Faili meçhul cinayetlerin Süleyman Demirel-derin devlet uzlaşmasının ürünü olduğunu ifade eden Kürt aydın Ümit Fırat, "Demirel, başbakan olduktan bir süre sonra derin devleti keşfetti ve onlarla arasındaki mücadeleyi sona erdirip geleceğini garanti altına aldı. Yönetimde olduğu dönemlerde de Türkiye'de ciddi facialar yaşandı" dedi.

Yenişafak Gazetesi'nden Burcu Bulut'a konuşan PKK'ya muhalif Kürt aydını Ümit Fırat, Öcalan'ın ev kirasını derin devletin ödediğini öne sürdü.

ÖCALAN DERİN DEVLETİ KULLANDI

Derin devletin PKK ile kuruluş aşamasından beri ilişkisi olduğu ve PKK'yı kullandığı yönündeki iddialara ne diyeceksiniz?

PKK'nın kuruluşundan bu yana derin devletin, yani devletin gizli istihbarat birimlerinin PKK ile ilişki içinde olduğu zaten bilinen bir durum. Bunu Abdullah Öcalan da gizlemiyor. O yıllara yakinen tanık olan biri olarak ben de bili-yorum. "Silahlı eylemlere alenen izin veriliyor ya da örgütlenme faaliyetlerine tolerans gösteriliyorsa, burada bit yeniği var" diye düşünmez misiniz?

Sizde bu izlenim nasıl oluştu?

1970 yılında Hukuk Fakültesi Öğrenci Derneği'nin telefon borçları ödenmediği için telefonlar kesilmişti. Sonra borçlar ödenmediği halde telefon birden görüşmelere yeniden açıldı. Çünkü eylemlere derin devlet bizzat tanık olmak istedi. Nitekim 12 Mart yargılanma sürecinde kayıtlar ortaya çıktı. 1980 öncesinde devletin PKK'ya diğer Kürt hareketlerinden çok daha toleranslı olduğunu biliyoruz. Ayrıca Öcalan derin devletin desteğiyle MİT'i, derin devleti kullandığını da söylüyor.

Mesela? Nasıl kullanıyor derin devleti?

Öcalan derin devlet tarafından ev kirasının ödendiğini, o günkü tüm masrafları neyse hepsinin karşılandığını söylüyor. Ayrıca devletin Ankara'dan çıkmasına göz yumduğunu da belirtiyor. Ki, o şartlarda bu imkânsız gibi bir şeydi.

Bugün Ergenekon ve PKK arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlarsınız?

PKK, kendi çıkarları için bir hedef koyar, o hedef devletin Ergenekon kanadında ne ölçüde kendisine avantaj sağlar buna bakar. Mesela 1999'da Öcalan yakalandığında, PKK içinde derin devlet yapılanmasını kullanmak isteyen bir eğilim öne çıkmıştı. O günlerde Öcalan'ın da emriyle PKK'lıların bir kısmı geri çekildi. Neden bir kısmı? Çünkü derin devlet ya da bugünkü adıyla Ergenekon yapılanması bütün PKK'lıların Türkiye dışına çıkması halinde boşta kalacaktı. Türkiye'nin önüne yeni bir sayfa açılabilirdi. Ama bunu derin devlet istemedi.

Neden peki?

Gelecekte muhtemel çatışmaların sağlanması için onlara yedek güçler lazımdı. Nitekim öyle de oldu. Sonra ne oldu dersiniz? 2002'de AK Parti hükümeti kuruldu. Devletin gerçek sahibi olarak kendisini gören bu odaklar, tabii ki durumdan hiç memnun olmadılar. Beklenmeyen bir olaydı. 2002 seçimlerinin neticesi bize bir sonraki seçimlerin hatta ondan sonraki seçimlerin galibinin de yine aynı parti olacağını gösteriyordu.

Nasıl anlıyoruz bunu?

AK Parti'nin karşısında onunla yarışacak kimse kalmamıştı. Her şey yerle bir olmuştu. İşte bu yüzden hükümeti yıkacak farklı muhalefet sistemleri geliştirilmeye çalışıldı. Türkiye'de AK Parti'nin yıpratılabileceği en önemli mücadele aracı neydi? Çatışma... Mevcut yapılarıyla asla bir siyasi hükümet alternatifi olamayacak olan MHP ve CHP "ne yapalım" diye düşündüler. AK Parti'yi yıpratmak için birlik olmaya karar verdiler. Bu nedenle de PKK'yı kullandılar.

Nasıl kullandılar PKK'yı?

Belki "basın karakolu" demediler; ama öyle işler yaptılar ki, o karakolun basılması için iştah açıcı pozisyonlar yarattılar. PKK'lılar da gidip karakolu bastı. Hatta el altından istihbarat da vermiş olabilirler.