Birkaç saat sonra Bakanlıktan yetkili bir isme ulaşıp iki soru sordum.

Birinci sorum “Akçakale'ye düşen top mermisini kimin attığı belli mi?” biçimindeydi.

Aldığım cevap “belli gibi” oldu.

O saat itibariyle belki yüzde yüz teyit edilmemişti ama “belli gibi” ifadesinden anlaşılacağı gibi Ankara'da, top mermisinin Esad Yönetimine bağlı askeri birlikler tarafından atıldığı yönünde bir kanaat oluşmuştu.

Ardından ikinci kritik soruya geçtim.

“Kaza olma ihtimali var mı?”

Muhatabım bu soruma kısa, tek kelimelik ve net bir karşılık verdi.

“Hayır”

Bu ikinci cevap, birkaç saat sonra Başbakanlık açıklamasına yansıyacak olan ‘misillemenin' bir habercisi gibiydi.

(Sonradan Esad'ın adamları ‘kazaen' deseler de, suçu zaten kabul etmiş oldular)

Peki Ankara ne yapacaktı?

Biz bu konuşmayı yaptıktan birkaç saat sonra ‘ateşe ateşle karşılık verildiğini' beyan eden açıklama geldi.

Ben sabah bu yazıyı yazarken TSK'nin, Esad yönetimine bağlı askeri birliklerin bulunduğu bölgelere onlarca top mermisi gönderdiği haberi dolaşıma girmişti.

SAVAŞ BÜYÜYECEK Mİ?

Peki, bu burada kalacak mı?

Yoksa Suriye ile kriz derinleşecek ve bir savaş durumuna mı sürükleneceğiz?

Ankara'nın bundan sonrası için niyeti ne?

Nasıl bir tutum izlenecek?

Bu soruların yanıtı yine dün akşam konuştuğum yetkili ismin sözlerinde saklı.

“Biz savaş istemiyoruz. Ülkeyi gereksiz maceralara sürükleyecek hamlelerden kaçınmaya devam edeceğiz. Ama sınırlarımızı koruma ve egemenlik haklarımızı savunma konusunda da gereken her durumda gerekli adımları atacağız”

Bu cümle, Ankara'nın bundan sonra izleyeceği tutumun bir özeti gibi.

Türkiye, Suriye ile savaşa girmek istemiyor.

Bunu, Başbakan Erdoğan'ın en yakın kurmaylarından İbrahim Kalın'da bu netlikte açıkladı.

Ama Suriye'den benzer provakasyonlar gelmeye devam ederse, bunun altında da kalınmayacak.

Suriye yönetiminden yapılan ilk açıklamalara gelince.

Baas rejiminin yetkili isimlerinden gelen ilk açıklamalar, Türkiye'nin misillemesinden sonra geri adım atıldığı izlenimi veriyor.

Böyle olursa, TSK'nın Suriye'deki hedeflere yeni saldırılar gerçekleştirmesi de ihtimal dahilinde görünmüyor.

Ama hem Suriye'deki kaos ortamı hem de, rejimin güvenilmez tutumu, önümüzdeki sürecin de risklerle dolu olduğunu gösteriyor.

ANKARA'NIN BAŞARILI KRİZ YÖNETİMİ

Hakkını teslim etmek lazım dünden bugüne Ankara başarılı bir kriz yönetimi sergiledi.

Daha önce karşılaşılan benzer krizlerde olduğu gibi Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bir yandan kurmaylarıyla istişareler yaparken, öbür yandan elindeki telefonla BM ve NATO Genel Sekreterleri başta olmak üzere dış ülkelerdeki muhataplarıyla görüşmeler yaptı.

Bu görüşmeler sayesinde bir kez daha Türkiye'nin haklılığı ve meşru zeminde durduğu, uluslar arası zeminde kabul görmüş oldu.