Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) 6. Büyük Olağan Kongresi'ni gerçekleştirdi. Ankara Büyük Anadolu Oteli'nde gerçekleştirilen kongrede 1252 delegenin tamamının oyunu alan Prof. Dr. Haydar Baş, yeniden genel başkan seçildi. BTP lideri yaklaşık 1 saat 15 dakika süren konuşmasında Türkiye'nin sıcak gündemini ve kronik sorunlarını değerlendirdi, Milli Ekonomi Modeli ile getirdikleri çözümleri anlattı.

İş, aş bizim işimiz
Konuşmasına millete sitem ederek başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Vatandaşlarımız seçim sandığının başına gidiyor ve görüşlerini ifade eden reylerini atıyor. Sonra seçtiği siyasilerden hiçbir şey beklemiyor. Seçtiği insanlar memleketin tamamını kan gölü haline getiriyor. Ben zannediyordum ki, vatandaşlarımız ayıkacak ve böyle idare olur mu diye hesabını soracak! Ses yok seda yok. Sanki yapılanların hepsine razı olmuş da yenisini yapın der gibi bir hali var milletin. Seçilen insanların da şunu bilmesi lazım, biz bu millet adına Meclis'e geldik, siyaset yapıyoruz; onun karnını doyurmaya, sırtını giydirmeye mecburuz. Tavırlarıyla, sözleriyle Meclis'in gayesi bu ama görüyorum ki milletvekilleri, bakanlar, Başbakan 'ne aştan ne iş'ten bahsediyor. İş aş meğer Haydar Baş'mış!"

Terörü ancak BTP çözer
Kongre konuşmasında Türkiye'nin en acil meselesi olduğunu ifade ettiği terör üzerine çarpıcı değerlendirmeler yapan BTP Lideri, "Terör çözüm bekliyor. Çözülmez dedikleri terörü Allah'ın izniyle biz çözeceğiz. Bunda kuşkunuz olmasın. 1984 yılından bu yana mermi ile bu işi halletmek istediler ama gün geçtikçe bu terör önüne geçilmez bir canavar haline geldi. Demek ki yanlış bir yol takip ediyoruz. Çözüm olmayacak mı elbette olacak ama benim dediklerimi devlet verdikten sonra olacak. O zaman baş kaldıran olursa işte onun başını kopartacağız. Şimdi adamın karnı aç, sırtı çıplak, yedirmiyorsun, içirmiyorsun, iş bulmuyorsun ondan sonra da 'neden dağa çıkıyor' diye soruyorsun. Bunu deme hakkına sahip değilsin. Bunu diyebilmen için Haydar Baş ve ekibi olacaksın" şeklinde konuştu. 

İşte terörün çözüm anahtarı
Terörü Milli Ekonomi Modeli'nde yer alan Sosyal Devlet projeleriyle çözeceklerini ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasına şöyle devam etti: "Bir ananın, babanın, oğlanın, kızın, gelinin işi yok. Ne yiyor, ne içiyor? Eğitimi var mı, yok! Eğitim hizmeti yok, sağlık hizmeti yok. Derslerinin yarısı boş geçen bilmem hangi beldenin lisesinde okuyan çocuk Galatasaray Lisesi'nde okuyan çocukla aynı üniversite sınavına giriyor. Bununla yarışması mümkün mü? 
Haydar Hoca'nın döneminde bütün çocukları üniversiteye sınavsız girecek. Böyle adaletsizlik olmaz. Vicdan sahibi olmak lazım... Ondan sonra da o vekil oldu da biz ona engel mi olduk diyorsun. Yüzde kaçı okuyor ki bunların.
Şimdi onlara da bir çift sözüm var. Onların da hakkını ben koruyorum, bunu iyi bilsinler vallahi diğerleri tiyatro oynuyor. Onlara kanmasınlar, benim sağ kolum, sol kolum olsunlar ve bu işi bitirelim. Biz iktidar olduğumuzda dağda bir tane PKK'lı kalırsa namerdim. Cebren değil rızayla gelecekler. 'Hocam Allah senden razı olsun, sırtımızı giydirdin, karnımızı doyurdun' diyecekler.
Sosyal hizmetler, eğitim ve sağlık hizmetleri vatandaşlarımıza verilecek. Annenin bin 500 lira maaşı olacak. Baba 5 bin lira asgari ücret alacak. Oğlu öyle, kızı öyle... Bir eve 15-16 bin lira para girecek. O zaman bu çocuklar dağa çıkar mı arkadaşlar. Bunu biz yaparız. Onlar bu memleketin kaynaklarını ecnebi şirketlere verdi. Onların elinden bu kaynakları alacağım, geriye dön marş marş diyeceğim ve bu kaynakları milletime vereceğim. Var mısınız? Bu iş böyle olacak."
'Başkanlık sistemi bölünme için biçilmiş kaftandır'
Yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmasına da değinen BTP Lideri, "Başkanlık sistemi maalesef bu milletin ayrılığı için biçilmiş bir kaftandır" dedi. BTP Genel Başkanı, şunları söyledi: "Şehit cenazelerinin geldiği bu günlerde hükümet ne yapıyor bunun önüne geçmek için. Ben şahsen ne yapmak istediklerini anlamış değilim. Sayın Cumhurbaşkanımız düzeni değiştirecekmiş, başkanlık sistemini getirecekmiş! Yahu başkanlık sistemi milletin karnını doyurmuyor, başkanlık sistemi milletin sırtını giydirmiyor, başkanlık sistemi terörün de önüne geçmiyor. Başkanlık sistemi maalesef bu milletin ayrılığı için biçilmiş bir kaftandır. Sayın Cumhurbaşkanım beni dinler bu yoldan vazgeçerse, en hayırlı hizmeti bizzat kendine yapar ama dinlemez sen de kim oluyorsun derse ben de 'kendi düşen ağlamaz' derim" dedi.


Mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar

Türkiye'nin ve İslam dünyasının bir mezhep çatışmasına sürüklenmek istendiğini de ifade eden BTP Lideri, Ehl-i Beyt açılımıyla bunun önüne geçtiklerini söyledi ve şöyle devam etti: "Ülkemizde Alevi-Sünni, Caferi- Bektaşi kavgası çıkarmak isteyen cahil insanlar var. Milletimizi bunlara karşı ikaz edeceksiniz. Allah'a ve peygamberi Hz. Muhammed Mustafa'ya (sav) inanan yani Lailahe İllallah Muhammedür Rasulullah diyen her insan mümindir ve birbirinin kardeşidir. Kardeşin kardeşi katletmesi haramdır. Affı asla mümkün değildir. Hiçbir haklı sebep olmadan bir mümin katleden ebediyen cehennemliktir."
Dokunulmazlığın perde arkasında federasyon var
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, delegelere hitaben yaptığı konuşmasında dokunulmazlık tartışması üzerine de son derece çarpıcı açıklamalar yaptı. "Dokunulmazlığa bunlar dokundular. Ben bu işin sonunda çok büyük bir tehdit görüyorum. Bu bilerek oynanan bir oyun" diyen BTP Lideri, şöyle devam etti: "Bu dokunulmazlık kalksın diyen kim biliyor musunuz? PKK kamplarında 'dokunulmazlık kalktı, iyi oldu' diyorlar. Onların istediği kaos. İstedikleri bu! Dokunulmazlıkları kaldırıp onları içeri tıkınca ne olacak? Olayların önüne geçmek için mi bunu yapacaksın? Böyle bir niyet yok. Niçin kalkacak dokunulmazlık? Bunlar federatif yapıyı kuramadı. Dokunulmazlığa dokundular şimdi kafalarına göre kavgayı başlatacaklar. İnşallah akıllarını başlarına alırlar da bu oyuna kurban gitmezler."


Kilis'e Suriye tarafından atılan roketlerin Büyük İsrail projesi kapsamında oynanan bir oyun olduğunu ifade ettiği için bazı kesimlerin kendisine tepki gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, bir kez daha Arz-ı Mev'ud hatırlatması yaptı ve şunları söyledi: "Şimdi geçenlerde Kilis'e atılan bombalarla ilgili konuştum ve Kilis'ten bir yol arıyorlar, Gaziantep'ten geçecek inşallah Gaziantep'in içine girmezler oradan Hatay'a, Hatay'dan da Akdeniz'e inecekler. Bu yol Büyük İsrail yoludur' dedim. Hemen bir takım gençler bana cevap vermeye başladı, İsrail'İ nereden çıkardın diye. Sanki İsrail'in avukatları... Şimdi gel oğlu beni dinle. Bu Arz-ı Mev'ud haritası. Biz delilsiz konuşmayız, işkembeden atmayız, dediklerimiz kanundur.
Büyük İsrail'in temelleri atıldı, haberiniz var mı? İsrail'in kurucusu Theodor Herzl, Arz-ı Mevud sınırlarını şöyle tarif ediyor: 'Kuzey sınırlarımız Kapadokya'daki dağlara, güneyde Süveyş Kanalı'na kadar uzanır. Sloganımız David ve Solomon'un Filistin'i olacaktır.' Arz-ı Mevud haritasına göre Adana, Hatay, Kilis, Gaziantep, Diyarbakır, Van, Hakkâri'ye kadar Güneydoğu Anadolu'nun tamamı Doğu Anadolu'nun da büyük kısmı Büyük İsrail'i kapsamakta. Şimdi biz bunun önüne durduk mu, durduk!"


Laiklik dinsizlik değildir
Son haftaların sıcak tartışma konularından biri olan laiklik tartışmasına da değinen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasında dikkat çekici bir laiklik analizi de yaptı. "Laiklik bir zamanlar Türkiye'de dinsizlik olarak algılandı ve Müslümanlara ciddi zulümler yapıldı ama laiklik bu değil" diyen BTP Lideri, "Laiklik din ve devlet işlerinin birbirine karışmamasıdır. Mesela bir öğretmen sınıfa girdiğinde 'devlet siz başınızı örtün diye emrediyor' derse laikliğe aykırıdır. Yok, eğer 'Allah, Kuran'da başınızı örtün diye emrediyor' derse bu laikliğe aykırı değildir. Bu, bu kadar basittir. Din emrettiği için yerine getiririz, bir sorun yok ama dini bir meseleyi devlet emrederse bu laikliğe aykırıdır. Onun için her vatandaşımız laikliği uygulayabilir. Ben laikim ama Müslümanım. Durum bu iken bunu temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp milletin önüne getirmenin bir manası yoktur. Şimdi bir adam hâkim, savcı, avukat namazı mı terk edecek. Çekilir odasının bir tarafına 'Allahu Ekber der', namazını kılar, laiklik ihlal edildi mi, edilmedi" şeklinde konuştu.