Yeni güvenlik paketinin detaylarını açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Doğum, evlenme, boşanma ve ölüm gibi hallerde nüfus müdürlüklerine gitme zarureti ortadan kalkacak. Nüfus müdürlüklerine gitmeden doğrudan bildirimle tescil yapılabilecek" dedi.

ÇÖZÜM SÜRECİ
"Çözüm sürecini konjonktürel olarak çıkartılan krizlerle bitirmeyiz" diyen Davutoğlu, "Çözüm süreci başlarken bu sürecin zorlu olacağını, provokasyonlarla karşılaşacağını, içerden ve dışardan bu milletin, Türklerin Kürtlerin omuz omuza vermesinden rahatsız olanların bunu provoke etmeye çalışacağını biliyorduk. Gördüğümüz ve bildiğimiz tehlikeden korkmayız biz. Hiçbir tehdide karşı boyun eğmediğimiz gibi çözüm süreci konusundaki provokasyonlara da boyun eğmeyeceğiz. Bu stratejik hedefe ulaşana kadar bu hedefe emek veren herkesle omuz omuza yürümeye çalışacağız. Formülü şuradadır; ortak planlama, söylem, akıl önemli ama en önemli ortak vicdanı geliştirmek. Ortak vicdan olmadan ortak eylem, ortak söylem olmaz. Bütün partilere, STK’lara, kanaat önderlerine sesleniyorum; sesinizi yükseltin. Şehirlerimizi yok etmek isteyenlere, vandalizme karşı sesinizi yükseltin. Kardeşliğin, dostluğun ve milli birliğin yanında sesinizi yükseltin" ifadelerini kullandı.

"TEMELDE İKİ SİYASİ EĞİLİM VAR"
"Bugün baktığınızda birçok siyasi parti var ama temelde iki siyasi eğilim var" diye konuşan Davutoğlu, "Son olaylar bunu açık şekilde ortaya koydu. Bir tek tipçi, Baasçı, dayatmacı ve başka fikirlere tahammül edemeyen siyasi akım. İkincisi de demokratik çoğulculuğu benimsemiş her bir vatandaşına saygıyla, muhabbetle bakan, her bir siyasi görüşe empatiyle yaklaşan akım. Birincisinin temsilcileri belli, maskeleri düştü, kendilerini gösterdiler. Aynı şekilde farklılıklara tahammül edemeyen ve siyasi geçmiş dolayısıyla tek partici zihniyetini bugüne taşıyan bir CHP, bir HDP var. Birlikte Türkiye’deki şehirlerin yanmasına sebep olacak provokasyonlara çanak tuttular. Biz hangi amaçla olursa olsun, hangi etnik veya mezhebi grubu diğerine karşı destekliyor olursa olsun, hiçbir tekçi yaklaşıma izin vermeyeceğiz. Şehirlerimiz, sokaklarımız, köylerimiz, aşiretlerimiz, obalarımız, ailelerimiz, evlilik üzerinden en yakın akrabalıklarımız her bir vatandaşımızı barındıracak çeşitliliği muhafaza edecekler. İşte o zaman geleceğimize emniyet içinde bakabiliriz. Bu mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız" dedi.

"ATIF DA, HÜSEYİN DE VANDALİZMİN KURBANI OLDULAR"
"Onlar için kendilerinden olmayanın hayat hakkı yoktur" ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Dikkat ediniz, bu olaylarda 40’a yaklaştı kayıplarımız. Ama sembol 2-3 katledilen vatandaşımızdan bahsetmek istiyorum. Şehit olan Atıf Şahin’in evini ziyaret ettim. Amasya’da da Hüseyin Hatipoğlu şehidimizin ailesini ziyaret ettim. Her iki aileye de buradan tebriklerimi, teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Tam bir metanetle karşıladılar bütün bu olayları. Hiçbir polis, emniyet görevlisinin evinde, dilinde nefret dili duymadım ben. ’Gidin de şunları cezalandırın’ diye bir tabir duymadım. Başka gruplara karşı şiddet içeren bir ifade duymadım, aksine mütevekkil ve gayet vakur bir duruşla ’vatan sağ olsun, milletimizin arasına fitne girmesine izin vermeyin’ dediler. İşte bizim kültürümüz bu. Şimdi şehit edilen Atıf da, Hüseyin de bu anlamda bu vandalizmin kurbanı oldular, Diyarbakır’da 16 yaşındaki Yasin Börü de. Hüseyin de, Yasin Börü de, Atıf da Kürt, Türk olarak aynı katillerin elinde şehit oldular. İkisi esnaf ziyaretinde şehit oldu, o genç kardeşimiz, kurban etini fakirlere dağıtmak isterken üçüncü kattan atılarak, başı taşla ezilerek şehit oldu. Bu vatandaşlarımızın artık etnik ya da kültürel arka planları önemli değil. Türktüler, Kürttüler, Diyarbakırlıydılar, Amasyalıydılar, Ankaralıydılar ama bizim nezdimizde onlar bu zalimlerin karşısında her biri bir Hazreti Hüseyin’dir. Muharrem ayı yaklaşırken Amasyalı Hüseyin, bir Kerbela şehidi gibi kendi halkıyla dayanışma içindeyken şehit edildi, Yasin fakirlere yardım etmek isterken şehit edildi. Allah onlara rahmet eylesin. Ama bu toprakları Kerbela’ya çevirmek isteyenlere bir daha izin vermeyeceğiz. Hiçbir şekilde etnik ve mezhep temelli katillere, katliamlara bu topraklarda yer olmayacak. Bunu böyle bilmeleri lazım. Bizim için onların tavrının aksine her can azizdir, her insan korunması gereken kutsal bir emanettir. ’İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ı biz aklımızdan değil yüreğimizden söylüyoruz. İnsanın hayatı, özgürlüğü, onuru, nesli, aklı, malı, canı emniyet altındadır. Bizim kadim kültürümüzde bilinen bu temel haklar evrensel hukukta da tekrar edilmiştir. Bunların her birine yapılan saldırı insanlık onuruna yapılan saldırıdır."

