Gönlü Ferah Otel'de düzenlenen canlı yayında Bursa medyasının sorularını cevaplandıran Başbakan Yardımcısı Arınç, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmalı mı? şeklindeki sorusuna Başbakan Yardımcısı Arınç, “Bu benim elimde olan bir şey değil. Öncelikle bunu kendisi istemeli. İkinci olarak imkanlar müsait olmalı. Üçüncüsü ise imkanı varsa bunu da istiyorsa ben onu destekleyeceğim” diye konuştu.

"HERKES KENDİ İŞİNİ YAPACAK"

TSK’nın darbelere zemin hazırlayan iç hizmet kanunun 35.maddesinin değişmesi ve bunu daha önceden CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun dillendirmiş olmasının sorulması üzerine Arınç sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu yetki, gerektiğinde darbe yapma yetkisi değildir. Bu cümlenin yazılışından kendisine pay çıkaranlar, 'Sen gerektiğinde darbe yap' yetkisi değildir. Bu cümlenin yazılışından kendisine pay çıkaranlar aynen durumdan vazife çıkaranlar gibidir. Ancak bunun halen böyle yazılıyor olmasının bir anmalı yoktur. Çünkü Türkiye’de sivil ve asker ilişkileri ilk defa en iyi noktaya geldi. Aynı batı ülkelerindeki gibi oldu. Orada sivilin görevi nedir? Askerin görevi, konumu nedir? Birbirlerine karşı sorumlulukları nedir? Türkiye’de artık o var. Birileri rahatsız olunca askerin sivil hayata müdahale etmesini arzu ederlerdi. Şimdi benim görevim yurt savunmasıdır. Ben bu ülke dara düştüğü zaman silahlı kuvvetleri en güçlü, en iyi silah kullanan, en iyi eğitimli bir kurum halinde tutmaktır. Bu ülkenin bağımsızlığını yabancı ve yurtdışından gelen tehlikelere karşı korumaktır. 'Senin eğitim sistemini beğenmedim, değiştir, İmam Hatip okulu öğrencilerine kat sayı farkı uygula. Canım böyle istiyor. Şu rektörü al, evinde filan televizyon kanalını izliyormuş. Bunu ordudan at. Eşinin başı örtülüymüş'. Geçti o günler. Herkes kendi işini yapacak. Hükümet de güçlü asker de kendi alanında güçlü. Geldiğimiz nokta budur. Askeri yargı, 2010 referandumunda yerini buldu. Şu anda bütün yargı kararlarında askeri mahalde işlense bile niteliği itibariyle sivil suçlara sivil mahkeme bakacak. Bunlar zor oldu, kolay olmadı. Türkiye demokratik bir ülke oldu. Sivil asker ilişkileri en iyi noktaya geldi. Bu orada kalmalı mı? dersiniz. Kalmamalı. Askeri alanlar sivillere devredildi. Yapmadığımız iş kalmadı. Kılıçdaroğlu öyle demiş böyle demiş, Kılıçdaroğlu’nun her gün ne dediğini takip etmek için numaratör koymak lazım. Bu 35. madde herhalde yanlış bir madde herhalde bu kalkacak. Türkiye’de darbe tehdidi ortadan kalkmıştır Allah’ın izniyle. Herkes bundan çok mutlu”.

"28 ŞUBAT MAĞDURLARINDAN BİRİ DE BENİM"

28 Şubat gözaltılarında daha kimlerin olacağının merak edildiğini anlatan Arınç, “Bir medya mensubu olarak ‘medyada var’ diyemeyeceğim. Sizi korumak zorundayım. Bu kazanda bu aşı pişirenlerin, altına ateş, odun koyanların arasında şunlar da var diyebilirsiniz. Mesela sözüm meclisten dışarı o zamanın KESK’i, DİSK, TÜSİAD’ı var. Onlara 5’li çete denmeli, o zaman. Hepsi açıkça ortaya çıktılar. ‘Bu hükümet yıkılmalı’ dediler. Bunlarla ilgili bir soruşturma olacak mı? diye merak ediyorsunuz. Cevap yargıda. Savcılık onlarla ilgili bir soruşturma devam ettirecekse işin sivil ayağının da dikkate alınacağı düşünülebilir. Ama inanın bir başbakan yardımcısı olarak, istihbaratı güçlü biri olarak, 28 Şubat sürecinin nasıl başladığı, savcıların nasıl bir hazırlık yaptığını bilmiyorum. Merak da etmiyorum, beni de ilgilendirmiyor. Eğer siyasi bir konu olsaydı hükümetimizin şu yada bu şekilde içinde olduğu bir durum olsaydı şüphesiz bunu bilirdim. Ve derdim ki ‘Şu bu olsun’. Ama bu tamamen bir yargı operasyonudur. Nerede durur veya nerede durmaz bilmiyorum. Benim söylediğim tutukluluk süresi uzamasın. Bu cezaya dönüşmesin, uzun yargılama olmasın. Bir an evvel dosyalar karar bağlansın. Gözaltına alınırken de tutuklanırken de daha vicdanı hareket etmek lazım. Sabah saatlerinde baskınlar yaparak, onu bunu götürmek kamu vicdanını yaralar. Bu operasyon daha önce de söylediğim gibi bir an önce sonuçlansın. Başbakan da bunu teyit etti. 28 Şubat’ın mağdurlarından biri de benim. Ben kendi düşüncelerimi çok rahat açıklıyorum” dedi.

