Prof. Dr. Serhat Fındık, uykunun rutin yaşamda enerji depolayarak güne daha dinç başlayabilmenin en önemli faktörü olduğunu söyledi, en az 6, en fazla 8 saat uyunması gerektiğini belirtti.

Sağlıklı bir yaşam için kaliteli ve saatlerine özen gösterilen bir uyku düzeni büyük önem taşıyor. Uzmanlar, yetişkin bir insanın günde en az 6 ile 8 saat arası uyuması gerekirken bu süre kısaltılmak zorunda kalındığında istenmeyen sorunlar ile karşı karşıya kalınabildiğini, özellikle aktif çalışma hayatına sahip kişilerde uykusuzluk sonucu ortaya çıkan halsizlik, dalgınlık, konsantrasyon bozukluğu gibi durumlar kişinin zamanla sinirli bir ruh haline bürünmesine neden olabildiğini kaydetti. Hisar Intercontinental Hospital Uyku Bozuklukları Merkezi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serhat Fındık, uyku bozukluğu ve uyku apnesi hakkında detaylı bilgi verdi.

Uyku, rutin yaşamda enerji depolayarak güne daha dinç başlayabilmenin kuşkusuz en önemli faktörlerinden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Fındık, "Kişilerin günlük yoğun çalışma temposunda veya öğrencilerin sınav için sabahlamaları gibi durumlarda uykusuz kalmanın etkileri günün ileriki saatlerinde halsizlik, yorgunluk, dalgınlık ve odaklanamama gibi belirtilerle ortaya çıkabilmektedir. Yatma zamanı belli olan, 6 saatten az olmayan, 8 saatten de fazla olmayan bir uyku düzeni kişilerin ciddi ölçüde yaşam kalitesini artırabilmektedir. Ayrıca gün içinde özellikle öğlen saatlerinde yapılabiliyorsa “şekerleme” dediğimiz sadece 15 dakikalık bir uyku sağlık üzerinde olumlu etkileri olan bir durumdur" dedi.

"UYKUSUZLUK VÜCUTTA OLUŞABİLECEK CİDDİ HASTALIKLARI TETİKLEYEBİLİYOR"

Uykusuzluğun psikolojik ve davranışsal olarak getirdiği bozuklukların yanında fiziksel olarak da olumsuz etkileri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Fındık, düzenli bir uyku sağlığının olmaması vücutta oluşabilecek hastalıkları da büyük ölçüde tetikleyebildiğini, uyku apnesi başta olmak üzere, depresyon, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, insülin direnci ve obezite gibi hastalıklar ortaya çıkabildiğini bildirdi.

"UYKU APNESİ KADINLARA ORANLA ERKEKLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR"

Uyku apnesi, ilerleyen yaşlardan itibaren daha sık görüldüğünün altını çizen Fındık, "Kadınlara oranla, erkeklerde daha sık rastlanılan hastalık, geniz eti, bademcik sorunu yaşayan ve ileri boyutta bademcik enfeksiyonu geçiren çocuklarda da oldukça sık görülmektedir. En önemli risk faktörlerinden biri de şişmanlıktır. Genel olarak; kısa boylu, boynu kısa, şişman ve belirgin gıdı gibi özellikleri taşıması kişiyi hastalığın en büyük adayı yapabilir. Ancak zayıf insanlarda da görülebileceği unutulmamalıdır" şeklinde konuştu.

"KİŞİNİN UYKU KALİTESİNİ BOZARAK BAŞ AĞRISI OLUŞTURABİLİYOR"

Prof. Dr. Fındık, hastalığın en önemli belirtisinin sabah yorgun kalkma olduğunu kaydederek sözlerine şöyle devam etti: "Kişinin uyku sırasında 10 saniye boyunca nefesi durduğu için sürekli çırpınarak uyanmak zorunda kalır. Hastada uyku kalitesi bozulduğu için, ne kadar uyursa uyusun sabah kalktığında tamamiyle yorgun hissetmeye ve her an uykuya eğilim görülmeye başlar. Şiddetli horlama, uykuda solunum durması, gece sık sık uyanma nedeni ile uykusuzluk, sabah baş ağrısı, kabus görme, bilişsel işlevlerde azalma, konsantrasyon kaybı, iş performansında azalma belli başlı belirtilerdir.

Uyku apnesi tedavi edilmediği takdirde ölüme kadar gidebilen çok ciddi sağlık problemlerine yol açar. Bunlar arasında yüksek tansiyon, kalp ritim bozuklukları, pulmoner hipertansiyon (akciğerlerin yüksek tansiyonu), kalp yetmezliği, inme/felç, insülin direnci, karaciğer yağlanması, obezite, metabolik sendrom ve şeker hastalığı sayılabilir. Bu hastalar vücut dirençleri de düşük olduğu için kolaylıkla mikrobik hastalıklara yakalanırlar ve diğer insanlara oranla daha sık doktora başvurup daha fazla süre ile hastaneye yatarlar".

KALİTELİ UYKU İÇİN GEREKENLER

Prof. Dr. Fındık, kaliteli ve sağlıklı bir uyku için dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:

Kilo problemi yaşayan kişiler tedavinin başarıya ulaşması için mutlaka bir diyetisyen veya endokrin uzmanına başvurmalıdır.

Günlük mutlaka egzersiz veya yürüyüş yapılmalıdır.

Stresten olabildiğince uzak durmalıdır.

Yatak odası mümkünse rahat, sessiz, konforlu, ışıktan tamamen arınmış, elektronik cihazlardan uzak bir şekilde düzenlenmesine önem verilmelidir.

Yatak ve yastık kalitesi özen gösterilmelidir.

Günde en az 2 litre su tüketilmelidir.

Sigara ve alkol tüketiminden uzak durulmalıdır.

Kahve ve çay gibi uyku kaçırabilen içeceklerin akşam geç saatlerde tüketilmemesi gereklidir.

Akşam yemeği geç vakit yenilmemelidir.

Günlük rutinde kahvaltı zengin yapılmalı, öğlen hafif yemekler tercih edilmeli ve akşam yemeği de en hafif yiyecekler tercih edilmelidir.

Sürekli kullanılan ilaçların mutlaka uzman kontrolünden geçirilmesi ve uyku bozukluğuna bir etkisi olup olmadığına bakılmalıdır.

(İHA)