Yaygın basının şişirmesiyle Türkiye semalarına yükselen Beşiktaş balonu, Trabzonspor’un en büyük kozuydu aslında.

Skor yazarlarını iyi izleyin; Beşiktaş’ı 1 maçla Barcelona yapanlar, Trabzonspor’u da bugün Real Madrid yapacaklar.

Biz bu oyunu tiyatro kabul ederek perdeyi kapatıp gerçeğe pası atalım…

*

PTT 1. Lig takımı Mersin’i 5’leyerek ayakları yere basmayan Beşiktaş takımı karşısında yapılması gereken üç şey; mücadele edip, sakin olmak ve armaya bağlı kalmaktı.

Cavanda, M’Bia ve N’Doye takımda sükûneti sağlayan isimlerdi; Şota ise takımı armaya bağlı kılan…

Rakibin dünya yıldızları da (!) Trabzonspor’un savunma oyuncusu olarak görev yapınca, galibiyet kendiliğinden geldi.

N’Doye demişken…

Çok iyi transfer. Usta işi gol attırdı; koştu, çalıştı çabaladı… Cardozo bundan sonra kulübede bol bol sakız çiğner. Yapacağı en büyük eylem de N’Doye’yi alkışlamak olur.

Cavanda, kendi parantezini kendisi açtı.

Q’ların ne 7’sini dinledi ne 17’sini. Yürek koydu sahaya… Ah biraz da bilek koyabilseydi…

*

Trabzonspor’u hücumda ayakta tutan isim ise, Yusuf Erdoğan’dı…

Bir Yusuf ki; Trabzonspor’un hücumdaki en etkili ismi. Futbol zekası kazanıp sağ ayağını çekiç pozisyonundan çıkarırsa, Trabzonspor’u taşır. Ancak gelişebilecek bir yapısı olduğunu düşünmüyorum. Umut bizimkisi…

*

Trabzonspor takımının iyi futbol oynadığını söyleyemeyiz ancak farkındalık ve mücadeleci ruh, Beşiktaş takımını ikilemeye yetti.

Sezon başı olmasına rağmen, bu ikileme prestij ve ligdeki gidişat açısından çok önemliydi.

Trabzonspor’u ve özellikle Şota’yı tebrik ederek yazıyı şu ciddi uyarıyla bağlayalım:

Sonuç afyonunuz olmasın;

Trabzonspor takımının en az 3 transfere daha ihtiyacı var.