Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, "Meydanlarda bağırarak nasıl hakaret etmeyi biliyorlarsa, bağırarak özür dilemeyi de bilsinler. Patrikhaneye giderek kapalı kapılar ardından özür dilemesinler" dedi.

Rakel Dink, Hrant Dink'in kardeşi Orhan Dink ve Dink Ailesi'nin avukatları Fethiye Çetin ve Cem Halmut, Hrant Dink cinayeti davasında yaşanan gelişmeler ve son duruma ilişkin basın toplantısı düzenledi. Taksim Hill Otel'de düzenlenen basın toplantısına eski milletvekili Ufuk Uras, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Tarhanlı ve gazete Oral Çalışlar da katıldı.

Toplantıda söz alan Rakel Dink, cinayetten önceki döneme hep aklının takılıp kaldığını belirterek,"Bütün işaretler zaten oraya götürüyor. Onca tehditler, korkutma tehdidi değil, ölümle tehdit. Agos'un önündeki protestolar ve bunları görmeyen Başbakan, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, istihbarat, emniyet neredeydi? Benim vatandaş olarak, eş olarak görmezden gelme ve görmeme hakkım var. Ancak onların bu görevde bulunarak göz ardı etmeye, görmezden gelmeye, kör olmaya, sağır olmaya hakları yoktur. Biz

görünen devletin himayesi altındayız ve devlet bizi korumakla görevlidir. Ama üç maymunu oynuyorlar. Görmek istemiyorlar, duymak istemiyorlar ve söylemek istemiyorlar. Ne söyleyecekse artık. Susacak mı, öldürün mü diyecek? Şimdi mahkeme sonucu bunu gösteriyor" diye konuştu.

"Eşim öldürülmüş, 100 kişi de mahkum etseler bana ne getirisi olacak?" diye soran Rakel Dink, şunları söyledi;

"Hepimiz özlemimizi alacak mıyız? Ama adalet yerine oturdu diye bir rahatlama olacak, hissiyatımız değişecek. Bu devlet gerçekten adaletli davranmaya başladı ve artık geçmişiyle yüzleşmek istiyor. Çünkü Hrant Dink davası yüzleşme davasıdır. Türkiye'nin adaletle olan duruşunun davasıdır. 74'ten beri gözetim altında olduğu söyleniyor. Yasin Hayal de gözetim altında. Nasıl bir gözetim bu? Bir Ermeni olacak, Tuzla kamplarında yönetici olacak, Agos Gazetesi'ni açacak, bütün haksızlıkları ilan edecek, sonra

gözetilmeyecek ve MİT'in bundan haberi olmayacak. Bilmiyorum, ben buna cevap bulamıyorum. Ben buna ancak 'siz yalancısınız' derim. Haksızı, suçsuzu suçsuz çıkarmaktan, suçsuzu da mahkum etmek tanrı iğreniyor. Benim de artık midem bulanıyor, Türkiye'de yapılan bu haksızlıklardan. Ne zaman göreceğiz adalet ışıltılarını."

Rakel Dink, meydanlarda bağırarak hakaret edenlerin, bağırarak özür dilemeyi de bilmesi gerektiğini belirterek, "Patrikhaneye giderek kapalı kapılar ardından özür dilemesinler" dedi. Bunun üzerine basın mensupları Rakel Dink'e, "Bu sözünüz Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na mı?" diye sordu. Rakel Dink ise, "Hocalı anması yapıldı. Hakaret içeren pankartlar vardı. Bu bağırarak hakaret değil miydi? Sonra patrikhaneleri niye gezdiler? Azınlıkların gönlünü almak için. Ben öyle düşündüm ve öyle bağladım.

Bence bu kapalı kapılar ardında gönül almadır. Her şey açıktır" dedi.

Dink Ailesi'nin avukatlarından Fethiye Çetin ise Devlet Denetleme Kurulu'nun Hrant Dink cinayeti davasına ilişkin hazırladığı rapora değinerek, "Bu rapor eksikliklere rağmen son derece önemlidir. Eksikliklerin bir kısmı yetkilerinin kısıtlı olmasından, bir kısmı ise bazı hususların üzerinden atlanmıştır. Örneğin savcı mütalaasında 'bu örgüt Ergenekon'un Trabzon ayağıdır' diyordu. Trabzon Emniyeti'nde dinleme kayıtları imha edildiği için 'ben bunların Ergenekon'la bağlantısını delillendiremiyorum'

demiştir. Oyda bizim hep ileri sürdüğümüz şeyler bugün DDK'nın raporunun gösterdiği gibi. Aslında o dinleme kayıtları imha edilse de dosya da o kadar çok delil var ki yeter ki bu deliler üzerinde durulsun ve değerlendirilsin" şeklinde konuştu.

Çetin, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Son zamanlarda gördüğünüz bir takım gelişmeler, eylemler ne yazık ki ihlali ortaya çıkaran bu yapıyı değiştirmek, dönüştürmek için değil, yapıyı yeniden üretmek ve güçlendirmek için kullanılıyor. Geçenlerde yapılan Hocalı mitingi, mitingdeki söylemler ve üstelik İçişleri Bakanı'nın çıkıp konuşma yapması bu ihlallerin yeniden süreceğini gösteriyor. Bundan dolayı son der ece kaygılı olduğumu söylemek istiyorum."

Başbakan Erdoğan'a da seslenen Çetin, "Sayın Başbakan sözünüzün gereğini yapın ve Ankara'nın dehlizlerini açın. Bu cinayetin diğerleri gibi o karanlık dehlizlerde kaybolmasına izin vermeyin. Aksi takdirde o dehlizlerin karanlığı bu günümüzü ve geleceğimizi tehdit etmeye devam edecek. bu dehlizleri ve oluşturduğu karanlığı aydınlatmak, gelecek kuşaklara karşı hepimizin boynunun borcudur" dedi.