Turgut...

Sevdiğim bir Arkadaş...

Trabzon kültürüyle harmanlanmış...

Dürüsttür, ahlaklıdır.

Milli meselelerin de yakından takipçisidir.

Asker-polis sevdalısıdır.

Yolda görse selamlamadan geçmez.

O denli yani...

*

Epeycedir görüşemiyorduk.

Dün bir mekânda karşılaştık.

Sarıldık, merhabalaştık...

Hal, hatır faslı falan...

Laf döndü dolaştı, yılbaşı yaşananlara geldi.

*

Devamında, heyecanla başladı anlatmaya:

"Yılbaşı gecesi, Jandarma Karakolu önünden geçiyorum.  Malum, içerdekiler asker, evlerinden uzakta garipler. Sevaptır. İçeri girip hal hatırlarını sorayım dedim. Kapıdaki nöbetçiden müsaade isteyip girdim de... Çay içen askerlere yöneldim. Birkaç adım attım. Dışarıda bir çığlık; "Sana dur diyorum!" Geriye döndüğümde ne göreyim. Namlunun ucunda Rukiye abla! Üzerinde bombalı yelek! Asker namluyu doğrultmuş uyarıyor; "Yere yat!" Ablanın elleri başının üzerinde... Buz kesiyorum. Öylece Kalakalıyorum. Bomba imha uzmanları geliyor. Çıkarıyorlar yeleği. Üzerine çullanıp kelepçeliyorlar."

-Sonra Turgut?(!)

"Sonra ne olsun! Uyanıyorum. Anlayacağın Rukiye abla bile canlı bomba çıktı. Her gece böyle garip garip rüyalar. Sinirlerim bozuldu valla! Abla, bizim karşı binada oturuyor. Belki rüya bu, lakin yine de kadının yüzüne bakamaz oldum! Artık ne televizyon izlemek, ne de gazete okumak istiyorum. Paronayak olup çıktım!"

*

O'na;

-Hakikaten zor bir süreç...

Ama görüyorsun kardeşim.

Devletimiz işbaşında, düzelecek inşallah.

Bence sen biraz abartıyorsun.

*

Size;

Çok kritik günlerden geçmekte, tarifsiz acılarla yüzleşmekteyiz.

Sürekli kayıplarımız olmakta, artık her güne yeni bir terör saldırısıyla uyanmaktayız.

Dolayısıyla milletçe huzursuzuz.

Tabii ki de bütün bunlar Turgut'un rüyalarında büyük etken.

Ancak...

Önemli bir detayı sizlerle paylaşmak isterim.

Turgut arkadaşıma öyle dediğime bakmayın siz.

Korkarım hepimiz Turgutlaşıyoruz!

Zor ama kalın sağlıcakla...