Ramazan ayında yatsı namazından sonra kılınan namaz. "Teravih" kelimesi
Arapça, "Terviha"nın çoğuludur ve "oturmak, istirahat etmek'" anlamına gelmektedir. Teravih
namazı her dört rekatın sonunda oturulup biraz dinlenildiği için, bu adı almıştır.

Oruç tutmayanlar Teravih Namazı kılabilir mi?

Teravih namazı, kadın erkek her müslüman için sünnet-i müekkededir. Teravih, orucun
sünneti değil, vaktin sünnetidir. Bir mazereti dolayısıyla oruç tutamayanlar da teravih namazı
kılarlar.

Teravih Namazı Kur'an da zikrediliyor mu?

Ramazan gecelerini ihya etmek için kılınan Teravih namazı, Kur'an'da zikredilmemektedir.

Teravih Namazı ile ilgili hadis var mı?

Fakat hakkında çok sayıda hadis rivâyet edilmiştir

Ebû Hureyre'nin naklettiği bir hadise göre Resulullah (s.a.s), Ramazan gecelerini ihya etmeyi
teşvik etmiş, fakat bunu kesin olarak emretmemiştir. Bu konuda;
"Her kim inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan'ı ihya ederse, geçmiş
günahları bağışlanır" diye buyurmuştur.

Hadis alimlerinden en-Nevevî, Hz. Muhammed (s.a.s)'in ashabına Ramazanı ihya etmeyi
vacip kılmadığını, fakat mendup olarak emredip teşvik ettiğini, İslâm alimlerinin de bunun
mendup olduğunda ittifak ettiklerini kaydetmektedir. En-Nevevî, "Ramazanı ihya etmenin,
teravih namazını kılmakla hasıl olduğunu" da zikretmektedir. Bu açıdan Hz. Muhammed
(s.a.s)'in, "her kim Ramazan'ı ihva ederse" sözü, "her kim geceleri namaz kılarak Ramazan'ı
ihya ederse" şeklinde anlaşılmalıdır. Nitekim Abdurrahman b. Avf'ın naklettiği bir hadiste Hz.
Muhammed (s.a.s):

"Şüphesiz Allah Ramazan orucunu farz kıldı. Ben de Ramazan gecelerini ihya etmeyi
sünnet kıldım. Her kim inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek Ramazan'ı oruçla,
gecelerini namazla ihya ederse, anasından doğduğu gün gibi günahlarından temizlenmiş olur"
buyurmaktadır.

Resulullah (s.a.s) Teravih Namazı kıldı mı?

"Resulullah (s.a.s) Ramazanda mescitte gece bir namaz kıldı. Sahabenin çoğu da onunla
birlikte o namazı kıldı. İkinci gece yine aynı namazı kıldı. Bu kez O'na tabi olarak aynı
namazı kılan cemaat daha fazla oldu. Üçüncü gece Hz. Muhammed (s.a.s) mescit'e gitmedi.
Orayı dolduran cemaat onu bekledi. Resulullah (s.a.s) ancak sabah olunca mescide çıktı ve
cemaata şöyle buyurdu:

"Sizin cemaatla teravih namazını kılmaya ne kadar arzulu olduğunuzu görüyorum. Benim
çıkıp, size namazı kıldırmama engel olan bir husus da yoktu. Ancak ben size, teravih
namazının farz olmasından korktuğum için çıkmadım"

Resulullah Teravih Namazı kıldırdı mı?

Ebû Zer (r.a)'dan nakledildiğine göre, Resulullah (s.a.s) Ramazan ayının sonuna doğru bazı
gecelerde ashabına, gecenin üçte birini geçinceye kadar teravih namazını kıldırmıştır.

Ebû Hureyre (r.a)'nın naklettiği bir başka hadiste de Rasûlüllah (s.a.s)'in Ramazan ayında,
ashabtan bir grubu, Ubey b. Kab (r.a)'ın arkasında cemaatle namaz kılarken gördü ve "Doğru
yapıyorlar, yaptıkları şey ne güzeldir" diyerek tasvip ettikleri haber verilmiştir

Teravih Namazı kaç rekat?

