Meclis'te konuşan BDP'li Önder'in 'Yurtta sulh, cihanda sulh' vecizesi için, 'Bu söz barışın değil, teslimiyetin ve acziyetin ifadesidir' sözleri Meclis'te tartışmaya neden oldu.

BDP Milletveklili Sırrı Süreyya Önder'in Atatürk'ün 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' sözlerinin barışı değil acziyeti ifade ettiğini söylemesine CHP'li ve MHP'li vekillerden tepki geldi.

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, AKP'li Ömer Çelik'in konuşmasına karşılık verirken, Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' sözlerinin iddia edilenden farklı bir anlama geldiğini ve aciziyeti gösterdiğini iddia etti.
Hükümetin Suriye politikasını da değerlendiren BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder konuşmasına şu şekilde devam etti:

"Öncelikle meselenin logaritmasını çözen hiçbir açıklama yapılmadı. Askeri olarak test edilmeden hiçbir siyasi güç siyasi güç değildir. Bu savaşı Türkiye'deki büyük sermaye istiyor. Bu sıkıntıyı icra edecek bir alan açma projesi bu. Sayın Ömer Çelik "Büyük Atatürk" diyerek konuşmasına refernas gösterdi. Ben insanlarda büyük küçük rütbelerine hiç alışmamışım. 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh'u olumlayarak bu politikaya müstenit yaptı.

O konuda da tarihsel bilgilerini yenilemesinde fayda var.

1. Lozan'dan 2. Lozan'a geçerken İzmir İktisat Kongresi'nde esas olarak formüle edilmiştir. O söz bir barış havariliği değildir. Bunu herkes yanlış biliyor. Biz Yurtta Sulh'u istiyoruz Cihanda da sulhu istiyoruz değil, o bir teslimiyetin ve acziyetin ifadesidir.

Bu Misak'ı Milli'den vazgeçme durumunun formüle edilmiş biçimidir. Biz yani Hatay'la Suriye'yle Irak'la Musul'la bütün taahhüt ve taleplerimizden vazgeçiyoruzun Atatürkçesidir.

Aldınız bu sözü bir sürü yanlış anlam yüklediniz. Böyle çevirip duruyorsunuz Onun için bu savaş (Suriye) Türkiye işbirlikçi sermayesinin bu ülkedeki sıkıntılarının ihraç edeceği bir alan açmanın meselesidir. Bu kadar sınıfsal bu kadar net bu kadar emperyal bir amaç taşımaktadır. İsmi böyle konmazsa daldan dala konulur gidilir. Biz zannettik ki sayın Bakan bu konularda bizi aydınlatacak. Ama sayın bakan azarlamaya gelmiş. Dolayısla bundan beklenen fayda bizler açısından hasıl olmadı. Azarımızı işittik, ama yerimize oturacak değiliz. Bu sınıfsal bir meseledir. Bu Ortadoğu'daki bütün halkların zararınadır. İnsani de değildir."