MHP’li Mehmet Parsak, "Anayasamız Türk anayasasıdır. Anayasamızın hiçbir yerinden Türk ibaresinin çıkarılması önerilmemektedir. Bu bir tartışma alanı değildir. Bunlara hakim olan milli devlet ve üniter devlet tartışma konusu değildir" dedi.
AK Parti ve MHP, anayasa değişiklik teklifinin TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a sunulmasının ardından ortak açıklama yaptı. AK Parti Genel Sekreteri Abdülhamit Gül ve MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak, metnin detaylarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
MHP’li Parsak, Türkiye’de anayasanın değiştirilmesi meselesinin yürürlüğe girdiği 1982 yılından beri sürekli olarak tartışılan bir konu olduğuna değinerek, “Gündemde bulunan bir meseledir. Bu çerçevede 1982 Anayasası 18 temel paket halinde 100’ün üzerinde maddesinin değişmesi sureti ile şimdiye kadar birçok yönüyle değişmiş bir anayasadır” şeklinde konuştu.

“ANAYASAMIZIN HİÇBİR YERİNDEN TÜRK İBARESİNİN ÇIKARILMASI ÖNERİLMEMEKTEDİR"
“2011 yılında yürütülen çalışmalarda ne yazık ki bir anayasamızın Türk anayasası olduğu tartışılmıştır. Gerçekten anayasamızın neresinde Türk ibaresi varsa çıkarılması önerilmiştir” diyen Parsak, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Bu Türk anayasasının devletinin temel ihtiyaçlarını ortaya koyan ilk 4 maddenin değiştirilmesi teklif edilmiştir. Bu 4 maddeye hakim olan milli devlet ve üniter devlet ilkelerinin değiştirilmesi önerilmiştir. Bu 4 maddeye hakim olan milli devlet ve üniter devlet ilkelerinin anayasamızın muhtelif maddelerindeki yansımaları durumunda olan söz gelimi 42’nci maddemizdeki eğitim dilinin Türkçe olduğu, 66’nci maddedeki Türk vatandaşlığı ve 127’nci maddedeki yerel yönetimlerde özerkliğin söz konusu olamayacağı yönündeki maddelerinde değiştirilmesi teklif edilmiştir. O süreçte bunlarla birlikte hükümet sistemi de tartışılmıştır. AK Parti grubu tarafından 2012 yılında başkanlık sistemi önerisi 24’ncü dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunulmuştur. Gelişen süreçte anayasanın yenilenme çalışmaları hiçbir zaman gündemden düşmemiş. 25’nci dönemde komisyonlar kurulmadığı için bu yönde bir çalışma yürütülmemiş. Anayasamız Türk anayasasıdır. Anayasamızın hiçbir yerinden Türk ibaresinin çıkarılması önerilmemektedir. Bu bir tartışma alanı değildir. Bunlara hakim olan milli devlet ve üniter devlet tartışma konusu değildir. Milli devlet ve üniter devletin biraz önce ifade ettiğim muhtelif maddelerdeki yansımaları tartışma konusu değildir ve sadece hükümet sistemi odaklı bir anayasa yenilenmesi süreci yürütülmüştür. Bu kapsamda öncelikle liderler bu çerçevede bir görüşme yapmışlardır ve her iki partinin lideri bizleri görevlendirmişlerdir ve biz bu görevimiz çerçevesinde Türk milletinden aldığımız yetki ve sorumluluğa uygun bir biçimde gerçekten yoğun bir mesai sarf ederek ama müzakerede yapıcı, etki edici bir tercih ortaya koymak suretiyle Milliyetçi Hareket Partisi açısından da ve teklifin sahibi olan Adalet ve Kalkınma Partisi açısından da uzunca bir süreç nihayet bugün itibariyle tamamlanmıştır.”

