaneye gittik.  Burada bir komutana neler olduğunu sordum. O da bana 'kalkışma var, şerefsizler halka ateş açıyorlar' dedi. Ben darbe girişimi olduğunu hastanede öğrendim. Hemen Halil Soysal Paşa'yı aradım ve olayla ilgili olmadığımızı söyledim. Fuat Çelik albayı aramamı söyledi. O da bana 'ne işiniz var Ankara'da' dedi. Hastanede beklememizi söyledi. Sonra bizi Destek Grup Komutanlığına götürdüler. Polisler bizi teslim alana kadar burada bekledik. Bu süre zarfında silahımı kılıfından dahi çıkarmadım" diye konuştu.

SEMİH TERZİ BANA BU KONUDA BİLGİ VE EMİR VERMEDİ

Semih Terzi'nin özel kuvvetlerde çok başarılı bir komutan olarak isim yaptığını ve böyle bir kalkışmanın içinde yer alacağını tahmin bile edemediğini söyleyen Kara, "Biz Diyarbakır'dan havalandığımızda İŞİD'e karşı operasyona gittiğimizi düşündük. Darbe ile ilgili bir bilgim yoktu. Bana Semih Terzi böyle bir emir vermedi. Bilgi de vermedi. Darbeden haberimiz olsaydı bile bastırmaya gidiyoruz diye düşünürdüm. Ömer Halisdemir gibi darbe girişiminden bilgim olsaydı, onun bildiği her şeyi bilseydim ve böyle bir emir alsaydım ben de onun yaptığını yapardım" diye konuştu.

SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ

Kara, mahkeme başkanının soruları üzerine kesinlikle darbe girişiminden haberi olmadığını, Diyarbakır havalimanına indiklerinde bir terslik olduğunu anladığını ancak böyle bir şeyin olmasının aklının ucundan bile geçmediğini ileri sürdü. Kara, FETÖ ile de bir bağlantısının olmadığını belirterek üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Kara'nın ardından sorgusu yapılan Tim personeli Üstçavuş Ali Güreli de darbe girişiminde haberleri olmadığını, kendilerine verilen emirleri uyguladıklarını belirterek suçlamaları kabul etmedi.

Başsavcı ilk kez iddia makamında

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada, 18 sanıktan 17'si hakkında  "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile  TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve  "nitelikli kasten öldürme" suçlarından dörder kez, sanık Mihrali Atmaca hakkında  da 5 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.  Ayrıca, bütün sanıklar hakkında "silahlı terör örgütü üyeliğinden"  yedi buçuk yıldan on beşer yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Bu arada, Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek davanın duruşma  savcılığını ise ilk kez Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman yapacak.

Şehit Ömer Halisdemir, Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığını ele  geçirmek için gelen darbeci General Semih Terzi'yi vurarak, darbe teşebbüsünün  başarısız olmasında önemli rol oynamıştı. İddianamede, Halisdemir'in sanıklar  Fatih Şahin ile Mihrali Atmaca tarafından vurularak şehit edildiği  belirtilmişti.

"Terör örgütü sorumlu"

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Astsubay  Ömer Halisdemir "şehit", darbe girişiminde bulunan Albay Ümit Bak'ın emir  Astsubayı Nedim Şahin de "maktul" olarak yer aldı.

İddianamede, "Darbe teşebbüsüne ilişkin soruşturmalar kapsamında  FETÖ/PDY üyesi bir kısım asker ve kamu görevlilerinin ifadelerinden, darbe  teşebbüsünün anılan terör örgütünün lideri Fetullah Gülen'in bilgisi ve talimatı  ile yapıldığı, sivillerin katledilmesi, kamu görevlilerinin şehit edilmesi başta  olmak üzere ortaya çıkan maddi ve manevi zarardan, adı geçenin başında olduğu  terör örgütünün sorumlu olduğu anlaşılmaktadır." tespitine yer verildi.

İddianamede, 15 Temmuz 2016'da Genelkurmay Başkanlığını ele geçiren  TSK'ya sızmış örgüt üyelerinin, sanki emir komuta zinciri içerisinde  gerçekleşiyormuş gibi sıkıyönetim emri, sıkıyönetim komutanları ve sıkıyönetim  mahkemesi hakimlerinin isimlerinin bulunduğu direktifleri saat 21.30 sıralarında  Özel Kuvvetler Komutanlığına ilettikleri anlatıldı.

Sözde atama listesine göre, Tuğgeneral Semih Terzi'nin 1. Özel Kuvvet  Tugay Komutanlığından Özel Kuvvetler Komutanlığına atandığı belirtilen  iddianamede, bu yazıların darbeye teşebbüs faaliyetinde yer alan ve Özel Kuvvetler Komutanlığındaki darbe faaliyetini yöneten Albay Ümit Bak'ın aralarında  bulunduğu isimlerce değerlendirilerek darbe teşebbüsü eyleminde yer almayanları  da ikna etmeye çalıştıkları bildirildi.

