Diğer ülkelerde fazla olmayan bir alışkanlık aslında petekli bal tüketimi. Seviyoruz balı petekli yemeyi. Daha doğal mı hissettiriyor, yoksa damak zevkimi tartışılır. Ancak bilimsel bir gerçek var ki arı mumunun hiçbir besin değeri yok, insan vücudu tarafından sindirilemiyor ve insan vücuduna hiçbir faydası yok.
Yani petekli balı yemenin damak lezzeti dışında hiçbir kazancı yok. Aksine milli servet yitiriliyor. Çünkü 1kg bal üretebilmek için arılar 10kg bal tüketmek zorunda kalıyorlar. Bu nedenledir ki petekli bal süzme baldan daha pahalıdır. Yediğiniz 1kg petekli balın içindeki 50g mum aslında 500g bal değerinde ve bunun için aslında 1kg bal yerken 1.5 kg bal parası ödüyoruz.
Bir de petekli bal alırken hep dikkat ederiz şöyle bembeyaz olsun, kara petek olmasın. Her gözü sır mumla kapatılmış olsun boş göz olmasın. O kadar yanlış bir alışkanlık ki. Ah bir bilseniz beğenmeyip de almadığınız o kara mumlardaki karalığın sebebini…
Arılar bal depoladıkları petek gözlerini aynı zamanda yumurtalarını bırakmak için de kullanırlar. Ancak arılar petek gözüne yumurta bırakmadan önce petek gözünü mikron kalınlığında ince bir propolis tabakasıyla sterilize eder, yumurtasını öyle koyar. Propolis de nedir dediğinizi duyar gibiyim, propolis arıların kovan içi sterilizasyonu sağlamak, ışık ve soğuk gelen yerleri kapatmak için kullandıkları koyu kahverenginde bir arı ürünüdür.Arıların çiçeklerden aldıkları özle ürettikleri propolisin adı son dönemlerde oldukça sık duyulmaya başladı ve hakkında birçok bilimsel çalışma yapılmakta.K.T.Ü. Tıbbii Biyokimya Anabilim Dalı Başkanlığında yapılan araştırmalar sonucu propolisin çok yüksek oranda antioksidan özelliği olduğu, flavonoidler bakımından zengin olduğu ve kanser hücreleri üzerine etkileri olduğu gözlemlenmiştir. Propolis hakkında daha sonra detaylı bir yazı yazacağız ancak peteklerin neden kara olduklarını anlatmak için değinmek istedim.
Sonuç olarak aslında beğenmeyip de almadığımız burun büktüğümüz o kara peteklerin kara olmalarının sebebi arıların o peteğe daha önce yavru atmış olmaları ve yavru atmadan önce de propolis ile temizledikleri gerçeğidir. Bir çerçeveye ne kadar çok yavru atılmışsa o kadar kara olur. Para verip de almaya kalksak kilogram fiyatı bin lirayı bulan propolisi petekte olunca almıyoruz. Ne kadar ironik değil mi ?

Bir de çok kesin ve de doğru bir kanı olmasa da ben her zaman baştan aşağı bembeyaz olan tüm gözleri dolmuş dibine kadar sır mumla kapanmış peteğe şüphe ile yaklaşırım. Çünkü bir peteğin baştan aşağı tüm gözlerinin dolup bembeyaz sır mumuyla kapatılması için ya sezonun çok harika geçmesi, arının kovana çok iyi bal getirip tüm petek çerçevelerini doldurması lazım ya da arıya şeker şurubu verilerek tüm gözlerin doldurulmasını sağlamak lazım ki böyle durumlarda ben 2. Durumun oluşma ihtimalini yüksek tutarım.

Bu demek değildir ki baştan aşağı dolu olan bembeyaz petekli ballar şekerlidir, ancak yarısına kadar dolu, ondan biraz aşağısı yarım dolu dibi de boş olan üstten ortalara kadar sırlanmış olan bir balın şekerli olma olasılığı diğerine göre daha az.Çünkü zaten arıya şeker veriliyor olsaydı arı o peteği doldururdu demek ki doğadan alacak bir şey bulamamış arıcı da petek tamamlansın diye müdahale edip arıya şeker vermemiş ki petek boş kalmış…
KARAKOVAN BALI
Karakovan balı, birçok kişi anlatır, birçoğu da karakovan balını arar.Ancak karakovan balını da tanımıyoruz önce tabirin sebebini iyi anlamamız lazım.

Karakovanın adı, modern kovancılık sistemi olmadan önce ağaç kütüklerinin içleri boşaltılarak ya da ağaç dalları hasır sepet gibi örülüp üstünde çamurla sıvanarak yapılan bir kovan türüdür. Günümüzde üretimi ve uygulaması kalmamıştır. Artık özel polen, propolis tuzakları olan havalandırma sistemleri olan gezgin arıcılığa müsait modern kovanlar üretilmektedir. Peki nedir karakovan balının modern kovanlarda üretilen baldan farkı ?
Daha önce anlatmıştık ya kovanların içine 1.5mm kalınlığında pres mumlar konulur ve arılar bunların üzerine mum örerek kabartır diye. İşte Karakovanda üretilen balın içerisine petek konulmazdı ve arı tüm mumu tamamen kendi yapardı. Tabii modern üretim şekline göre çok daha düşük verimi olan bir sistem. Çünkü arı her 1kg mum yapmak için 10kg bal tüketiyor. Peki arı tüm mumu kendi yaptığı zaman ne oluyor ? İşte o zaman petekli olarak yenen karakovan balı, yendiğinde ağızda mum kalmıyor, hepsi eriyerek gidiyor. Çoğu petekli bal tüketicisi de bundan dert yanar ağızda mum bırakmayan bal arar.
Ancak bu üretim zaten modern kovanlarda da yapılıyor, çerçevelere yuvarlak ya da küçük kare kasetler halinde kasnaklar konularak mum konmadan üretim yapılıyor. Yani yine arı tüm mumu kendisi yapıyor.Kovanın şekli değişti ama üretim metodu aynı, işte bu bala karakovan balı deniyor.
Zaten karakovan balının süzmesi olmaz, kimse sizi süzme bir bala karakovan balı diyerek kandırmasın. Bunun ispatı mümkün değildir zaten ikisinin arasında da hiçbir fark yoktur. Kimse mumunu tamamen arıya ördürterek yaptığı balını mumdan ayırarak süzmez, süzme bal olarak satmaz.
Tabii bu üretim şekli verimsiz olduğundan karakovan ballarının fiyatları pahalıdır. Anlattığım gibi tek farkı yerken ağızda mum kalmamasıdır.