Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçilme hakkına yönelik tercihi konusunda “Net bir şekilde pişman değilim” dedi. Baykal, Cumhurbaşkanlığı seçimi için CHP lideri Kılıçdaroğlu’na seslenerek, “Aday olacaksan ol. Olmayacaksan, buradan birisini seçelim” dedi.

Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) 2017 yılı faaliyetleri 10. Olağan Toplantısı’nda iş adamlarıyla bir araya gelen CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Türkiye gündemi ve 2019’da yapılacak olan referandum ile alakalı önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı adayının halkın içerisinden seçilmesi gerektiğini savunan CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı adaylığı için kafasındaki modelin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu söyledi. Baykal ayrıca kendisine yöneltilen “Keşkeleriniz oldu mu?” sorusunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2002 yılında kendisine getirilen seçilme hakkıyla ilgili algıladığını belirterek, o dönemde verdiği kararla ilgili, “Kesinlikle pişman değilim” dedi.

"HALKTAN OLMASI YÜZDE 4 VEYA 5 AVANTAJ SAĞLAR"

Seçimlerde tabana inilmesi gerektiğini belirten Baykal, yeni yüzlerle girilmenin avantaj sağlayacağını dile getirdi. İstanbul’da CHP üyelerine dayalı yapılan seçimi hatırlatan Baykal, halka dayalı bir Cumhurbaşkanı adayının seçimler öncesi heyecan yaşatacağını belirterek, “Biz İstanbul’da üyelere dayalı seçim yaptık. 3 bölge var İstanbul’da, oradaki bütün üyeler Türkiye’deki üye sayımızın belki yüzde 20-25’dir. Hepsi oy kullandı ve kimsenin bir şikayeti olmadı. Şimdi İstanbul bunu yaptıysa, İzmir bunu yapabilirse, Ankara bunu yapabilirse Antalya’da bu yapılabilirse, niye olmasın. Bir gün sabah herkes kalkıp gidecek, bütün aday adaylarının temsilcileri sandıklarda elbette gözlem yapacaklar. Vatandaşlar gelecekler oyunu kullanacak, akşam falan kişi alacak diyeceğiz. Ne kaybederiz. Normal şartlarda birisinin tayiniyle gelen adaydansa, tabandan çıkmış olması adayın en azından yüzde 4-5 ekstra bir avantaj sağlar” dedi.

“ADAY OLACAKSAN OL, OLMAYACAKSAN..."

Seçilen aday sonrası partinin o aday etrafında kenetlenmesi gerektiğini belirten Baykal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan örnekler vererek, “Bakın Tayyip Bey Cumhurbaşkanlığı elinde. Hükümet elinde. Bakanlar Kurulu elinde, devletin bütün olanakları elinde, dün dedi ki ’Beni seçin’ arkadaşlar. Niye seçim bürokrasi seçimi değil, parti seçimi. Parti girecek oraya. Adayı millet üretecek ve parti onun etrafında bütün siyasi varlığıyla, ne varsa elde, finans şu bu, her şeyi seferber edecek. O nedenle benim modelimde parti genel başkanı olacaktır. O nedenle genel başkanımıza onu söyledim. ‘Siz adaysanız bütün gücümüzle arkanızdayız. Çünkü sizin aday olma hakkınız var. 7 yıldır buradasınız, seçimlere girdiniz. Kazanırız, kazanmayız ayrı bir iş. Ama bunu söyleme hukuku var. Aday olacaksan ol bitti, aday olmayacaksan oradan buradan birisini seçelim o arkadaşa verelim görevi, hepimiz el ele verelim. Benim kafamdaki model bu” şeklinde konuştu.

Kafasındaki Cumhurbaşkanı adayı olarak Kılıçdaroğlu’nu işaret etmesi üzerine eleştirilerin de olduğunu belirten Baykal, “Eleştiriler yapılıyor, ‘Biz tarafsız Cumhurbaşkanı diyoruz, sen partili genel başkanı diyorsun’ diye. Evet, seçimi kazanıncaya kadar, seçimi kazanmak için partili olması lazım. Partili olmazsa seçimi kazanamazsa. Partiye hükmedemezse seçimi kazanamaz. Seçimi kazandığı anda daha yemin etmeden YSK kararı açıkladığı anda istifa edecek ve istifa ettiğini de sürecin başında ilan edecek” diye konuştu.

"PİŞMAN DEĞİLİM"

Bir iş adamının, “Geçmişte keşkeleriniz oldu mu?” sorusu üzerine ilk etapta “Elbette herkesin geçmişe baktığı zaman kendi aldığı tercihler hakkında değerlendirmeleri olabilir. Benim kafamda öyle somut bir değerlendirme yok. Çünkü ben geçmişler değil gelecekle meşgulüm. Bütün enerjimi geçmişin muhasebesiyle değil, geleceğin inşasıyla değerlendirmeye çalışıyorum” diye cevap veren Baykal, daha sonra şunları söyledi:

“Arkadaşımızın sorusunun altında, yanılıyor da olabilirim belki ama, ‘Ya sen Tayyip Bey’e seçilme şansını verdin. Pişman mısın?’ diye belki bir soru vardır. O soruyu sormaya çalışıyordur. Ona cevabım ‘Çok net bir şekilde hayır değilim’ çünkü hiç alakası yok. Çünkü bugün yaşadığımız sorunların, Tayyip Bey’e milletvekilliği hakkını verilmesinden kaynaklandığını zannetmek kadar naif, gerçeklikten kopuk, hayali bir değerlendirme olamaz. Adam partinin genel başkanı, adayları o belirlemiş, bütün oy pusularında adı yazılı. Seçime girmiş, bütün illerde miting yapmış. Millet onun adının etrafında partiye oy vermiş ve adam yüzde 34 oy almış. Meclisin üçte ikisi neredeyse onun kontrolünde. Şimdi bunu sen milletvekili seçtirmeyeceksin, bu demokrasiye de aykırı, siyasi ahlaka da aykırı. Hukuka da aykırı, sürdürülebilir değil. Bu nereden çıktı? Atatürk zamanında böyle bir olay var mı? İnönü, Bayar, Ecevit, Turgut Özal zamanın da var mı? Hayır hiçbirinde yok. Ne zaman geldi bu olay. Kenan Evren zamanında geldi. Kenan Evren 12 Eylül mantığı içerisinde böyle bir uygulama koymuş. Bundan sonra ne diyen böyle olacak. Kenan Evren nerede şimdi? Adam seçime gelmiş yüzde 34 oy almış milletvekili yapmayacaksın ve bunun öncüsü olarak biz yapacağız, bunu da vatan hizmeti diye söyleyeceğiz ve bunu halka kabul ettireceğiz. Hiçbir ciddiyeti yok bu işin. Yani eğer buysa somut örnek, inançla o tercihin gerekli olduğu konusundayım. Yani adam o kadar oy almış, adamı genel başkan diye kabul etmiş, milletvekilinin üçte ikisi ona veriş, halka diyeceğiz ki milletvekilliğini buna milletvekilliği olma hakkını verme. Ayıp, ayıp. Ben diyemem. Diyen der. Ama ben diyemem”

(Suat Metin - Harun Erdoğdu/İHA)