Milletvekili Köseoğlu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, kadına yönelik şiddetin, her şeyden önce çok büyük bir insanlık suçu olduğunun altını çizerek, “Bu suçun sınır, kültür ve ırk ayırımı gözetilmeksizin, dünyanın her yerinde hatta en gelişmiş ülkelerinde bile kadınların şiddete maruz kalıyor olması, durumun ciddiyetini açıkça ortaya koymaktadır.

Tüm Dünyada olduğu gibi ülkemizde de maalesef kadınlarımız yapılan bütün kanuni düzenleme ve alınan önlemlere rağmen şiddete maruz kalmaktadır. Şiddetin her türlüsüne karşı çıkmakla beraber, ülkemizde de sık sık içimizi acıtan kadına yönelik şiddet haberleriyle karşı karşıya kalmamız, şiddetin engellenmesi için daha çok çalışmamız gerektiğini ortaya koymaktadır. Kadına karşı şiddet büyük bir insanlık suçudur ve gündemden tamamen çıkmalıdır.” dedi.
Kadına yönelik şiddetin engellenmesi için AK Parti iktidarı döneminde önemli düzenlemeler yapıldığını vurgulayan Köseoğlu, “12 Eylül 2010 yılında Anayasa’da yapılan değişiklikle, Kadınlar pozitif ayrımcılık kapsamına alınmıştır. 2012 yılında ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’, yürürlüğe girmiştir. Yapılan yasal düzenleme ile 9 Mart 2012 tarihinde ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’ kabul edilerek bu alanda çok güçlü önleme ve koruma tedbirleri getirilmiştir. 2002 yılında; toplam 11 kadın konukevi 283 kapasite ile hizmet vermekte iken, 2014 yılı Ekim ayında, toplam 130 kadın konukevi 3348 kapasiteye ulaşmıştır.

2011 yılında İlk Kabul Birimleri kurulmuş olup bugün itibariyle 25 İlk Kabul Birimi hizmet vermektedir. Yine Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) hizmete açılmış olup 14 pilot ilde hizmet vermektedir. Şiddete uğrayan kadın ve çocuklara ilişkin ihbarları değerlendirmek ve acil durumları ilgili kurumlara bildirmek, ihtiyaca göre rehberlik ve danışma hizmeti vermek için ALO 183 Çağrı Hattı 7/ 24 hizmete sunulmuştur.

Yapılan bunca çalışmaya ve yasal düzenlemelere rağmen kadına yönelik şiddetin devam ediyor olması, esas değişimin toplumsal zihniyette yapılmasının çok daha önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu değişim süreci içinde eğitimin ilk başladığı yer olan aileden, toplumumuzun tüm kesimlerine, kurumlara ve sivil toplum kuruluşlarına çok büyük vazifeler düşmektedir. Unutmayalım ki sevgi ve saygının her problemi çözeceği gerçeğiyle şiddetin hiçbir türünün yaşanmadığı, herkesin insan olma onur ve değerini yaşadığı bir toplum olma dileklerimle saygılar sunuyorum.” dedi.