“Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.” Doğru ve güzel bir sözdür. Tabi bu sözün anlamı ülke bütünlüğü, vatan bağımsızlığı tehlikede olunca daha bir değer kazanır. İşte o zaman belli olur bunu içten söyleyenle laf olsun diye söyleyenin farkı. Tam da böylesi günler yaşıyoruz milletçe. Ülkemizi içteki hainlerle işgal edemeyenler, etrafımızdaki yangınla bizi yok etme gayretindeler. Başını ABD’nin çektiği bizim sözde dostumuz ülkelerce oluşturulan DEAŞ terör örgütü ve yıllarca destekledikleri PKK terör örgütüyle ülkemiz üzerinde sürekli bir baskı oluşturmuşlardır. Bunun amacı kendi iç sorunlarıyla uğraşan, dışarı müdahale edemeyen bir Türkiye oluşturmaktır. Yıllarca bunu başardılar, ülkemizi terörle terbiye etmeye çalıştılar. Bugün ülkemizin çevresi yangın yerine dönmüş. Böyle günlerde ülke iktidarıyla muhalefetiyle bir ve bütün olmalı.

Aynı dili konuşmalı, aynı kararlılıkta olmalı. Siyasi çekişmeleri bir tarafa bırakıp ülkemizin çıkarlarında birleşmeli. Bakıyorsunuz bir taraftan ABD ve Batı ülkeleri binlerce km. uzaktan gelmiş; hemen burnumuzun dibinde haritalar yapıyor, haritalar bozuyor. Bir taraftan İran Irak ve Suriye’ye istediği gibi müdahale ediyor. Ses yok. Ama bin yıldır bağımız olan, Misakı Milli sınırlarımız için de olan yerlere müdahale etmeye kalktığımız an, her taraftan farklı bir ses çıkıyor. Dıştan gelen sesleri anlıyoruz da içten gelen itirazlara ne demeli. “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyen ana muhalefet genel başkanı ve sözcülerini anlamakta insan zorlanıyor.

İran’ın bölgeyi Şii devletler topluluğuna çevirmesine susan ana muhalefet, kendi ülkesini ve kendi ülkesinin Cumhurbaşkanını Sünnilik yapakla suçluyor.  Oysa dünyada ilk defa bir Müslüman devlet başkanı “Bizim Sünnilik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” diyebilmiştir. Bunu görmeyen, göremeyen bir muhalefet partisinin ülke çıkarlarına milli olaylara ne kadar taraf olduğu ortadadır. 15 Temmuz işgal ve darbe kalkışımındın sonra ordumuz hainlerden büyük ölçüde temizlenmiştir. “Fırat Kalkanı” operasyonuyla dünyaya verilen mesaj bu süreçte oldukça önemliydi. Tabi bu tür operasyonlarda sadece askeri başarı yeterli değil. Dışarı karşı birlik mesajı vermek de gerekir. Bu mesaj sadece hükümetle olmaz muhalefet de böylesi kararlarda mili duruş sergilemeli. Daha öncede söylediğimiz gibi; bir ülkede iktidar kadar muhalefette önemlidir. Tabi bu muhalefet nicelik olarak değil nitelik olarak değerli olmalı, bu muhalefet adıyla değil icraatlarıyla var olmalı ve en önemlisi de milli olmalı; oy aldığı halka kendini borçlu hissetmeli illegal örgütlere değil. Yani özetle milli meselelerde diğer muhalefet liderleri de Sayın Bahçeli gibi milli bir duruş sergilemeli.

Yazıma son verirken Sayın Bahçeli’nin son grup toplantısında Musul Operasyonu hakkında yapmış olduğu değerlendirmelerin ne kadar önemli ve yerinde olduğunu belirtmek isterim. MHP lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Misakı Milli vurgusunu tekrarlayarak, "Bu ecdat yadigarı toprakları oyunlarla gasp edenler, tarihe karşı suç işlemişlerdir. Musul ve Kerkük vicdanen, kalben vatandır. Burada hangi taşı kaldırsak 'Ne mutlu Türküm sesi' duyulacaktır.” Sözleriyle hükümetimize destek, ordumuza moral, vatan hainlerine korku ve dış düşmanlara karşı da birlik mesajı vermiştir. Fazla söze gerek yok Sayın Bahçeli “DEVLET” duruşu sergilemiştir.