Önce hemen şu tespiti yapalım.

Hükümet, siyasi iktidar ve Cumhurbaşkanlığı makamı, rektör atamalarında “Paralel yapıya” karşı çok ciddi bir tavır alıyor. Yapının özellikle; yargıda, poliste ve üniversitedeki örgütlenmesine karşı direnç gösteren siyasi iradeye göre bu mücadelesinde;

Üniversitelerde “Savaş” hukuku geçerli.

Çünkü yapı, savaş hukuku uygulayarak siyasi iradeye karşı manipülasyonlar yaptı. Siyasi iktidarı bayağı sarstı.

Şimdi, rektör atayacak iradeye göre; atayacağı rektör; kamufle olmuş, kendini gizlemiş, geri plana çekilmiş ama yapıdan uzaklaşmış ayrılmış modundaki bütün birimlere karşı dik duracak, iyi savaşacak, taviz vermeyecek biri olmalı. Yani, paralel yapıya karşı; kiminle mücadele edebilirim kıstası, kriteri belirleyici olacak.

Ben o yapıdan değilim, demek yeterli değil.

O yapıyı ancak Üniversitelerden ben “Kazırım” diyenle yol alınacak.

Bu genel tespitten sonra şimdi özele girelim.

KTÜ’de 12 Temmuz’da seçim var.

KTÜ’nün seçim tarihine bakıldığında her dönem en fazla oyu alan rektör atanıyor.

Ancak bu dönem farklı.

 Niye?

Çünkü artık paralel yapı diye bir oluşuma karşı mücadele veriliyor. O nedenle KTÜ’de bu gelenek, genel temayül bu seçimlerde değişebilir.

Niye?

Çünkü, siyasi iradenin  kanaatine göre, paralel yapıya karşı KTÜ’de ciddi bir mücadele söz konusu değil. Yapılamadı. Beklentiler yerine gelmedi. Mücadele sadece “Biz onlar gibi değiliz” pasifliğinde yürüyor.

Oysa, iktidar “Üniversitelerde savaş hukuku “ geçerli diyor.

Süleyman Baykal’ın ben paralel yapının mensubu olduğuna inanmıyorum.

Ama yapıya karşı “usturaya yumruk atacak” bir cesareti de yok. Olmadı. Pasif kaldı.

 Akil adam Yusuf Şevki Hakyemez, iktidarın KTÜ’deki sigortası. Personelden sorumlu da olan Hakyemez’in kendi asistanını bile Fatih Üniversitesinden seçmiş olması büyük bir soru işareti.

Ve kampüste konuşulan; Belçika imamının KTÜ’ye direkt bir şekilde ve paraşütle alınması da Hakyemez’in  inisiyatifi ile oldu.

Baykal’ın ilk seçiminde paralel yapının tümünün O’nu desteklemesi, Orhan Aydın’ı tehlikeli görmesi bile 12 Temmuz sonrası rektör atamasındaki kriteri çoktan ortaya koymuş durumda.

Orhan Aydın’dan Baykal ve ekibi çok ürküyor. Neden?

Kampüste “Cumhurbaşkanı bizi atayacak” diyen Baykal ve ekibinin seçimlere dört elle sarılmasının perde arkasındaki gerçek de ortaya çıktı.

Baykal, Aydın’a gözle görülür bir sandık farkı atmaya çalışıyor. Eğer bu farkı 200 üzerinde yakalarsa rahatlayacak. Ama görünen o ki, Aydın Baykal’ı yakalamış durumda.

Böyle bir fark olmayacak.

Kanaatimiz o ki, Aydın ilk rektörlük seçimlerinde aldığı 350 oydan fazla olacak. Bu da Aydın’ı diğer sebeplerle birlikte avantajlı kılıyor.

Size bir bilgi daha verelim.

İbrahim Özen, rektörken O’na bir imzasız mektup geldi. Özen’in son günleriydi ve rektörlük seçimlerinde henüz kimseyi desteklemiyordu. Bir aday, yardımcısı bir aday da, dekanıydı. O nedenle ortada duracaktı.  Ama  O mektup, Özen’i de ürküttü.  Mektup Orhan Aydın’ı hedef almıştı. Özen mektuptan sonra kendi ile ilgili ilginç iddiaların da olduğu ithamların Orhan Aydın tarafından organize edildiğine inandı. Mektup, Özen’i öyle yönlendirdi.

Bugün, o mektubun devletin istihbarat birimlerince paralel yapı tarafından yazıldığı ortaya çıktı. Özen de bunu anladı. Anlatıldı. Devlet şimdi böyle bir bilgiye sahip. Paralel yapının seçim öncesi operasyon yaptığı bir aday, 4 yıl sonda yeniden aday.

Başka bir yorum yapmaya gerek var mı?

Ve Özen 4 yıl önce olduğu gibi Baykal için canla başka alana sahaya inmiş mi?

Hayır.

Orhan Aydın, bilim insanı. Kendisinin bu kadar şansının olmayacağı bir seçim için aday olur mu?

Hakkında YÖK’teki görevinden alındı dedikodusu yapıldı. Daha bir hafta önce YÖK, KTÜ’ye yazı yazarak Orhan Aydın’a bir çalışma için görev verdiğini tebliğ etti.

Orhan Aydın’ın seçim sloganı da ilginç ve adrese teslim bir söz.

“KTÜ’ye yerli ve milli anlayış yönetmeli..”

Rektörü atayacak irade de her fırsatta her alanda “Milli ve yerli” anlayıştan bahsediyor.

İktidarın has adamı Baykal’ın en büyük destekçisi Yusuf Şevki Hakyemez için iktidarın tepesinde şöyle bir kanaat hakim, bunu Hakyemez’in bilmemesi imkansız..

“Hakyemez niye kendi aday olmuyor? Kendi niye rektör adayı olarak ortaya çıkmıyor. Hem akil adam hem iktidarın yeni anayasa çalışmasında fikrine baş vurduğu bir değer. Niye o zaman rektör adayı değil…”

Hoca için tepedeki düşünce bu ve bu düşüncesinde de tepe haklı.

Son söz.

Baykal, Aydın’a çok fark atmak için canla başla çalışıyor.

Oy kullanacaklar arasında sessiz ve mutsuz bir çoğunluk var. İki adayın da kaderini bu sessiz ve mutsuz çoğunluk belirleyecek. Dikkat, o mutsuz ve sessiz çoğunluğun çoğunluğu da en çok oya sahip TIP’ta..

Atamayı yapan iradenin, tek referansı;  paralel yapıya karşı mücadelede rektörün kararlılığı.

Ve bu atamayı yapan irade bir önceki atamayı yapan iradenin tercihlerine pek de sıcak bakmıyor.

Ve merak edilen bir konu.

Siyasi iktidarın yerel dinamiklerinin pozisyonu ne?

Siyasi iktidar bu anlamda iki aday arasında bölünmüş durumda. Baykal diyenler de var Aydın. Bu Aydın’ın lehine bir gelişme. Milletvekilleri de Aydın ve Baykal arasında bölünmüşler. Ama hiç renk vermiyorlar.

Bakan Soylu’ya gelince.

Soylu’nun bu süreçte belirleyici olacağını hiç tahmin etmiyoruz. Zira, Soylu Külliyeye çok yakın ve O’nun bu atama sürecindeki kararlılığını biliyor.

Trabzon’da vali değişimindeki süreçte Soylu nasıl bir yol izlemişse, rektör atamasında da öyle izleyecek gibimize geliyor..