8. Cumhurbaşkanı Özal’ın ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten savcı, Özal’ın katıldığı son kokteylin görüntülerini istedi. Görüntüleri inceleyen savcı, Arnavut asıllı bir ressamın kokteyline katılan Özal’ın, bilinenin aksine limonata değil, portakal suyu içtiğini belirledi.

Gazete Habertürk'ten Çetin Doğan'ın haberine göre; Savcı Kemal Çetin’in, aldığı duyumlar nedeniyle Özal’ın İstanbul’daki anıtmezarında gizlice sıkı tedbirler aldırttığı ortaya çıktı. Özal’ın naaşının mezardan çıkarılarak kaçırılacağı yönünde bilgiler gelmesi üzerine Savcı Çetin’in İstanbul’ a gizli bir yazı göndererek mezarı 24 saat boyunca korumaya aldırttığı öğrenildi. Gün boyu sivil kıyafetli polislerin dolaştığı anıtmezarın etrafında kamera sistemi kurulduğu ve bu tedbirlerin haziran ayından beri devam ettiği belirtildi.

SON GÖRÜNTÜLERİNİ İSTEDİ

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın şüpheli ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, Özal’- ın 16 Nisan 1993’te, yani ölümünden bir gün önce Çankaya Çevre Sokak’ta katıldığı bir resim sergisindeki görüntüleri istedi. Ulaştırılan görüntüleri inceleyen savcı, yapılan ikramların Özal’ın yakın ekibi tarafından kontrol edilmediğini belirledi. Özal duvardaki resimleri incelerken, tepsiyle getirilen portakal suyunun kendisine doğrudan ikram edilmesi dikkat çekiyor. Savcılık portakal suyunu ikram eden kişinin tespit edilmesi amacıyla, öncelikle daveti veren Arnavut asıllı ressamı bulmayı hedefliyor, ardından resepsiyona katılan ve çoğu ressamın sosyal çevresinden olduğu sanılan 50 kadar davetlinin kimler olduğunu araştırıyor.

SEMRA ÖZAL’IN İFADESİ

Soruşturma kapsamında daha önce savcıya ifade veren Semra Özal da bu konunun üzerinde durmuş ve “Hiçbir yerde koruma çağrılıp onun önünde portakal sıkılmaz. Önceden hazırlanır, ikramedilir. Şüphelendiğimşeyler var. Savcılığın çıkaracağına eminim. Önceden başlanmış zehirlenmeye” demişti.

BÜROKRATLAR DİNLENECEK

Soruşturmayı genişleten Savcı Çetin’in, şimdiye kadar dinlediği tanıkların ifadeleri doğrultusunda Özal öldüğünde Başbakan olan Süleyman Demirel döneminin Başbakanlık bürokratlarını da dinlemesi bekleniyor. Tanıkların iddialarına göre, Özal’ı hastaneye götüren 1967model ve üçüncü vitese geçemeyen birMercedes’in yerine tamdonanımlı bir ambulans istendiği, ancak ilgililerin bu talepleri yerine getirmedikleri öne sürülmüştü.

GÜNEŞLİ BİR GÜNDE AÇIN

Özal’ın ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten Ankara Terörle Mücadele Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin’in, feth-i kabir işlemi yapılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazdığı talimat yazısında ilginç detaylar yer aldı. Buna göre Çetin’in, Özal’ın kabrinin güneşli bir günde açılmasını ve tüm çalışmaların 3 profesyonel kameraman tarafından görüntülenmesini istedi. Güneşli bir günde mezarın açılmasının çalışmalardaki detayları daha net göstermesi bakımından önemli olduğuna dikkat çeken Çetin, ayrıca cesetten alınacak örneklerden DNA profilinin çıkarılmasını istediğini, bunun amacının da cesedin Özal’a ait olup olmadığının kesinleştirilmesi ve ileride olası yanlış yorumların önüne geçmek olduğunu belirtti. Savcı Çetin’in, feth-i kabir’le ilgili talimat yazısında ayrıca, mezardaki topraktan da numune alınarak inceleme yapılmasını istediği, bundaki amacın da Özal’da olası bir “zehirlenme” tespiti çıkması halinde, bu zehir oranının ne kadarının toprakta, ne kadarının cesette kaldığını belirlemeye yönelik olduğu öğrenildi.