AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, bazı AK Partililerin legal görünürken FETÖ ile ilişki içerisine girmiş olabileceğini ama CHP’lilerin mahiyeti ortaya çıktıktan sonra bu yapının sözcüsü olduğunu söyledi.
AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, AK Parti Genel Merkezinde gerçekleştirilecek toplantı öncesinde gazetecilerin sorularını cevapladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir süredir daha önceki yaptıkları “2004 MGK kararları yok hükmündedir” şeklindeki açıklamalarını gündeme getirdiğini ifade eden Akdoğan, “AK Parti’nin iktidara geldiği dönem 2002 yılları 28 Şubat sürecinin çok çalkantılı geçtiği, dini özgürlüklerin baskılandığı, bütün dini grupların, vakıfların, derneklerin baskı altında olduğu bir dönemdi. AK Parti böyle bir dönemde iktidara geldi ve bütün bu toplum kesimleri, vakıflar, dernekler, cemaatler için gerçekten bu genel demokratikleşme ortamında ciddi bir rahatlama sağladılar. Böyle bir dönem AK Parti’ye karşı irtica yaygarasının yapıldığı ve toplumda baskılanan kesimlerin AK Parti’nin rahatlatmaya çalıştığı bir dönemdir 2000-2005 arası. Tam da bu dönemle ilgili olarak Paralel Devlet Yapılanması FETÖ 2013 sonunda yani bu yapının ne olduğunun ortaya çıkmaya başladığı, dershane tartışmalarının olduğu bir dönemde 17 Aralık yargı darbesinden bir kaç hafta önce bir kara kampanya başlattı ve 2004 MGK’sında cemaatleri bitirme şeklinde bir karar alındığı, hükümetin de bu çerçevede cemaatleri fişlediği, dinlediği, takip ettiği, onları bitirmeye dönük bir faaliyetler yürütme bir kara kampanyaydı bu. Bunun amacı da birkaç hafta sonra gerçekleştirilecek yargı darbesine destek bulmak, bütün cemaatleri hükümete karşı kışkırtmaktı. Böyle bir kara kampanya ve bir oyun vardı. Biz de o dönemde bunun boşa çıkarılması için yani FETÖ’yü korumak için değil, FETÖ’nün başlattığı saldırıyı püskürtmek için ve kara kampanyayı boşa çıkarmak için bunların gerçekleşmediğini, Türkiye’de AK Parti’nin özgürlükleri savunduğunu ve herhangi bir cemaati, vakfı bitirmeye dönük böyle bir faaliyetin olmadığını söyledik. Bizim farkımız şudur, AK Partililer bu örgütün ne mal olduğu ortaya çıkmadan, bir legal görünümle bir vakıf şeklinde faaliyet yürütürken bu yapıyla bir takım arkadaşlarımız ilişki içerisine girmiş, okullarını ziyaret etmiş olabilir. Ama CHP’liler bunların ne olduğu mahiyeti ortaya çıktıktan sonra devlet bunlarla mücadele yürütürken bunları desteklemişlerdir. Bunların psikolojik harekatının parçası olmuşlardır. Sözcüsü olmuşlardır. Türkiye otoriterleşiyor, Türkiye yabancı savaşçılara, teröristlere yardımcı oluyor vesaire gibi propagandalar bu paralelcilerin çıkardığı propagandalardır, bunun sözcülüğünü de CHP yapmıştır. Bunların giriştiği kalkışmalar, Gezi olayları, 17/25 Aralık yargı darbesi bunların hepsinin siyasi savunuculuğunu da siyasi sözcülüğünü de yine CHP yapmıştır. Devletin bu yapıyla mücadele ettiği dönemde CHP bu yapının siyasi hamiliğine soyunmuştur. Aramızda böyle bir fark vardır ve tam o günlerde yani MGK kararlarıyla ilgili tartışmaların olduğu, Sayın Kılıçdaroğlu’nun hükümete yüklendiği günlerde aralığın ilk haftasında Sayın Kılıçdaroğlu Amerika’ya bir ziyaret yapmıştır. Bu FETÖ’cülerin oradaki derneklerini ziyaret etmiştir, onların ofisinde özel bir toplantı yapmıştır farklı yerlerden gelen bu FETÖ’cülerle toplantı yapmıştır. Bu onlara adeta güç devşirmek anlamına gelmiştir. Biz de bugünkü yazımızda bunu eleştiriyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"BU İKİSİ ARASINDA BÜYÜK FARK VAR"
Bir gazetecinin MİT krizi, dershane tartışmaları ve 17/25 Aralık darbe girişimi öncesi bazı AK Partili milletvekillerinin Pensilvanya ziyareti ile ilgili sorduğu soruya ise Akdoğan, şunları kaydetti:
“Bunlar tarihine baktığınız zaman çok eski ziyaretler. Bu yapının mahiyeti ortaya çıkmadan önce sivil bir toplum örgütüymüş gibi görünürken ve algılanırken bunlar olmuştur. Ama CHP’lilerin yaptıkları destekler, hatırlayın Meclis’te birçok konuda bunların verdiği bilgilerle AK Parti’yi sıkıştırmaya çalışmışlardır. Devletin bu yapıyla mücadele ettiği ve bunun ne mal olduğu ortaya çıktıktan sonra bir ilişki ortadadır. Bu ikisi arasında büyük fark var."
(PLN-ÖK-Y)