SAMSUN (AA) - FATİH MEHMET KÜRKÇÜ - AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, "Türkiye bir denge ülkesidir. Türkiye'nin yaklaşımı kesinlikle mezhepler üstü ve herkesin kendi yerinde huzur içinde yaşamasına yöneliktir. Mezhepçi tavırlara kesinlikle karşıdır." dedi.

Bostancı, AA muhabirine Musul operasyonları ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Musul'un Türkiye için kritik önemi bulunduğuna dikkati çeken Bostancı, şehrin nüfus yapısının Bağdat'ta egemen olan siyasal iktidarın anlayışıyla uyuşmadığını söyledi.

Bağdat yönetiminin eski Başbakan Maliki zamanından bu yana mezhepçi politika izlediğini ve bunu her yere yaymak için devlet gücünü kullanılmak istendiğini ifade eden Bostancı, "Bunu bölge için çok tehlikeli görüyoruz. Bölgede barışın ve esenliğin sağlanması mezhepçi anlayışla tahakküm kurarak değil bütün kimliklere, bütün mezheplere toleransla yaklaşmak, devletin görevini mezheplerle bağlantısız tarzla o toprakların üzerinde yaşayan insanların esenliğini sağlayıcı siyasi güç olarak tanımlamaktan geçiyor ama Bağdat'taki hükümetin tavrı bu değil." diye konuştu.

Bağdat yönetiminin Musul'a yaklaşımının etnik ve demokratik yapıyı dönüştürmeye yönelik olup olmadığının ciddi soru işareti oluşturduğunu belirten Bostancı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sadece Türkiye'nin kafasında değil Musul'da yaşayan insanların zihinlerinde de böyledir. Bu bir kaygı doğuruyor. Eğer Bağdat hükümeti bu yönde bir girişimde bulunursa bu insanlar ne olacak? Ya katledilecekler ya da kaçacaklar. Katledilmeleri inanılmaz bir insani dramdır ve Türkiye'nin buna seyirci kalması düşünülemez. Suriye politikasının temelinde de bu insani referanslar vardır. Göçü de istemiyoruz, herkes yerinde kalsın. Burada DEAŞ'ı bahane ederek birtakım politikalara egemenlik alanı yaratma şeklinde bir durum da söz konusu. Bu Suriye'de de var şimdi, Irak'da da. DEAŞ evet, bir terör örgütü ama DEAŞ sonrasına ilişkin oradaki yapının nasıl olacağı hususunda çok tatmin edici bir siyasi çizginin ortaya konulması lazım. Bu yok. Olmadığı gibi aksi yönde birçok emare var. 'Yok efendim Haşdi Şabiler gelecekmiş". Şii milis güçleri kastediliyor burada. Herhangi bir düzeni olmayan, esasen bölgede çok problem doğuran mezhepçi bir milis gücünden bahsediyoruz. Irak Merkezi Kuvvetleri'nin demografik yapısına baktığımızda, orada da bir dengesizlik olduğunu görüyoruz. Irak'ın bütününü temsil eden bir yapı söz konusu değil. Mezhepçi bir siyasetin uzantısı olan ordu söz konusu."

- "Türkiye bir denge ülkesidir"

"Merkezi hükümeti Musul'da Irak'ın bütünlüğünü korumaya dönük insani temelde tavır mı alacak, yoksa Bağdat'ta yaptığı mezhepçi politikaları orada da sürdürecek mi? Problem budur." diyen Bostancı, "Tabii bunların arkasında başka ülkeler ve onların yaklaşımları da var. Türkiye bir denge ülkesidir. Türkiye'nin yaklaşımı kesinlikle mezhepler üstü ve herkesin kendi yerinde huzur içinde yaşamasına yöneliktir. Mezhepçi tavırlara kesinlikle karşıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Bostancı, söz konusu mezhepçi siyasetlerin acımasız katliamlarına ve girişimlerine itiraz etmenin insanlık görevi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Şia da olsan Sünni de olsan, eğer kendini temelde insani bir çizgide tanımlıyorsan senin görevin herkesin hakkını, hukukunu korumaktır. Eğer dar bir siyasal anlayış, mezhepçi bir anlayışla davranmıyorsan yapılması gereken budur. Bu yüzden Türkiye, Musul meselesinde koalisyonun etkin bir parçası olmak ve DEAŞ terör örgütü gittikten sonra masada olarak maceracı girişimlere izin vermeme politikasını takip ediyor. Esasen Türkiye'deki herkesin, Türkiye'nin milli çıkarları ve çevredeki ülkelerin mezhebi ne olursa olsun, huzuru ve geleceği bakımından bu politikaya destek olması gerekir ama maalesef bazen 'İşte ucuz siyasi rekabet nedeniyle AK Parti'ye eleştiri getirelim, buradan da bir hikaye çıkaralım' tavrıyla bunlar görmezden geliniyor. Ben insanları ciddiyete, aklıselime ve bölgenin huzuru için Türkiye'nin oynadığı role daha dikkatli bakmaya, bu işi siyasi rekabetin ötesinde bir insanlık meselesi olarak görmeye davet ediyorum."

- "Türkiye'nin Musul ile tarih, yaşanmışlık ve sosyo kültürel bağları var"

Türkiye'nin Musul ile bağlarının resmi metinlerin arkasındaki tarih, yaşanmışlık ve sosyo kültürel bağlardan oluştuğuna işaret eden Bostancı, sözlerini şöyle tamamladı:

"Orada insanların canının yanması, Türkiye'deki insanların canını yakar. Akrabaları, hısımları vardır. Hangi mezhepten, hangi etnik kimlikten olursa olsun, Türkiye'de karşılığı olan demokrafik yapı var orada. Türkiye olarak oradaki herkesle ilgiliyiz. Şia ile de ilgiliyiz, onların huzuru ve esenliği, Sünnilerle de ilgiliyiz, Kürtlerle, Araplarla, Türkmenlerle, Yezidilerle... Hepsiyle ilgiliyiz. Zaten öyle bir perspektifin olmaksızın esenliğe ve huzura ilişkin bir gelecek tasarımınız olamaz. Türkiye için hayırlı olan bölgenin mevcut sosyal realitesi neyse onunla barışan bir siyasetin egemen kılınması. Bizim yaptığımız budur. Tabii ki bir Misakımilli meselesi ve tartışması var. Misakı milli, bizim sosyo kültürel bağlarımızı göstermesi bakımından önemli. Bunun dışında bizim derdimiz petrol, şu bu değil. Onlar çok tali meselelerdir. Şu anda odaklandığımız ve baktığımız mesele insan hayatıdır, insanlığın esenliğidir, insani dramların yaşanmamasıdır. Tüm politikalarımızın odaklandığı husus budur."