Yine Hz. Âişe validemiz (r.a) Hz. Peygamber (s.a.s)'in kıldığı teravih namazı hakkında şu
bilgileri vermiştir:

"Allah'ın elçisi ne Ramazanda, ne de diğer zamanlarda on bir rekattan fazla namaz kılmazdı.
Dört rekat namaz kılardı ki, güzelliği ve uzunluğunu anlatamam! Nihayet üç rekat daha
kılardı. Bir defasında, Ey Allah'ın Resulu! Vitir namazını kılmadan uyuyor musun? diye
sorduğumda "Ey Âişe! Benim gözlerim uyur, fakat kalbim uyumaz" buyurdu"

Hanefilere göre, teravih namazının rekât sayısı Hz. Ömer (r.a)'ın uygulamasına dayanır.
Hz. Ömer Mescid-i Nebevî'de halifeliğinin son zamanlarında teravih namazını yirmi rekât
olarak kıldırdı. Dört halife devrinden sonra da kimse teravihin yirmi rekat olarak cemaatla
kılınmasına karşı çıkmadı. Alimler bu hususta Hz. Muhammed (s.a.v)'in şu hadisine göre
hareket etmişlerdir:

"Benden sonra benim sünnetimden ve raşit halifelerin sünnetinden ayrılmayın"

Diğer yandan Abdullah b. Abbas (r.a)'ın Ramazan ayında teravih namazını yirmi rekat olarak
kıldığı ve arkasından da üç rekat vitir namazını kıldığı rivâyet edilmiştir. İmam Ebû Hanife'ye
Hz. Ömer (r.a)'ın bu hususta yaptığı uygulama sorulunca, şöyle demiştir: Teravih namazı hiç
şüphesiz müekked bir sünnettir. Hz. Ömer, bu namazın cemaatle ve yirmi rekat kılınmasını
şahsi bir ictihadı ile yapmadığı gibi, bir bid'at olarak da emretmemiştir. O, kendisinin bildiği
şer'î bir esasa ve Hz. Muhammed (s.a.v)'in bir vasiyetine dayanarak böyle yapmıştır

Teravih Namazı nasıl bir sünnettir?

Yukarıda işaret edildiği gibi, teravih namazı erkek ve kadınlar için sünnet-i müekkede
olarak kabul edilmektedir. Hz.Peygamber (s.a.v) bir hadiste: "Allah size Ramazan orucunu
farz kılmıştır, ben de size gece namazını (teravihi) sünnet kıldım" diyerek buna işaret
buyurmuştur .

Nakledilen bütün bu rivâyetlere göre teravih namazının sekiz rekatının müekked sünnet
olduğunda şüphe yoktur. İbnu'l-Humam gibi bazı alimler, sekiz rekattan fazlasının müstahap
olduğunu söylemişlerdir. Bu durum, yatsı namazından sonra dört rekat nafile namaz kılmanın
müstahap oluşuna benzer ki, bunun ilk iki rekatı müekked sünnet olur

Vitir Namazından sonra kılınabilir mi?

Teravih namazı, Ramazan ayına mahsustur; vakti, tercih edilen görüşe göre, yatsı namazından
sonradır, sabah namazının vaktine kadar devam eder. Vitir namazı teravih namazından
sonra kılınır. Ancak teravih namazından önce kılınmasında da herhangi bir sakınca yoktur.
Ancak teravih namazı yatsı namazından önce kılınmaz. Kılındığı takdirde, iâdesi gerekir. Bu
namazın gece yarısından veya gecenin üçte birinden sonraya tehir edilmesi müstehaptır.

Bir mescitte hiç kimse Teravih Namazı kılmazsa ne olur?

En sağlam görüşe göre, teravihte cemaat olmak sünnet-i kifâyedir. Yani bir mescitte hiç kimse
teravihi cemaatle kılmazsa, hepsi günahkâr olur. Teravih namazı tek başına kılınabilir. Fakat
cemaatle kılınması daha faziletlidir.

Teravih Namazı'nın yarısında yetişen kimse ne yapar?

Teravih namazına, yarısında yetişen kimse, önce yatsı namazının farzını kılar ve daha sonra
teravih namazını kılmak için imama uyar. Eksik kalan teravih rekatlarını, daha sonra kendisi
tamamlar. Hatim ile teravih namazını kılmak sünnettir.

Teravih Namazı'nı nasıl kaza edebilirim?

Teravih namazının kazası yoktur. Bilindiği gibi farz ve vacip namazlar kaza edilirler.

Selam kaç rekatta bir olmalı

Teravih namazını, her iki rekatta bir selâm vererek on selâm ile bitirmek daha faziletlidir.
Dört rekatta bir selam da verilebilir. Sekizde, onda veya yirmi rekatta bir selam vererek
bitirmek de caizdir. Fakat böyle kılmak mekruh sayılmaktadır.

Teravih namazını kılarken, iki rekatta bir selâm verilse, normal olarak akşam namazının iki
rekat sünneti gibi ve dört rekatta bir selâm verilse, yatsı namazının dört rekat sünneti gibi
kılınır. Başlarken ve her iki rekatın başında "Sübhâneke", "Ezûzübesmele" ve her oturuşta "et-
Tahiyyat" ile "Salli-barik" duaları okunur.

Cemaatle kılarken nasıl niyet edilir?

Cemaatle kılınınca, cemaat hem teravihe, hem de imama uymaya niyet eder. İmam teravih
namazını sesli olarak kıldırır

Teravih Namazı ne kadar hızlı kılınabilir?

