Bu hafta İstanbul'da havaalanıdaki terör saldırısı, güvenlik konusunda birşeyler daha yapmamız gerektiği konusunda bizleri düşündürmeye başladı.
Yılın belli bir kısmında Türkiye'de de yaşayan Finli arkadaşım, Türkiye'de gördüğü eksiklikleri söylüyor. 
Ben de onunla aynı fikirdeyim.
Bu yıl uçaklarla 30'un üzerinde uçuş yaptım işlerimin gereği. 
Finlandiya, Türkiye, Almanya ve Danimarka'da havaalanlarında da bulundum.
Türkiye'de havaalanlarında güvenlik açığı görünce görevlileri de bazan uyardım. Bazan da test ettim.
Pet şişeyi unutmuşum el çantasında ve geçiyor. Hem de İstanbul'da Dış Hatlar'da. "Dikkat edin" diyorum.
İç hatlarda ise, güvenlik çok iyi değil. Su şişenizin farkına vardılar. Kontrolden geçmişsiniz. Şişeyi çıkarıyor görevli. "Ver içeyim" diyorsunuz. İçer gibi yaptım 3-4 sefer ve içmeden götürdüm denemek için geçen yıl. Problem yok. Görevli sizi tam takip etmiyor. Genelde birbirleriyle konuşuyorlar görevliler.
Finlandiya'da bu mümkün değil. İçerseniz gözleri üzerinizde veya direk olarak alıp, çöpe atıyorlar.
İçinde yanıcı sıvı olsa, uçakta yere döküp, ateşe verildiğinde; büyük tehlike.
En kötü şey, uçağın içinde yangın çıkmasıymış.
Çok dikkatli olunulmalı.
Finlandiya'da tablet veya bilgisayarınızı analiz de, ediyorlar artık.
Şimdi Türkiye'de Alanya'da yaşayan bir Finli ile yazışıyorum. Üzgün. Kendi sayfasında İstanbul'daki terör saldırısından sonra; "Bizi bu yıldırmaz." deyip, Türkiye'ye gitmelerini öneriyor arkadaşlarına. 
Türkiye'de gördüğü aksaklıkları da söylüyor. 
Alanya'da AVM'lere girerken alimünyum vs. ötüyormuş. Ama arama yokmuş. "İsteyen bomba sokar" diyor ve "Güvenlikciler, niçin bu kadar rahatlar?" diye soruyor. 
Bundan yabancılar rahatsız oluyorlarmış. Şikayet edecek yer de yokmuş.
"Ben, yazarım" dedim ve yazıyorum da.
"Türkiye'de hiçbir havaalanında köpek görmedim" diyor ve ekliyor "Köpekler, bomba, uyuşturucu, kimyasal madde, para vs. herşeyi bulup, insanın üzerine atlıyorlar ve buna Finlandiya'da çok şahit oldum" diyor.
İstanbul'da havaalanında dışarıda böyle köpekler dolaşsaydı, daha kolayca saldırıyı önleme olabilirdi ve bu teröristlerin üzerlerine atlarlardı. Polis şüpheliye kimlik sormak için yaklaşmak zorunda kalmazdı da. Köpek hallederdi işi, gerekirse polis de sıkardı kurşunu.
Gerçekten, neden köpekler ortalıklarda hiç gözükmüyorlar Türkiye'deki havaalanlarında?
Check-in ile kontrolden geçtiniz, yürüyorsunuz ve uçağa bineceksiniz, artık güvenlik kontrolü de yok. Aniden üzerinize köpek atlayabilir arkadan veya önden. 
Neden?
Köpek, uyuşturucu, para, kimyasal madde kokusu almıştır.
Avrupa'da genelde tek güvelik kontrolü var Check-in'den sonra.
Check-in yaptırmaya giderken ise güvenlik yok.
Bu nedenle güvenlik açığı var ama Finlandiya gibi ülkeler terör hedefinde değiller.
Buna rağmen tek kontrol bile daha sıkı. Ondan sonra pasaport kontrölüne gidiyorsunuz.
Bizde ara cam yok, Finlandiya'da var. 
"Yeşil" yanmazsa içeriye girmek zor. Cam açılmıyor. Arada, kurşun geçirmez bölmede kilitli kalabilrsiniz şüphe üzerine.
Bizde bu konuda ilâveler yapılmalı.
Geç, öttü. Geri gel, yine geç. Bizimki böyle. Engel yol arada.
Terörist de rahatca ateş ederek içeri geçti.
Arada, engel olmalı.
Ötünce, geri gidip, orada aranmalısınız veya şüphede çam bölmede kilitli olarak bekleme.
Bizde içeriye girmek kolay.
Terörist de, silahla kolayca içeriye daldı.
Bu cam engeller de, kontrolde konulmalı.
"Güvenlik zaafı yok" diyemeyiz.
İlâveten, İstanbul'daki terör saldırısı sonrası yeraltı çöp konteynerinde bulunan ajandaların, bulunduğ bilgisini medyaya neden veriyor polis? Bu o ajandalar aracılığı ile ulaşılacakların kaçmaları için uyarı niteliğinde. Bu ve bunun gibi şeyler medyadan gizli kalmalıdır soruşturmanın selameti bakımından.
Son olarak; Finlandiya'da polisler tek dolaşmazlar. Eğer tek olan polis size kimlik sorarsa, kimlik göstermek zorunda değilsiniz. Bizde de kimlik sorarken, polislerin çift olmasında hem polisler hem de sorulan kişi için yarar var. Bu olayda da, polis memurunun yaralanmasının önüne geçilebilirdi kimlik sorarken iki polis olsaydı.
İnşallah, bu yazdıklarımı yetkililer dikkate alırlar.