"KİMSE BU KONULARI ’TÜRKİYE OTORİTERLEŞİYOR’ ŞEKLİNDE GÖRMESİN"
Bu açıdan bakıldığında özgürlük-güvenlik dengesi uyumunun önemine dikkat çeken Davutoğlu, "İki taraflı denge değil, uyum mantığıyla yaklaşıyoruz. Kobani olaylarından sonra ülkemizin her bir yanından gelen seslere, taleplere, çağrılara cevap verecek özgürlüklerin korunması ve iç güvenlik reform paketini 1 hafta çalışarak hazır hale getirdik. Dikkat ediniz, öylesine bir ayrım yaşandı ki, ’sokağa çıkın’ çağrısı yapanlar dahi bu vandalizmi savunamaz hale geldiler. O zaman kimse bugün sizlerle paylaşacağım konuları Türkiye’nin otoriterleşmesi, daha özgürlükleri kısıtlayan bir alana geçmesi diye görmemelidir. Madem ki bu manzaraları, o manzaraları çıkarmak için provokatif tweet atanlar dahi bugün savunamıyorlar, o zaman getirdiğimiz ve getireceğimiz tedbirler konusunda objektif yaklaşsınlar ve bunların Türkiye’de ve dünyadaki uygulamalarına bakarak yaklaşsınlar. Bir önyargıyla yaklaşmasınlar. Bunları bir siyasi istismar malzemesi yapmasınlar" çağrısında bulundu.

YENİ PAKETİN DETAYLARI
Yeni İç Güvenlik Reformu Paketi’nin detaylarını açıkladı. Paketi açıklarken "özgürlük-güvenlik dengesi"ne vurgu yapan Davutoğlu, "Bugün açıklayacağımız tedbirler, açıklayacağımız reformlar bir taraftan özel hayatın mahremiyetini korumaya, kişisel özgürlüklerin korunmasına, insan hak ve özgürlüklerinin tahkim edilmesine yönelik reformlardır. Diğer taraftan elektronik ticaret güvenliğinden iş güvenliğine kadar uzanan geniş çaplı bütün vatandaşlarımızın günlük hayatlarını tam bir güven içinde yaşamalarını sağlayacak reformlar olacaktır. Ayrıca uyuşturucuyla mücadeleden terörle mücadeleye kadar bu güven ortamını zedeleyeceklere karşı alınacak tedbirler var" dedi.

"DOĞUM, EVLENME, BOŞANMA VE ÖLÜMDE NÜFUS MÜDÜRLÜKLERİNE GİDİLMEYECEK"
Davutoğlu, "Birincisi, İçişleri Bakanlığımızla yaptığımız değerlendirmelerle vatandaşlarımızın günlük hayatlarını kolaylaştırıcı ve vatandaşlarımıza güven duyan bir devlet anlayışını yerleştirici adımlar atmaya karar verdik. Bunlar, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle saplanacak. Doğum, evlenme, boşanma ve ölüm gibi hallerde nüfus müdürlüklerine gitme zarureti ortadan kalkacak. Nüfus müdürlüklerine gitmeden doğrudan bildirimle tescil yapılabilecek. Öyle anlar hepimiz yaşamışıdır, en yakınımızı kaybederiz, bir taraftan cenaze hazırlıklarıyla uğraşırken, bir taraftan ölümü bildirip nüfus müdürlüklerine giderek kağıt almaya çalışırız. Bizim devletimiz vatandaşına güvenmelidir, güvenecektir. Bu çerçevede nüfus müdürlüklerine gitmeden bildirimle tescil imkanı sağlanacak" dedi.