Teravih namazı, diğer namazlara nispetle biraz seri kılınır. Ama bu, harflerin mahreci
anlaşılmayacak şekilde bozuk bir telaffuzla kılınabilir anlamına gelmez. Bu bakımdan teravih
namazının normalin dışındaki bir şekilde acele kılınması mekruhtur. Namazın rükünlerini
yerine getirirken de acele edilmez. Kelimeleri tane tane okumak, mahreçlere dikkat etmek ve
rükünleri gerektiği gibi yerine getirmek gerekir.

Teravih Namazında hangi sureler okunmalıdır?

Teravih namazı hatimle kılınmayan camilerde, herhangi bir yanlışlığa meydan vermemek
ve cemaatın da kısa sureleri iyice ezberlemelerini sağlamak için, "Fil sûresi"nden sonraki
sureleri okumakta yarar vardır. Bu durumda imam, rekat sayılarında da tereddüde düşmekten
korunmuş olur.

GÜNÜN HİKAYESİ

"Heybedeki Altınlar"

Yalova’da bir imâm vardı ki, Yahyâ Efendiyi büyük bilir ve çok severdi. Zaman zaman
ziyâretine gelirdi. Bu imâmın çoluk çocuğu kalabalık olup, maddî sıkıntı içindeydi. Fakat
o sabreder fakirliğini gizler, kimseye bir şey söylemezdi. Bir gün yine Yahyâ Efendi
hazretlerini ziyârete geldi. Selâm verip huzûrunda oturdu. O sırada dergâh tenhâ olup,
kimseler yoktu.

Yahyâ Efendi ona;
- Ey temiz insan! Gel seninle bahçede biraz dolaşalım. Allahü teâlânın lütfunun sonu yoktur,
buyurdu.

Berâberce çıktılar. Bir yere geldiklerinde, Yahyâ Efendi;
- Sen bize candan bağlısın. Şimdi sana Allahü teâlânın lütfuyla bir iş göstereceğim. Böylece

gönlündeki fakirlik sıkıntısı kalmayacak. Fakirlik ateşini söndürmüş ve seni sevindirmiş
olacağız, buyurdu.

Sonra yere asâsını vurdu ve;
- Burasını kaz! dedi.

İmâm Efendi orasını açtığında, içinden bir küp altın çıktı. Ona;
-Ne durursun, fakirlik hastalığına çâredir. Bunları sana sonsuz hazîneler sâhibi Allahü teâlâ
gönderdi. İstediğin kadar al, buyurdu.

İmâm Efendi bunları heybesine doldurdu. Yahyâ Efendi ona;
-Ey İmâm Efendi! Dünyâ üzüntüsünü gönlüne sakın koyma. Bunları hayırlı işlere sarfedersin.
Yalnız bu sırrı kimseye söyleme. Şâyet anlatırsan o zaman bunlar elinden çıkar, aldırırsın,
buyurdu.

İmâm Efendi de;
-Efendim, ben bu işe çok şaştım! Bu kadar altınla memleketime nasıl dönerim. Yollarda
haramîler, eşkıyâlar var. Korkarım ki bunları benden alırlar. Nasıl varacağımı bilemiyorum,
dedi.

Bunun üzerine Yahyâ Efendi;
-Sana kimse zarar veremez. Bu senin nasîbindir. Var selâmetle git, buyurdu.

İmâm Efendi vedâ edip yola çıktı. Hakîkaten başına hiçbir şey gelmeden Yalova’ya vardı.
Kendisini hanımı karşıladı. Heybedeki altınları görünce, hayretler içinde kaldı ve;
-Bunları nereden buldun? diye sordu.

O da;
-Bu işi sana açıklayamam. Sâdece Allahü teâlânın ihsânı olarak bil! dedi.

İmâm Efendi bundan sonra etrâfına yardım etmeye başladı. Hem yedi hem yedirdi. Ömrü
hayır yapmakla geçti.

İnsanlar onun hakkında;
-Nereden buluyor bunları?” demeye başladı.
Bâzısı da;
-Birisinden emânet almış gâlibâ!
Kimisi de;
-Anlaşılan defîne bulmuş, dedi.
Herbiri bir şey söyledi. Netîcede İmâm Efendi hastalandı. Hastalığı ilerleyince, komşularını
başına çağırdı ve onlara;

-Size bu malı nereden bulduğumu açıklamak istedim. Bunun elime girmesine sebep, Yahyâ
Efendi hazretleridir. Bugüne kadar kimseye söylemedim. Zîrâ bana, söyleme gizle demişti.
Şimdi ise ömrümün sonu yaklaştığından onun kerâmeti unutulmasın diye söylüyorum, dedi ve
Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti.