Başbakan Yardımcısı Numan Kutulmuş, "Ortadoğu’daki bu vekalet savaşlarına emperyal güçler son vermezlerse, vekalet savaşının esas tarafları olan ülkeler bir müddet sonra vekalet savaşlarının sonuna gelecekler. Şuan durduğumuz nokta üçüncü büyük savaşın arifesidir" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfının öncülüğünde gerçekleştirilecek “Halep’te İnsanlık Ölmesin” başlıklı insani yardım ve sosyal duyarlılık kampanyasının tanıtım toplantısı, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in katılımıyla gerçekleştirildi. Türkiye Diyanet Vakfı Genel Merkezindeki toplantıda yaptığı konuşmada Kurtulmuş, son derece hayırlı bir iş için bir araya gelindiğini belirterek, “Halep ölmesin, Halep’te insanlık ölmesin çığlığını Türkiye’ye ve bütün dünyaya yaymak için bu şuura milyonları ortak etmek için bir toplantı düzenliyoruz. İnşallah bu toplantıdan sonra ortaya koyduğumuz bu ses çıkardığımız bu nefes bütün Türkiye ve İslam dünyası tarafından duyulacak ve gereği yerine getirilecektir ümidini taşıyoruz. Bu sadece yardım kampanyasının anonsu, ilanı toplantısı değildir. Bu aslında özellikle yakın coğrafyamızda yaşanan bu bölgenin en önemli en tarihi en güzel şehirlerinden birisi olan Halep’in yok olması, Halep’teki kültürümüzün, medeniyetimizin yok olması ama ondan da öte Halep’te insanların açlığa, yoksunluğa mahkum edilerek, Halep’te insanlığın ölmesine karşı çıkartılmış olan bir sestir. Bu kampanya Halep özelinden başlayarak bütün insanlığa insanlığınızı hatırlayın kampanyasıdır. 2011 yılının Mart ayından itibaren başlayan hazin bir tabloyla karşı karşıyayız. Dünyanın gözü önünde defaatle insanlık suç işlenmiş olan bir savaştan ilk 3 yılı rejimin baskıları sonucu ortaya çıkan bir iç savaş, ikinci 3 yıl ise egemen güçlerin kullandıkları maşaları vasıtasıyla oluşturduğu vekâlet savaşlarıyla geçmiş olan bir kargaşadan iç savaştan kimin niçin öldüğünün belli olmadığı bir savaşla muhatabız” diye konuştu.

“BU SAVAŞ İNSANLIĞIN EZİLDİĞİ VE YOK EDİLDİĞİ BİR SAVAŞTIR”
“Bu savaş insanlığın ezildiği ve yok edildiği bir savaştır” ifadesini kullanan Kurtulmuş, “Bu savaş sadece insanların fiziki bedenlerinin ortadan kaldırıldığı değil, eğer geriye bir şey baki kaldıysa insanlık onuru adına ne varsa onun ortadan kaldırıldığı bir savaştır. Bu savaşla defaatle kimyasal silahların kullanıldığı, kullanılan kimyasal silahlara karşı uluslararası camianın ‘tüh tüh, yazık olmuş’tan öte başka hiçbir şey söylemediği, sadece savaşta bombaları kullananların değil, bu bombaları kullananlara karşı seyirci kalan, onların sırtlarını sıvazlayanların da insanlıktan sınıfta kaldıkları bir savaştır. Bu savaş aynı şekilde meselenin hassasiyetini bilmelerine rağmen sorumluluklarını yerine getirmeyen uluslararası camianın da kaybettiği, kendi onurunu katlettiği bir savaştır. Burada bugün ortaya koyacağımız ses aynı zamanda insanlığa insanlığı hatırlatan bir sestir. Siyasi olarak bu meselenin nasıl bu noktaya geldiğiyle ilgili yığınla toplantılar yapılıyor. Çözümün bulunabilmesi için müzakereler sürdürülüyor. Halep’te somutlaşan bu vekalet savaşlarının esas üzerinde durulması gereken nokta şurasıdır; olan Müslümanlara oluyorsa, Müslümanların kanı akıtılıyorsa, Ortadoğu coğrafyasında insanlar sürgüne gönderiliyorlarsa, açlıktan ölüyorlarsa maalesef uluslararası camianın kılı kıpırdamıyor. Dünyanın başka yerlerinde benzer trajedileri çok ciddi şekilde karşılayan ve bunları çözmeye çalışan uluslararası camia ne hikmetse Halep’te ses çıkarmadığı gibi Myanmar’da, Kudüs’te de ses çıkarmıyor. Bütün bu sorunları çözebilmek için İslam dünyasının insanlarının aydınlık yüzlü insanlarının önce kendi meselelerini çözebilecek performansı ortaya koyması dirayeti ortaya koyması ve ardından da dünyadaki zalimlere ‘dur’ diyecek bir güce kavuşması için mücadele etmesi gerekiyor. Onun için ‘dünya 5’ten büyüktür’ diyerek her platformda mücadelemizi sürdürürken bu hakikatten hareketle bu mücadeleyi sürdürüyoruz” açıklamasında bulundu.

“İKİNCİ SYKES-PICOT’UN MİMARLARI…”
Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Birinci Cihan Harbi’nden sonra bu coğrafyada birinci Sykes-Picot ile sınırları çizerek insanları birbirinden ayırmaya çalışanların dün katlettikleri milyonlarca insanlardan, onların veballerinden en ufak bir gönül sızısı hissetmedilerse bugün de ikinci Sykes-Picot’un mimarları Ortadoğu coğrafyasında milyonlarca insanın ölmesinden kılları kıpırdamaz, gönüllerinde en ufak bir sızı hissetmezler. Bu vekalet savaşları merhamet dilenerek sona erdirilemez. Bunun için siyaset alanında da yapacağımız çok şey var. Siyaset alanında bütün dünya Müslümanları, bütün dünya mazlumları, bu yanlış küresel sistemin değişmesi için elimizden gelen her türlü gayreti ortaya koyacağız. Dünya 5’ten büyüktür demeye güçlü şekilde devam edeceğiz. Dünyanın yeni ve daha adil bir sisteme kavuşması için büyük mücadele vereceğiz. Ortadoğu’da olan bu meselelerinin sadece bir ülkenin iç melesi olmadığını, Halep meselesi sadece Suriye’nin bir iç meselesi olmadığını, bunun yeni Sykes-Picot’un parçalarından birisi olduğunu da anlayacağız ve anlatacağız. Önümüzde tabiri caizse binlerce parçadan oluşan bir puzzle vardır. Büyük resim açıktır. Bu coğrafyanın bir kere daha mezhep temelinde, etnik temelde bölünmesi, paramparça hale getirilmesi bütün halkların olabilen bütün imkanlar kullanılarak birbirlerine kalıcı şekilde düşman edilmesidir. Oyun böylesine görmezsek, bombaları atanların niçin attıklarını anlayamayız. Eğer büyük resmi görmezsek 15 Temmuz gecesinde bu şehirde Ankara’da Büyük Millet Meclisinin üstüne atılan o bombanın arkasındaki niyeti anlamaz, o niyeti çözemez ve tedbir alamayız. PKK’nın herhangi bir ilçede kazdığı çukurda patlattığı bombanın ne anlama geldiğini de anlayamayız. Büyük resim açıktır. Büyük resim bu ülkenin haklarının kalıcı şekilde birbirine düşman edilmesi, yokluğun, çilenin girdabına düşürülerek insanların hayattan koparılması ve düşmanlık girdabında uzun yıllar boyunca sürecek bir çaresizliğin içine itilmesidir. Bunu önlemek için bütün gücümüzle mücadele edeceğiz. Puzzle’ın parçalarından birisinde Halep’te durum fevkalade hazindir. Halep’in meselesi aslında garip, mazlum ülkelerinin, Müslüman halkların da durumunun bir özeti gibidir.”

“TÜRKİYE GÖNÜL ZENGİNLİĞİ DOLAYISIYLA VE BUNU VAZİFE TELAKKİ ETTİĞİ İÇİN YAPTI"
Kurtuluş, toplantı salonunda ekrana yansıtılan resme değinerek, “Hiçbir şey anlatmaya gerek yok. Şu resimdeki yüzlerdeki ifadeyi izliyorum. Şu çaresizliğe bakar mısınız? Şu ezilmişliğe bakar mısınız? Her yaştan insanlar burada var. Bu yüz ifadelerinin ne anlama geldiğini anlayacak en önemli halk bizim halkımızdır, bizim milletimizdir, ülkemizdir. Bu kampanyada sadece Halepli kardeşlerimize yarım dilim ekmek götürmek için, bir bardak temiz su götürmek için bu kampanyayı yapmıyoruz. Diyoruz ki biz Türk halkı olarak Osmanlı’nın, Selçuklu’nun torunları olarak yanınızdayız ve sonuna kadar yanınızda olmaya devam edeceğiz. Telefonlarınızla mesajlar gönderip, mesele 10 liraları toplamak değildir. Bu kampanya Halep halkına, Suriye halkına ve bütün mazlum milletlere ‘biz buradayız, biz daha ölmedik, biz ölmedikçe Allah’ın izniyle sizde hayatta kalırsınız’ mesajını verme kampanyasıdır. Bu millet Nisan 2011’den beri de ne kadar hamiyetperver olduğunu ne kadar İslam dünyasının müstezaflarının dertleriyle içli dışlı olduğunu ortaya koymuştur. Yaklaşık 15 milyar dolara yaklaşan Suriyeli mülteci kardeşlerimize yardımı yaparken bu milletten Allah razı olsun. Kimsenin gıkı çıkmamış, kimse en ufak bir tereddüt göstermemiştir. Biz bu milyar dolarları harcarken dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğumuz için bunları harcamadık. Kasalarında çil çil altınları olanlar, kasalarında Merkez Bankalarında döviz rezervleri olanlardan sadaka mertebesinde bile sayılmayacak ufak tefek hibeler gelirken Türkiye 15 milyar doları zenginliği dolayısıyla değil, gönül zenginliği dolayısıyla ve bunu vazife telakki ettiği için yaptı” ifadelerini kullandı.

“BU KAN DENİZİ İNSANLIĞI BOĞACAK OLAN DENİZDİR"
İkinci mesajı uluslararası camiaya vermek istediklerini ifade eden Kurtulmuş, “Memleketlerinde birkaç bin Suriyeli mülteciyi gördükleri zaman ayakları titremeye başlayan, dilleri dolanmaya başlayan, ırkçılıkla ‘biz göçmenleri istemiyoruz’ diyerek kampanyalar başlatılan batı ülkelerine modern dünyanın zengin ve sözde saygın ülkelerine sesleniyorum. Siz birkaç yüz birkaç bin mülteci karşısında ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz. Onun için bize diyorsunuz ki, bunların kendi ülkenizde tutun sakın Avrupa’ya göndermeyin. Biz dünyanın hiçbir ülkesi bu mültecileri istemese de biz kardeşlerimize bakmayı insanlık vazifesi telakki ediyoruz. Ama sizinde insan olduğunuzu size hatırlatmak istiyoruz. Ama hiç unutmayın ki burada olan her bir insan, her bir çocuk doğuştan hazreti insan olarak doğmuş, sizin kadar eşit haklara sahip olan yeryüzünün eşit ortaklarından birisidir. Batılı ülkelere modern ülkelere bir kere daha seslenmek istiyoruz; bu kan denizi insanlığı boğacak olan denizdir. Bunu durdurmak insanlık trajedisine son vermek için bütün ülkeleri seferberliğe davet ediyoruz. Bu ülkelerin insanları inşallah önce yaralarını sarsınlar, Halep’te uluslar arası camia kararlı bir şekilde kalıcı barışın tesis edilmesini, bu vesileyle de insani yardımların ulaştırılmasını biran önce temin etsin. Türkiye olarak her iki safhada da aktif biçimde yer alıyoruz. Hem kalıcı barışın sürdürülebilmesi için müzakerelerin devamını temin etmeye çalışıyor hem de fırsatın ilk çıktığı anda da her türlü insani yardımı Halep’e ulaştırmak için gayret sarf ediyoruz. Bu yardım kampanyası bu amaçla yapılmış bir kampanyadır.”

“ŞUAN DURDUĞUMUZ NOKTA ÜÇÜNCÜ BÜYÜK SAVAŞIN ARİFESİDİR”
Kurtulmuş, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Ortadoğu coğrafyasında Suriye ve Irak özelinde devam eden vekâlet savaşları aslında küresel emperyalizmin adına büyük güçler deniyor güçlü ülkelerin kendi çıkarlarını, kendi siyasi geleceklerinde bir takım hedeflerini maksimize etmek için yaptıkları bir savaştır. Bu savaş ilanihaye sürdürülemez. Çok açık uyarıyı daha yapmak istiyorum; Ortadoğu’daki bu vekalet savaşlarına emperyal güçler son vermezlerse, vekalet savaşının esas tarafları olan ülkeler bir müddet sonra vekalet savaşlarının sonuna gelecekler, birbirleriyle büyük savaşın eşiğine geleceklerdir. Şuan durduğumuz nokta üçüncü büyük savaşın arifesidir. Zaten çoktan başlamış olan üçüncü ekonomik küresel savaş vekalet savaşları insani şekilde sonlandırılamazsa yani bölge halklarının istedikleri rejimler kurularak, bölge halklarının kendilerini yönetecekleri zemin hazırlanmazsa bir müddet sonra sonuna gelecek ve vekalet savaşları korkarım ki bölgesel savaşların ve ardından da küresel savaşların adımını oluşturacaktır. Ümit ediyorum ki iki önemli şehrinden bir diğeri olan Musul’da en kısa zamanda İslam’ın adını kullanarak kirli emelleri için istismar eden DAEŞ örgütünden temizlenecek. Bu kampanya önemli, ciddi bir kampanya. Türkiye’nin insanlığın ölmeye yüz tuttuğu günlerde ‘aman ha insanlık ölmesin’ diye Halep’e sahip çıktığı kampanyadır. Bu kampanyada toplananlar Halepli kardeşlerimize en kısa zamanda ulaştırılacak. Halep en kısa zamanda o eski günlerine dönmelerinin başlangıcını yaşayacaktır."
(İHA)