"SOYADI DEĞİŞİKLİĞİNDE MAHKEME KARARI OLMAYACAK"
"İkincisi, isim ve soy isimlerle ilgili mahkeme kararı artık olmayacak" diyen Davutoğlu, "İsim zati bir şeydir. Kişinin kendisinin seçmesinin en doğal hakkı olduğu bir husustur. Kimse isim değişikliği için izin alma zorunluluğunda olmayacak. Bu zati hak, vatandaşlarımıza verilecek ve vatandaşlarımız mahkemeye gitmeden tek bir dilekçeyle ’ben bundan sonra şu soyadını değil bu soyadını kullanmak istiyorum’ diyecek. Dedikten sonra işlem başlamış olacak. Hiçbir mahkeme süreci olmayacak. O eskindendi. Ben kendi kızımı kaydederken nüfus memuru hatırlıyorum -annemin adı Memnune- ’bunu kaydedemem’ demişti sene 1988, ’Arapça bu isim’ demiştim. Baktım adı nüfus memurunun ismi Mahmut, bu isim nece dedim ve Mahmut isminin kökenini anlattım ona. Ama ikna etmek 15-20 dakikayı buldu. Niye o ismi kaydetmek istediğim konusunda. Artık kimse çocuğuna vereceği isim konusunda, soyadı değişikliği isteniyorsa, kullanıldığında yüzü kızaran soy adları var, bütün bu soyadlarını tek bir dilekçeyle değiştirme hakkı vereceğiz. Hiçbir hakim de, memur da vatandaşımızın isimlerine karışma ya da o ismi tayin etme hakkına sahip olmayacak" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, yine nüfus kayıt örneği, ikametgah gibi belgelerin e-devlet üzerinden verileceğini bildirdi.

"PASAPORT VE SÜRÜCÜ BELGESİ ARTIK EMNİYET’TEN ALINMAYACAK"
Pasaport ve sürücü belgelerinin nihayette seyahat belgesi olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Bunlar Emniyet Genel Müdürlüğü’nün işi değildir, güvenlikle ilgili bir konu değil. Pasaport alacak olan bundan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gitmeyecek, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne gidecek. Böylece sanki pasaportla yurtdışına çıkan her vatandaş, bir potansiyel suçluymuş gibi gidip emniyet kapılarında pasaport ve ehliyet için beklemeyecek. Bu da çok temel bir değişikliktir. Bir zihniyet değişimini yansıtır. Bunlar artık polisi alanlar değil vatandaşlıkla ilgili alanlardır" açıklamasında bulundu.

"İÇİŞLERİ BAKANLIĞI YENİDEN YAPILANDIRILACAK"
İçişleri Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılacağını bildiren Davutoğlu, "Aldığım çok kapsamlı brifingden sonra bakanlıklarımızın son 12 yıllık tecrübemiz ışığında yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç var. Önümüzdeki ’yeni Türkiye’ inşa edilirken kurumlarımızın kendilerini muhasebeden geçirmeleri gerekiyor. Geçmiş birikimler neydi, 12 yıllık tecrübe içinde yaşananlar noktasında geldiğimiz düzey nedir, şimdi atılması gereken adımlar nedir? Bütün kurumlarımıza bu talimatı verdim. Bizzat da gidip herkesi dinleyeceğim. Ama herhangi bir bakanlıkta ve herhangi bir kurumda reform yapılması gerekiyorsa hiç tereddüt etmeden o reformları yapacağız. Artık Türkiye’nin sivil ve demokratik karakterini tahkim etmesinin vakti gelmiştir. Bunu Diyanet’te de, YÖK’te de yaptım. Bundan sonra bizim her şeyi şeffaf şekilde tartışarak, ülkemizin geleceğini, devletimizin yeniden yapılanmasını ve demokrasimizin tahkim edilmesini teminat altına almamız lazım. Bunu yapmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

"EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜLÜĞÜ İÇİN YENİ TEDBİRLER ALINACAK"
Bu çerçevede Emniyet Genel Müdürlüğü’nün etkinliğini ve esnekliğini güçlendirecek tedbirler alacaklarını bildiren Davutoğlu, "Emniyet Genel Müdürlüğü’nün gerek Bakanlar Kurulu’nda, gerek verilen bakanlıktaki brifingde kendi kurumsal yapısı içinde bir piramit bozulması olduğunu hep beraber gözledik. Bunu düzelteceğiz. İhtiyaçlar neyse onlar karşılanacak. Ama biraz sonra üzerinde durduğum gibi her bir birimimiz, güvenlik mensubumuz da demokratik hukuk devleti kuralları içinde hareket etmeye yönlendirilecekler ve bu kurallar içinde davranmaları bir güvenlik kültürü haline gelecek. Güvenlik de bir kültürdür, salt fiziki güçle ilgili bir husus değil" şeklinde konuştu.

"JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NA BAĞLANACAK"
Bu çerçevede çok önemli bir adım atıldığını vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarının atama ve sicil yetkilerinin doğrudan İçişleri’ne bağlanmasıdır. Şimdiye kadar İçişleri’ne bağlı olmakla birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri içinde düzenlemeler yapılıyordu ve bu belli bir ihtiyaçtan kaynaklanıyordu. Şimdi geldiğimiz noktada askeri konular hariç bütün diğer konularda yetkiler İçişleri Bakanı ve bakanlığına veriliyor. Atama, değerlendirme, sicil ve birçok konular. Şunu da ifade etmek isterim, TSK şu ana kadar da gözbebeğimiz gibi korumamız gereken çok önemli temel kurumumuzdur. Önümüzdeki hafta Genelkurmay Başkanımızı ziyaret ederek, doğrudan da brifing alacağım. Türkiye’de sivil-asker ilişkilerinin sağlam bir zeminde inşa edilmesi milli güvenlik ve demokrasinin geleceği açısından en önemli konulardan birisidir. Şu ana kadar da birçok reform yaptık, bundan sonra da sürdürerek bir taraftan kurumlar üzerindeki sivil ve demokratik denetimi gerçekleştireceğiz, diğer taraftan da o kurumlarımızın kendi alanlarında en yetkin hale gelmesi için ne gerekiyorsa destek vermeye devam edeceğiz. Bu anlamda bu planladığımız değişiklik bir reform niteliğini taşımaktadır. Ayrıca bunun dış alana yansıması, görünür olması için de bundan sonra Jandarmalarımız, İçişleri Bakanlığımızın tayin edeceği özel bir kıyafet giyecekler. Bu alanda hem idari işleyiş bakımından hem de toplumsal görünürlük bakımından demokratik sivil hayatın daha yakın unsurları halinde çalışmaya devam edecekler. Çağdaş ve etkin bir yapıya hem Jandarmamızı hem de Emniyet Genel Müdürlüğümüzü kavuşturmaya kararlıyız. Bu anlamda diğer tedbirlerden önce yapısal tedbirleri öne çıkardık. Devlet önce kendisine bakıyor ne yapılması gerektiği konusunda önce kendisine bakıyor sonra da insan hakları bağlamında atılması gereken adımları atıyor."

"YASADIŞI DİNLEMELER DENETİM ALTINA ALINACAK"
Davutoğlu, "Yine üçüncü alan, İç Güvenlik Reformu tedbirleri alacağımız gündeme geldiğinde istismar edilen bir konuyu da açık ve net bir şekilde burada cevap vereceğiz bu reform paketi içinde. O da kolluğun önleyici ve adli istihbarat faaliyetlerinin denetimi. Yani herhangi bir istihbarı faaliyet yapılıyorsa bunun da uyum içinde dengeleyici mahiyette denetimi yapılacak. Çeşitli konularda güvenlik birimlerinin yaptığı istihbarat, teknik takip, dinleme gibi yetkiler, önce o birimlerde, İçişleri Bakanlığı’nda, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nda denetimi yapılacak. Ayrıca TBMM’de 17 kişilik komisyona da rapor sunulacak. Yani dinlemeyle ilgili rahatsızlıkların hepimizi nasıl meşgul ettiğini son aylarda biliyoruz. Bu rahatsızlıkları gidermek için her türlü tedbiri alacağız. Ama eğer herhangi bir suçun önlenmesi için önleyici kısa süreli bir önleyici istihbarat dinlemesi yapılmışsa ya da mahkeme kararıyla adli bir istihbarat dinlemesi yapılmışsa bu yapılan dinlemelerin hepsi TBMM’de, bütün partilerin katıldığı bir komisyonda değerlendirilecek, raporlandırılacak ve denetim altına alınacak. Yani kimse bu konuda şu şüpheye düşmesin, hükümetimiz dinlemelere karşı etkin çözümü aldı acaba geriye dönüş mü var? Hayır. Verdiğimiz hiçbir özgürlükten geriye dönüş yaşatmayız. Ama şunun da bilinmesi gerekir. Son derece dinamik bir değişim çağında yaşıyoruz. Bazen yeni gelen teknolojik bir araç özgürlüklerimizi kısıtlayıcı sonuçlar doğurabiliyor. Bu konuda da son derece dikkatli gerektiğinde kanunlarımızı, yönetmeliklerimiz, genelgelerimizi revize ederek halkımızın özgürlüğünü, güvenliğini ve uyum içinde yaşamasını teminat altına alacağız. Yetki istismarına karşı her türlü tedbir bu çerçevede alınacak" diye konuştu.