Tekirdağ Kadriye ve Kenan Tunalı Diyaliz Merkezi'nde tedavi gören 18 hastaya Hepatit C virüsünün bulaşması ve Sağlık Bakanlığı'nın inceleme komisyonu kurması, gözleri bir kez daha bu virüsün bulaşma yollarına çevirdi. 

Hastalığın riskleri ve bulaşma yollarına ilişkin bilgi veren Türk Gastroenteroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Birol Özer, virüsün iğne ve şırıngaların ortaklaşa kullanılması, virüs bulaşmış kan ile yapılan nakiller, enfekte kişilerden alınan organların nakli, anneden çocuğa aktarım, cinsel temas ve enfekte kişinin kanının bulaşmış olabileceği tıraş bıçağı ya da diş fırçası gibi kişisel bakım eşyalarının ortak kullanılması yoluyla bulaşabildiğini söyledi.

SİNSİ İLERLİYOR, BELİRTİ VERMİYOR

Özer, genellikle herhangi bulgu ve belirti vermediği için hastalığın sinsi geliştiğini vurgulayarak, bazı hastalarda halsizlik, yorgunluk, bulantı, kas eklem ağrısı ve kilo kaybına neden olabildiğini belirtti.

Hepatit C tedavi edilmediğinde, uzun yıllar sonra karaciğerde sertleşme, büzüşme ile kendini gösteren siroza neden olabildiğine dikkati çeken Özer, "Tüm dünyada 170 milyondan fazla insan hepatit C ile yaşamaktadır. Ülkemizde hepatit C sıklığı yaklaşık yüzde 1'dir. Kişilerin yaklaşık yüzde 15-20'si 6 aylık sürenin sonunda tamamen iyileşir, yüzde 80-85'i ise kronik hepatit C ile enfekte haline gelir. Bu kişilerin yüzde 20'sinde ise sonunda karaciğer kanserine dönüşme riski olan siroz gelişir" diye konuştu.

HASTALIK AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERDE FAZLA GÖRÜLÜYOR

Kanı, geçirgen bir zardan süzerek temizleme yöntemi olan hemodiyaliz tedavisi gören hastalarda Hepatit C'nin sık görüldüğünü aktaran Özer, şu bilgileri verdi:

"ABD'de genel toplumda HCV yüzde 1,6 oranında görülürken, hemodiyalize giren hastalarda bu oran yüzde 5,5-10 arasındadır. Türkiye'de de hastalık sıklığı yüzde 1'in altında olup, hemodiyaliz hastalarında yüzde 6,6' dır. Türkiye'de 1990'larda iki diyaliz hastasından birinde Hepatit C tespit ediliyordu. Bilinçli davranış, personel eğitimi, yeni geliştirilen ilaçlarla hastaların kan alma ihtiyacının azalması, enfeksiyon kontrol önlemlerine uyumun artırılması ile bu oran düştü."

Hemodiyalize giren hastalarda hastalık sıklığının, sağlık koşulları yetersiz olan az gelişmiş ülkelerde yüzde 60'a kadar ulaştığına işaret eden Özer, "Bu oran İtalya'da yüzde 13,5-31, Fransa'da yüzde 10-42, Moldova'da yüzde 75, Suriye'de yüzde 49, Almanya'da yüzde 3,8, İspanya'da yüzde 22,9, İngiltere'de 2,6"dır" dedi.

Özer, Hepatit C sıklığında, böbrek hastalığının süresi, kan transfüzyonu sayısı, diyaliz tipi, diyaliz ünitesindeki hepatit C'li hasta sayısı ve geçmişte nakil uygulanmış olması, düşük personel/hasta oranı, standart enfeksiyon kontrol kurallarına uyulmamasının önemli faktörler olduğunu vurguladı. Özer, belirli merkezlerde hemodiyaliz olanlara göre evde hemodiyaliz ya da karın diyalizi olan hastalarda Hepatit C sıklığının da daha az olduğuna dikkati çekti.

"YETERSİZ PERSONEL SAYISI BULAŞMADA ETKEN"

"Diyaliz makinelerinden hastalara Hepatit C bulaşı olamamakla birlikte, ülkemizde HCV taşıyan hastalar ayrı salon ve makinelerde diyalize girmektedir" diyen Özer, tedavi sürecinde kullanılan malzemenin uygulama yapıldıktan sonra tıbbi atık olarak atıldığı için genellikle bundan ötürü bir bulaşmanın söz konusu olmadığını vurguladı.

Hemodiyaliz merkezlerindeki hizmet standartlarının Sağlık Bakanlığı tarafından uluslararası standartlarda belirlendiğini dile getiren Özer, "Ancak HCV bulaşı için sayılan risk faktörlerinden biri de düşük personel/hasta oranıdır. Personel yetersiz olduğunda, hasta başına düşen hemşire sayısı azalıyor ve bir hemşire gün içinde çok sayıda kişiye hizmet etmek zorunda kalıyor. Bu sırada mutlaka yapılması gereken hijyen standartları yeterince yerine getirilemeyebiliyor" şeklinde konuştu.

SAĞLIK BAKANLIĞI DİYALİZ MERKEZİ İÇİN SORUŞTURMA KOMİSYONU KURDU