Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (TÜRKŞEKER) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Mehmet Azmi Aksu, şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle ilgili hızla karar verilmesi gerektiğini belirterek, ''Özelleşecekse, hızla özelleşmeli. Özelleşmeyecekse de radikal kararlar alarak, en azından 5-6 fabrikanın işletmesine son vermek ve personeli diğer fabrikalara kaydırmak gerekiyor'' dedi.

TÜRKŞEKER'in özelleştirme süreci yaklaşık 12 yıldır devam ediyor. Özelleştirme Yüksek Kurulu'nca (ÖYK) TÜRKŞEKER'in özelleştirme işlemlerinin 2014 yılının sonuna kadar tamamlanması kararlaştırıldı.

Bu bağlamda, TÜRKŞEKER'e ait Portföy-B grubunda yer alan Elazığ, Malatya, Erzincan ve Elbistan Şeker Fabrikaları ile Portföy-C grubunda yer alan Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat , Çorum ve Çarşamba Şeker Fabrikaları'nın özelleştirme ihalesi nihai pazarlık görüşmesi 29 Kasım 2011 tarihinde tamamlandı.

Portföy-B özelleştirme ihalesi nihai pazarlık görüşmesinde en yüksek teklif 266 milyon dolar ile Kolin-Limak Ortak Girişim Grubu tarafından, Portföy-C özelleştirme ihalesinin nihai pazarlık görüşmesinde en yüksek teklif 656 milyon dolar ile Ak-Can Şeker Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından verildi.

Ancak söz konusu ihaleler ÖYK'nın kararı ile iptal edildi.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Aksu, bu özelleştirme süreciyle ilgili hızla karar verilmesi gerektiğini belirterek, ''Özelleşecekse, hızla özelleşmeli. Özelleşmeyecekse de radikal kararlar alarak, en azından 5-6 fabrikanın işletmesine son vermek ve personeli diğer fabrikalara kaydırmak gerekiyor'' diye konuştu.

Aksu, ÖYK'nın iptal kararını da değerlendirerek, verilen tekliflerin düşük olduğuna inanmadıklarını söyledi.

''Bir kilogram pancar yok''

Mehmet Azmi Aksu, şu anda iki fabrikayı pancar olmadığı için çalıştıramadıklarını belirterek, oradaki işçi ve diğer personeli ihtiyacın olduğu diğer fabrikalarda geçici görevle görevlendirdiklerini ifade etti.

''Bugün Çarşamba Şeker Fabrikası'nda bir kilogram pancar yok'' diyen Aksu, buranın pancar bölgesi olmadığını, çeltik ekimi ve fındık üretiminin yapıldığını vurguladı.

Aksu, bu durumun çiftçinin tercihi olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

''Kimse çiftçiye 'İlle de pancar ekeceksiniz' deme hakkına sahip değil. Biz daha evvel Tokat'tan, 300 kilometre ilerden, 300 kilo pancar getirip orada işledik. Ama bu 70 milyon insanın malıdır. Taşıma suyla değirmen dönmez. Pancar ekilirse fabrika çalışır. Çarşamba ve Susurluk'u çalıştırmadık. Susurluk da kapasitesi yüksek güzel bir fabrikamız. Ama çalıştırırsak yılda 7-8 gün çalıştırmamız lazım. Özelleştirmede bir problem olmasın diye bekledik.''

TÜRKŞEKER'in faaliyet zararı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Aksu, dahilde işleme tahsisat belgesi karşılığı ihracatçı firmalara şeker verdiklerini, 2003 yılına kadar buradaki zararı Hazine'nin sübvanse ettiğini, 2003 yılından sonra sübvanse etmediğini anlattı.

Aksu, pancar sanayisini ve üreticisini sıkıntıya sokmamak, dışarıdan şeker gelmesine mani olmak için onlara dünya borsa fiyatı üzerinden şeker verdiklerini belirterek, ''Burada meydana gelen zararı da biz karşılıyoruz. Şu ana kadar 2003 yılından beri 928 milyon lira tahsisat belgesi zararını biz karşıladık'' diye konuştu.

Mehmet Azmi Aksu, 2003 ile 2012 yılı arasında personel sayısının yüzde 52 azaldığı vurgulayarak, ''Ama yine 25 fabrikamız duruyor, personel sıkıntısı had safhaya vardı'' dedi.

Polonya Şeker Modeli

Bazı pancar üreticisi kooperatifleri ve işçi birliklerinin Şeker Fabrikaları'nın işletmesine talip olmasını da değerlendiren Aksu, bu konuda birlik ve kooperatiflerin Polonya'yı örnek gösterdiklerini ifade etti.

Aksu, bu ülkenin ''Polonya Şeker'' adında özelleşecek 7 fabrikası bulunduğunu belirterek, Polonya Bakanlar Kurulu'nun, fabrikaların, Polonya Hazine'sinin tespit edeceği bedel mukabilinde pancar üreticilerine ve çalışan işçilere devir edilmesine karar verdiğini dile getirdi.

TÜRKŞEKER Genel Müdürü Mehmet Azmi Aksu, Türkiye'de de böyle bir modelin olabileceğini, ancak fabrikaların bedelsiz verilmesinin yanlış olacağını belirterek, ''Türkiye'de konuşulan ise 'Bize işletmesi verilsin'. Polonya örneğinde, Hazine'nin tespit edeceği bedel mukabilinde hisse senetleri çalışanlara verilecek. Alanlar da bunu herhangi bir kişiye devredemiyorlar. Bunu tekrar pancar üreticisine veya işçiye devretme şartı var'' diye konuştu.