Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya ziyaretinin ilk gününde, Nicolas Berrgruen Enstitüsü'nün 'Avrupa Krizin Ötesinde' temalı toplantısında konuşma yaptı.

Ardından Deutsche Welle'de çalışan Türk asıllı gazeteci Ali Aslan ile ikili açık oturuma katılan Erdoğan, kendisinin sorularını cevapladı.

Burada Türkiye'nin genç nüfusuna dikkat çeken Erdoğan, "Ben ülkemde şunu söylüyorum en az 3 çocuk doğurun diyorum. Çünkü 3 çocuk doğurmadığımız takdirde 2037'de Almanya'nın bugün geldiği duruma geleceğiz. Ben bu duruma gelmek istemiyorum. Nüfusumuzun genç kalmasını istiyorum. Eğitimli genç dinamik bir nüfus olursa başarılı oluruz" dedi.

Aralarında Almanya eski Başbakanı Gerhard Schroder'in de bulunduğu davetlilere seslenen Başbakan Erdoğan, "Nüfusun önemli bir fonksiyon olduğunu görmemiz lazım. Başarı aslında insandır." şeklinde konuştu.

"Eğer insan unsurunun iyi yetişmişse genç dinamik bilgili eğitimli bir insan portföyüne sahipseniz başarıyı yakalarsanız."ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

" Ekonomide hep şunu öğretirler. Emek, sermaye, üretim, tüketim…Ben diyorum ki hayır. Ekonominin tek unsuru vardır; insan. Çünkü emek insanın türevidir. İnsan varsa emek var. İnsan yoksa emek yok. İnsan varsa sermaye var. İnsan yoksa sermaye de yok. İnsan varsa üretim var, tüketim var. İnsan yoksa bunların hiç biri yok.

Öyleyse genç nüfusa dinamik nüfusa sahip olunmalı. Ben ülkemde şunu söylüyorum en az 3 çocuk doğurun diyorum. Çünkü 3 çocuk doğurmadığımız takdirde 2037'de Almanya'nın bugün geldiği duruma geleceğiz. Ben bu duruma gelmek istemiyorum. Nüfusumuzun genç kalmasını istiyorum. Eğitimli genç dinamik bir nüfus olursa başarılı oluruz."

"GURBETÇİ SAYISIYLA TÜRKİYE ZATEN AB'YE GİRMİŞ BİR ÜLKE"

Türkiye'nin AB üyeliği sürecine ilişkin açıklamalarda da bulunan Erdoğan, "Türkiye aslında bir gerçeği yaşıyor. Nedir o? İslam ve demokrasinin bir arada nasıl yaşanabileceğini sergileyebilen bir ülke.

Türkiye 75 milyon nüfusuyla şu anda ortaya koyduğu ekonomik performansıyla AB'ye çok ciddi katkılar sağlayabilecek bir ülke. ve artık Türkiye zaten AB'nin içine girmiş de bir ülke. Sadece Almanya'da 3 milyon Türk var. En az o kadar da Avrupa Birliği üyesi diğer ülkelerde var. 6 milyonla zaten AB'ye girmişiz.

AB üyesi ülkeler içerisinde 250 - 300 bin nüfusu olan ülkeler var. Şimdi bu samimi bir yaklaşım olmadığını gösterir. Eğer güçlü bir AB istiyorsak güçlü bir Türkiye'yi çoktan içeri almaları gerekirdi." şeklinde konuştu.

"DÜNYADA KIBRIS DİYE BİR ÜLKE YOK"

Siyasi çekişmelerin olduğu ülkelerin, bölünmüş ülkelerin AB'ye alındığını belirten Erdoğan, "Mesela AB'de Kıbrıs diye bir isim geçiyor. Dünyada Kıbrıs diye bir ülke yok. Güney Kıbrıs Yönetimi var. Çünkü Kuzey Kıbrıs var. Aralarında bir yeşil hat var. Bu Yeşil Hattı AB üyesi ülkeler görmüyor. Nasıl oluyor Kıbrıs?

Kuzey Kıbrıs'ın Güney Kıbrıs'la bir alakası var mı? Yok. Kuzey Kıbrıs tamamıyla ayrı. Güney Kıbrıs ise AB üyesi veya birileri tanıyor; ama Türkiye tanımıyor. Şu anda AB'de dönem başkanlığını Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yapıyor. E biz de şimdi onu tanımadığımız için müzakereler kesilmiş durumda. Bu yıl sonuna kadar herhangi bir müzakere olamayacak.

Bu AB müktesebatına ters. Bayan Merkel şunu söylemişti: 'Biz Güney Kıbrıs'ı AB'ye almakla hata ettik'. Ama aklından da savunuyor. E bu da olmaz. O sürece yönelik olarak Şansölye Schroder hatıratında gayet güzel vurgulamıştı. Orada bize yapılan haksızlığı çok açık net ortaya koymuşlardı. Hollanda dönem başkanlığında bu konuyu çok kararlı bir şekilde değerlendirdik ve orada da adeta çekilme ile karşı karşıya kalmıştık. Çünkü bize haksızlık adaletsizlik yapılıyordu. Eğer bir ülke adalette taviz verirse adil olma sürecini kaybederse o ülke yürümez. Bu tür oluşumlar da yürümez. AB şu anda aslında bunun bedelini ödüyor." değerlendirmesinde bulundu.