Kastamonu'daki yemekte insanların artık çevrelerinde neler olup bittiğini bildiğine, dünyadaki gelişmelerin televizyonlardan günlük takip edilebildiğine işaret eden Gül, sözlerine şöyle devam etti:

''Yunanistan, Fransa nasıl? Portekiz'de neler oluyor? Bütün bunları hep görüyoruz. Komşumuzda, Suriye'de neler oluyor? İran nasıl, nelerle uğraşıyor? Irak'ta neler oluyor? Bütün bunları biliyoruz. Dolayısıyla ister batımıza bakalım, Avrupa'ya bakalım ki, neredeyse bütünleşmiş vaziyette. Gümrük Birliği içindeyiz, biliyorsunuz. Gümrükler sıfır. Almanlar bize istediğini satar, biz de onlara satacak haldeyiz. Bu kadar artık beraberiz. Ortadoğu'nun zaten bir parçasıyız.

Şöyle bir baktığımızda Avrupa'nın ne büyük sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu görüyorsunuz. Ne büyük ekonomik sıkıntılar çektiğini, işsizliğin bazı ülkelerde yüzde 25'e kadar ulaştığını düşünebiliyor musunuz? Nüfusun yüzde 25'i işsiz.

Avrupa ülkelerinden bahsediyorum. Bunlar en zengin ülkeler. Buralardan bahsediyorum. Bu ülkelerin borçlarına baktığınızda nasıl ödeyeceklerini tamamen şaşırmış vaziyetteler. Büyük bir umutsuzluk var. Bu bir, iki, üç değil. Avrupa'nın neredeyse yarısı böyle. Büyüme diye bir şey yok. Ekonominin büyümesi söz konusu değil. Bu bir yıl için de değil. Bu bir kaç yıldır böyle olduğu gibi önümüzde de belli ki bir kaç yıl daha devam edecek. Böyle olmasını hiç istemeyiz. Çünkü buralarda işler kötü olursa bizim işlerimizi de etkileyebiliyor. Çünkü bizim ihracatımızı da engelliyor. Buradan satacağınız mallar da ona göre hazırlanıyor. Dolayısıyla bu kötü manzarayı anlatırken sevinerek değil, üzülerek anlatıyorum ama sadece dikkatinizi çekiyorum.''

ALLAH HİÇBİR ÜLKENİN BAŞINA VERMESİN

Cumhurbaşkanı Gül, Suriye'nin durumunun ortada olduğuna vurgu yaparak, ''Allah hiçbir ülkenin başına vermesin. Bir ülke kendi kendini nasıl tüketir bunu görüyoruz. Suriye'nin uçakları kendi şehirlerini bombalıyor. Kendi kültürel zenginliklerini yok ediyor. Kendi insanını öldürüyor. Kendi helikopterlerini, kendi tanklarını da Suriyeliler vuruyor. Gerçekten üzücü bir manzara. Böyle bir ülkede bırakın ekonomiyi, milyonlarca insan ülkesini terk ediyor. Gördüğünüz gibi 100 binin üzerinde, 150 bine yakın Suriyeli de Türkiye'ye sığınmış vaziyette'' dedi.

Türkiye'nin komşu ülkelerle kardeş olduğunun altını çizen Gül, kiminin ambargolar, kiminin sıkıntılar altında çok büyük sorunlarla karşı karşıya olduklarını belirtti. Böyle bir manzara karşısında Türkiye'nin son yıllarda yaptığı hamleler, büyük ekonomik başarıları, ekonominin büyümesi ve istikrara kavuşmasının ve enflasyon gibi bir gerçeğin unutulmuş olmasının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tarafından iyi anlaşılması gerektiğine inandığını söyleyen Gül, ''Bunun yeteri kadar doğrusu takdir edilmediğini görüyorum. Yine size söylüyorum. Problemlerimiz tabi ki var. Bunları asla yok farz etmiyorum. Bunların şüphesiz ki başında terörle mücadele geliyor'' dedi.

TÜRKİYE 30 YILDIR TABULARLA UĞRAŞTI

Gül, Türkiye'nin 30 yıldır terör meselesiyle uğraştığının altını çizerek, şunları söyledi:

''Çok şükür memleketimiz sadece ekonomik olarak gelişmedi. Demokratik standartları, hukuk standartları, hak ve hukuk açısından kişilerin özgürlüğü açısından da standartlarımız çok yükseldi. Şöyle bir bakarsanız, 10-20 sene önce tabu olarak bilinen, konuşmaya korkulan hatta 'acaba bunu serbestleştirirsek Türkiye elden gider mi?' diye korktuğumuz bir çok konu, üniversitelerde yaşanan olaylar... Bütün bunlar tabuydu. Bugün bunların hepsi hayatımızın normal bir parçası. Bir çok yasak bu ülkeden kalkmış vaziyette. Herkes düşüncesini rahatlıkla konuşur halde. Böyle bir ülkede silaha sarılmak, şiddete sarılmak, teröre sarılmak asla kabul edilemez. Hiçbir meşruiyeti yoktur. Onun için bununla mücadele edeceğiz.

Fikrini, düşüncesini şiddetten uzak bir şekilde ifade etmek isteyenlere bu ülke her zaman müsaade edecektir. Nitekim müsaade ediliyor da. Ama kim şiddete, silaha sarılırsa ona da kesinlikle müsaade edilmeyecektir. Onunla da sonuna kadar mücadele edilecektir. Bu mücadelede maalesef şehitler veriyoruz, gazilerimiz oluyor. Onları bir kez daha rahmetle anıyorum. Değerli ailelerine, her şehrimizde olduğu gibi Kastamonu'da da değerli ailelerin hepsine şükranlarımızı sunuyoruz.''

Gül, salonda bulunanlara ''Nerede, hangi mahallede, beldede, köyde, şehirde bir şehit ailesi varsa onu baş tacı edeceksiniz. Onlara şükranlarınızı çok açık bir şekilde göstereceksiniz. Hiçbir şekilde onlar kendilerini garip hissetmeyecekler. Bu hepimiz için büyük bir vicdan borcu olduğu gibi aynı zamanda da bizim namus, şeref borcumuzdur. Çünkü en değerli varlıklarını, çocuklarını bu ülke için feda etmiş insanlardır'' diye seslendi.