"BİZ DEMİREL'İN SAVCININ MAHKEMENİN HUZURUNA ÇIKMASINI İSTEMİYORUZ"

Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’ın yargılanıp yargılanmayacağı sorusuna Arınç, “Cumhurbaşkanı yargılanmaz. O sadece vatana ihanet suçundan yargılanır. Demirel’in bu millete bir hayrı dokunacaksa o tarihte olanları açık yüreklilikle anlatması yeter. Yoksa biz onun savcının, mahkemenin önüne çıkmasını istemiyoruz. Cumhurbaşkanlığı yapmış bir insan, beğenirim beğenmem. Milletin Cumhurbaşkanı olarak gördüğü bir insanı vatana ihanetle suçlama olmadıkça hiç bir savcı sorgulayamaz. 28 Şubat sadece Demirel’den ibaret değil. O, DYP’nin içini kim boşalttı. Kim kime ne teklif etti. Truva atları gibi MGK’nın içinde kim ne için çalıştı. Çözmemiz gereken soru bu. Yürekli bir gazeteci 28 Şubat’ın Bursa ayağı varsa bunu ortaya çıkartacak. Sorgulamak yargılamak adına değil kim nerede durdu. Tam 12 Haziran 1997 lojmanlardayız. Hepimize haber geldi. ‘Darbe oluyor herkes kaçsın’. Herkes kaçtı. Biz buradayız, kim gelecekse bizi burada bulacak dedik o kaçanların kim olduğunu arayan bulur. Refah Partisi değil. Ortağımızın içini kim boşalttı. 28 Şubat’ı çözmek için bunu bilmek lazım. Ben biliyorum da burada anlatamam” cevabını verdi.

"BAŞBAKANILIK SİSTEMİ BENCE TARTIŞILMALI"

Amerika’daki başkanlık, Fransa’daki yarı başkanlık sistemlerinden örnekler veren Arınç, “'Fransa’da demokrasi yok' diyebilir misiniz? Her yerde bir yüksek mahkeme var. Her yerde denetim imkanı var. Başkanlık sistemi Türkiye de tartışılmalı mı? Bence tartışılmalı. Başka bir sistem tartışılmalı mı? Demokratik olmak şartıyla, fikir, düşünce özgürlüğü varsa konuşulmalı, ‘Hayır efemdim bugünkü sistemden başkası zinhar konuşturmam’ denirse onların zekasından şüphe etmek lazım. Anayasanın bir altyapısının olması lazım. Önümüzdeki yeni anayasada bunun dikkate alınması lazım. Yeni anayasada 4 parti bir konu üzerinde ittifak ederse, alt yapısı hazırlanırsa, buna kimsenin itirazı olmaması lazım. 367 hokkabazlığıyla bize Cumhurbaşkanı seçtirmeyenler karşılığını gördüler. Bundan sonra Cumhurbaşkanını halk seçmeli mi? diye sorduk ‘evet’ dedi halk. ilk defa 2014 yılında halk Cumhurbaşkanını seçecek. Eski sistemde bir cumhurbaşkanı 7 yıllığına seçilirdi. Yetkileri çoktu ve hiçbir sorumluluğu da yoktu. Bizim anayasamızda cumhurbaşkanının sorumluluğu tektir. O da vatana ihanet suçlamasıdır. Bununla suçlanabilirse ancak o zaman yargılanır. Bunun örneği tarihimizde yok, bundan sonra olması da mümkün değil” dedi.

"TÜRKİYE'DEKİ BAŞKANLIK SİSTEMİ DEMOKRATİK OLARAK TARTIŞILMALI"

Türkiye’de başkanlık sisteminin demokratik olarak tartışılması gerektiğine dikkat çeken Arınç, “Birileri bu başkanlık makamını, başkanlık yetkilerini güçlü bir lider olan Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında gördükleri için siyasi olarak karşı çıkıyorlar. Bilimsel olarak karşı çıkmıyorlar. Anayasa olarak yönetim biçimi olarak karşı çıkılmıyor. 9,5 yıldır partisinde iktidar, Türkiye’yi 10 yıldır başarıdan başarıya götürüyor. Türkiye’yi büyüttü, kalkındırdı, güçlendirdi, dış politikada etkin, bugüne kadar neler yaptık da yerinden kıpırdatamadık, bir de bu adam başkan olursa bizim halimiz ne olur. Bütün mesele budur” diye konuştu.