"TÜRK MİLLETİNİN VERECEĞİ HER TÜRLÜ KARARIN MHP’NİN BAŞININ ÜZERİNDE YERİ VARDIR"
Sürecin devam ettiği süreçte seyirci kalmanın da mümkün olduğunu fakat Milliyetçi Hareket Partisi’nin seyirci kalmak yerine, etki edici bir mahiyette sürece yapıcı, kendi programını kendi siyasi yaklaşımını ve özellikle Türk milletinin menfaatleri doğrultusunda kayda değer önerilerini sunduğunu ve bunlarda da kayda değer neticeler aldıklarını vurgulayan Parsak, “Metin teklifi incelendiğinde, süreç içerisinde tartışıldığında bunlar da daha detaylarıyla görülebilecektir. Geldiğimiz nokta itibariyle bu mutabakatı ortaya koyan mahiyetteki metin Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulmuştur. Bu saatten sonra olacak süreç yine anayasamızın 175. maddesinde açıkça, ayrıntılarıyla düzenlenmektedir ve bu çerçevede sürecin önce Meclis’imizde sonra anayasamızın 175. maddesi çerçevesinde yeterli çoğunluğa ulaştığında Türk milletinin vicdani kanaatinde değerlendirileceğini ve özellikle o çerçevede verilecek kararın Milliyetçi Hareket Partisi bakımından Türk milletinin vereceği her türlü kararın Milliyetçi Hareket Partisi’nin başının üzerinde yeri vardır” ifadelerini kullandı.

"MHP’NİN SEYİRCİ KALAN DEĞİL, İNİSİYATİF ALAN, MÜDAHİL OLAN, ETKİ EDEN VE BUNDAN NETİCE ALAN AMA MAKUL YAKLAŞIMLARI ÇERÇEVESİNDE OLABİLECEKLERİ İFADE EDEREK, İMKANLARI DOĞRULTUSUNDA YÖN VEREBİLDİĞİ BİR SÜRECİN SONUNDA BUGÜN BU NOKTADAYIZ"
1982 Anayasası daha yürürlüğe girdiği tarihten itibaren klasik parlamenter sistemden ciddi sapmaları barındırdığını ve o yönüyle o dakikadan itibaren tartışılan bir anayasa olduğunun altını çizen Parsak, “Öyle ki 1982 Anayasası’nın en uzun maddesi 104. maddesidir ve 104. maddesi Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkilerini düzenlemektedir. Bu kadar uzun görev ve yetkilere sahip olan Cumhurbaşkanı için ön görülen bir sorumluluk türü vardır sadece o da vatana ihanet suçlaması bakımından ve Meclis üye tam sayısının 4’te 3’ünün çoğunluğu üzerine Yüce Divan yargılaması çerçevesindeki sorumluluk. Bunun dışında hiçbir sorumluluk ön görülmeyen iki başlığı o yönüyle de tartışılan, o zamandan beri tartışılan bir hükümet sistemine sahipken bugün geldiğimiz noktada sadece vatana ihanet suçu bakımından değil, suç ayrımı yapılmaksızın çünkü yetkiler onda toplandığına göre sorumluluk da onunla mütenasip olması bakımından suç ayrımı gözetilmeden bir sorumluluk rejimi ön görülmüştür keza 4’te 3 olarak ön görülen Yüce Divan için gerekli misal 3’te 2 olarak benimsenmiştir. Bunu bir örneği olarak ifade ediyorum, başka teknik açıklamalar elbette var ama burada ifade etmek istediğimiz şudur: Yetki ve sorumluluk bakımından öteden beri tartışılan, ,iki başlığı yönüyle öteden beri tartışılan ve bu tartışmaların git gide fiili durum tartışmaları ile de birlikte ülkemiz açısından bir beka sorunu haline gelebileceği gerçekleri nazara alındığında ülkemizin bugün itibariyle başta Suriye ve Irak olmak üzere gerek dışarıda gerekse içeride hem PKK terörü hem de 15 Temmuz itibariyle net olarak artık gördüğümüz FETÖ terörü çerçevesinde yaşanmış olan, yaşanmakta olan ve yaşanabilecek olan muhtemel risklerini de ön görmek suretiyle bunun artık bir kargaşa, karmaşa olmasından çıkarılıp Türk milletinin menfaatleri doğrultusunda, Türk Devleti’nin bekasını önceleyerek ve MHP’nin temel politikası olan; ‘Önce ülkem ve milletim sonra partim ve ben’ anlayışı çerçevesinde ama seyirci kalan değil, inisiyatif alan, müdahil olan, etki eden ve bundan netice alan ama makul yaklaşımları çerçevesinde olabilecekleri ifade ederek, imkanları doğrultusunda yön verebildiği bir sürecin sonunda bugün bu noktadayız. Sunulmuş olan teklifin, aziz Türk milletine ve kadim Türk devletine hayırlara vesile olmasını Cenab’ı Allah’tan niyaz ediyorum” diye konuştu.
(İHA)