Tamam, Trabzonspor hem Avrupa'da hem Türkiye'de maç oynuyor. Herkes yoruluyor.
Tamam, elindeki kadro geniş, buna göre kadronu istediğin gibi şekillendirebilirsin.
Lakin en azından iskelet kadron belli olacak. Vahid Hoca, ideal 11'e yakın isimlerde ısrar etse, önce iskelet bir takım kurup ona ruhunu üflese, takımı ve taraftarı kendi etrafında kenetlendirse gelecek eleştirileri de göğüsleme imkânı bulacak.
Ama neredeyse hemen her maç kötü bir kadro oluşturuyor. Bu da hem hocaya yönelik tepkileri artırıyor hem de güveni azaltıyor.
Vahid Hoca, haftalardır bir şeyler deniyor. Medjani'yi geldiği günden bu yana bir kez stoperde oynattı, harikaydı. Diğerlerinde (Gaziantep maçı da dahil) ön liberoydu, rezaletti. Elinde Salih gibi yerli alternatif var. İleri uçta takımın daha iyi olmasını sağlayan, direnci ve fizik kondisyon gücüyle ortaya çıkan ama yedek kulübesinde. Takımın orta sahası yok, rakip kolaylıkla ceza sahasına kadar iniyor fakat o alanı diri tutacak Özer ve Yusuf da kulübede.
Yani hocam, bilerek mi yapıyorsun bunları? Yani takım yarışa çok tutulmasın, taraftarda beklentiler yükselmesin diye mi? "Ben bir temel attım, inşaatı yapıyorum, betonunu döküyorum önce otursun bakalım, sonrasını hallederiz mi?" diyorsun... Eğer böyle ise, o zaman Trabzonspor kendi sahasında Gaziantep'ten 4 gol yemeyecek!

Taraftar... "Böyle taktik mi olur?
Hoca takımı böyle mi oynatır" tepkileriyle, "istifa" diye bağırıyorlar.
Trabzonspor 58. dakikaya kadar yokları oynadı. Ama o dakikadan sonra futbolcular maçı kurtarmak için çırpınıyor. Taraftar nerede?
Yokları oynadılar resmen. "Hoca yok" tezahüratı yapıyorsun! İyi de sende yoksun! En ufak pas hatasında "yuh" çekiyorsun. Kusura bakmayın ama "Avni Aker Cehennemi" söylemi de anılarda kaldı.

Trabzonspor, 80 milyonluk bir takım kurdu. Bu maliyetin karşılanabilmesinin yegâne yolu saha sonuçlarının iyi olmasından geçiyor.
Ya rotasyonu bırakın ya da rotanızı çizin artık! Teknik ekibe hatırlatalım...