Toplumların yapısını oluşturan en temel yapılardan biri Kültürleri ve Kültürel değerleridir. Bu gerçekle Trabzon Şehrimizde alıp başını giden “Naapaysin ve Ballim” kelimesi altında oluşan kültürünü irdelemek istedim. Ben ikisini birleştirerek “Naapaysin Ballim” olarak vurguladım. Niyetim asla kendi lehçemizi ve şivemizi eleştirmek ya da incitmek değildir. Bunların yanında geliştirmediğimiz dil kullanımının hayatımıza olan etkilerini irdelemektir. Bu Kültürü yerel lehçenin arkasına sığınılarak yapılan kabalaşma olarak tanımlıyorum ve bu kültürün Trabzon insanına ve gençliğine çok zarar verdiğini düşünüyorum. 

             Bir örnekle özetlemek istersem, eğer bu şehir de iyi Türkçe konuşuyorsanız, “Trabzonlu musunuz” diye bir soruyla karşılaşıyorsunuz. Bu soruyu soranların çok büyük bir bölümü de Trabzonlu.  Çok garipsenecek bir durum ve soru değil mi?   Bunun altındaki Sosyolojik ve Kültürel etkileri düşünebiliyormusunuz? 

          Daha önceki yazımda belirttiğim sebepler (Trabzon’um Nereden Nereye) Trabzon’un son kırk yılda Türkiye’nin gelişimine çok uzak olduğunun net göstergeleridir. Ve ne yazık ki daha iyi olacağını gösterecek hiç bir işaret görememekteyim.  Trabzonlu olup, Trabzon dışına çıkıp şehre dönüş yapanlar bu durumu çok daha iyi gözlemliyor.

          Bu kültüründe Trabzon’un, Türkiye’nin gerisinde kalmasına sebebiyet verdiğini düşünüyorum. Bu kültürü kim nereden türetip monte etti bilmiyorum. Bu kültürü alan gençler, günümüz ihtiyacı olan insan kaynağı profiline ulaşamıyorlar. İşsiz kalmaktan başka seçenekleri olmuyor. Ya da başka güçlerin hedef kitlesi oluyorlar. Bu durumda, Trabzon’un geleceği olan gençleri çok iyi gözlemlemek gerekiyor.

 Nasıl yetişiyorlar. 
Hangi ortamlarda büyüyorlar. 
Kimleri ve neleri örnek alıyorlar. 
Nasıl bir eğitim alıyorlar. 
Ve nasıl hareket ediyorlar.


            Tabi ki bu konu aynı zamanda eğitim sitemi ve kalitesinin bir ürünü ve her şey çekirdek ailede başlıyor. Eğitimini iyi alanlar ve kendini yetiştirenler burada beklentilerini bulamadıkları için şehri terk ediyorlar. Geriye kalanlar ise Naapaysin Ballim kültürü içinde savrulup gidiyorlar.  

          Şehirde üretim alanın da yeni yatırım neredeyse hiç yok. Tüketim aldı başını gidiyor. Sadece İnşaat sektörünün yarattığı bir alan var. Orada da Trabzon gençlerinin çoğu beğenmeyerek çalışmıyor. Bu gençler de bu duyguları yaratıp, orada çalışmamalarına sebebiyet veren dünyayı iyi anlamak lazım.

           Bugün Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri Hizmet Sektörleridir. (Perakendecilik, Turizm, Çağrı Merkezleri, Kafe, Satış vs )  Bu sektörler İyi konuşma, iyi hitabet istiyor. Hizmet verebilecek yaklaşım ve kriterler istiyor.  Naapaysin Ballim Kültürü ile yetişen gençler ne yazık ki yirmili yaşlardan sonra bu lehçe ve alışkanlıklarını geliştiremiyorlar. İşsiz kalıyorlar. 

           İyi yaşamak herkesin en doğal hakkıdır. Bugünün gerçeğinde iyi yaşayabilmek için iyi olmak zorundasınız. İyi olmak için de genelin kabul gördüğü kriterlerde olmalısınız.  

Trabzon’a hizmet veren gönlünde Trabzon duygusu olan (Trabzonlu olan, olmayan) herkesi bu şehrin İnsanının geleceğini Kurtarmak için göreve davet ediyorum. 
Sloganımız da “Ne Yapıyorsun, Trabzonlu Arkadaşım” olsun…