"Bu işin sonunda şehadet var"

Karargaha telefonla ulaşan Özel Kuvvetler Komutanı Zekai  Aksakallı'nın, Albay Ümit Bak'ı ikna etmeye çalıştığı, ancak Bak'ın bunu kabul  etmeyerek yeni komutanın Semih Terzi olduğunu söylediği ifade edilen iddianamede, bunun üzerine Korgeneral Aksakallı'nın o sırada karargahta bulunan emir subayı  Astsubay Ömer Halisdemir'i cep telefonundan aradığı ve Terzi'nin, darbeye  teşebbüs eyleminin içinde yer alan vatan haini olduğunu, kesinlikle karargahın  komutasını ona bırakmamasını ve bu işin sonunda şehadet olduğunu söyleyerek emir  verdiği belirtildi.

İddianamede, Astsubay Ömer Halisdemir'in de vatansever bir asker  refleksiyle kendisine verilen emre "Emredersiniz komutanım" diyerek karşılık  verdiği yer aldı.
Semih Terzi ve beraberindeki Ahmet Kara, Fatih Şahin, Furkan Aslanbay,  Mihrali Atmaca, İsmail Çınar, Halit Çelik, Gökay Engin, Mehmet Bilge, Harun  Topbaş, Ahmet Muhammed Demirci, Cemal Güleç, Ali Güreli, Ali Solmaz, Erkan  Kütükçü, Erhan Almaz, Cihat İbrahim Yörük, Hasan Aksoy, Hüseyin Oğuz'un iki  helikopterle Özel Kuvvetler Komutanlığının VIP alanına indikleri belirtilen  iddianamede, Terzi'nin, güvenlik sağlandıktan sonra helikopterden çıktığı ifade  edildi.

İddianamede, Terzi'nin, Albay Ümit Bak, Astsubay Turgay Usanmaz ve  sivil kıyafetli Ali Kapucu tarafından karşılandığı aktarılarak, yaşananlar şöyle  anlatıldı:
"Korgeneral Zekai Aksakallı'dan, Semih Terzi'nin darbeye teşebbüs eden  hain olması nedeniyle kışlanın yönetiminin kendisine verilmemesi talimatını alan  Astsubay Ömer Halisdemir dikkat çekmeden Terzi'yi karşılayanların arasına  karışmış, bu şekilde karargah binasına doğru yürümeye başlamışlardır. Karargah  binasına çok kısa bir mesafe kala Semih Terzi'nin sağ tarafından yaklaşan  Halisdemir, vatansever bir asker davranışı ile beylik tabancasını çıkartarak Özel  Kuvvetler Komutanlığının yönetimini darbecilere teslim etmemek adına Tuğgeneral  Semih Terzi'ye yaklaşık 3-4 defa sağ tarafından ateş etmiş ve saat 02.16  sıralarında vurmuştur."

Ambulansı geri gönderdi

Halisdemir'in karargahın girişine göre sağ tarafında bulunan ağaçlık  alana doğru kaçmaya başladığı anlatılan iddianamede, şu tespitlere yer verildi:

"Bu durumu beklemeyen darbeye teşebbüs eylemi içinde yer alan  Terzi'nin yanındaki bütün şüphelilerin mevzi pozisyonu aldıkları, tim personeli  Hasan Aksoy'un havaya bir el ateş açtığı, Halit Çelik'in de çalılıklara ve havaya ateş açtığı, bu sırada mevzi pozisyonu almayan Binbaşı Fatih Şahin'in kaçmaya  çalışan Astsubay Ömer Halisdemir'in arkasından kısa mesafeden uzun namlulu silahı  ile 11-12 el ateş ederek Halisdemir'i vurduğu anlaşılmıştır. Vurulan Halisdemir'in ağaçların arasına düştüğü, bu sırada diğer bir kısım askerler ile  sıhhiyeci Hüseyin Oğuz'un Terzi'ye müdahale etmeye çalıştıkları, diğer bir kısım  tim personelinin ise vurulan Halisdemir'i sürükleyerek karargah binasının giriş  kapısının sağ tarafındaki alana yatırdıkları, bu sırada olay yerine ambulans  çağrıldığı tespit edilmiştir."

Ambulansın olay yerine geldiği, sağlık görevlilerinin Halisdemir'in  nabzının çok hafif attığını, durumunun ağır olduğunu belirlediği aktarılan  iddianamede, bu sağlık görevlilerinin ve ambulansın Mihrali Atmaca tarafından  olay yerinden gönderildiği kaydedildi.

Darbeciler içerisinde yer almayan ve o sırada karargahta bulunan  Yüzbaşı Vural Volkan Bal'ın, Halisdemir'in nabzını kontrol ettiği belirtilen  iddianamede, Mihrali Atmaca'nın Bal'ı oradan uzaklaştırdığı ve beylik  tabancasıyla Halisdemir'e iki el daha ateş ettiği bildirildi.

Semih Terzi'nin ise kaldırıldığı GATA'da hayatını kaybetmesinin  ardından sanıkların bir bölümünün taraf değiştirdiğine yer verilen iddianamede,  bu kişilerden Mihrali Atmaca, Ahmet Muhammed Demirci ve İsmail Çınar'ın, Albay Ümit Bak'ı teslim almaya çalıştığı, bu sırada çıkan silahlı çatışmada Bak'ın  teslim alınmasına engel olmak isteyen emir subayı Nedim Şahin'in vurularak  etkisiz hale getirildiği ifade edildi.

Öte yandan sanıkların, darbeci unsurlara karşı koymak için nizamiye  bölgesine gelen Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli İsmail Oğuz'u da başından  yaraladığı aktarıldı.