Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye’nin sağlık alanında gelişmiş ülkelerin klasmanına girdiğini belirterek, “Biz artık sağlıkta süper ligdeyiz ancak ihtiyaçlarımız da farklılaşıyor” dedi.

9. Büyükelçiler Konferansında konuşan Bakan Akdağ, "Türkiye’yi sağlıkta gelişmiş ülkelerin klasmanına soktuk. Biz artık sağlıkta süper ligdeyiz ancak ihtiyaçlarımız da farklılaşıyor. Vatandaş memnuniyeti ciddi bir şekilde artış gösterdi. Memnuniyet için önümüze yüzde 80 gibi çok iddialı bir hedef koyduk. İhtiyaçlarımız gerçekten değişti. Daha şişman bir toplum olduk, çok hareketsiz bir toplumuz, hala çok sigara içen bir toplumumuz var ve bütün bunlara bağlı olarak şeker hastalığı oranı artıyor toplumda. Tamamen yeni yaşam biçiminin sonuçları olan hastalıklarla karşı karşıyayız. 2023’e kadar ajandamızda sağlık promosyonu denen, bizim sağlıklı yaşamın teşvik edilmesi dediğimiz kavram için hem çok para harcıyoruz hem de bu hususta yeni çalışmalarımız var. Türkiye’de 2003-2013 arasında hastalık yükümüzü yüzde 4 azalttık. Dünyada bunu sağlayabilmiş sadece birkaç ülke var. Hastalık yükünü azaltmak için yeni bir döneme girmek zorundayız” ifadelerini kullandı.

“SAĞLIK SİSTEMLERİNİN DÖNÜŞÜMÜNDE HER ÜLKEYLE TECRÜBE PAYLAŞIMI YAPABİLECEK DURUMDAYIZ”

Katastrofik sağlık harcamasına (yıkıcı sağlık harcaması) vurgu yapan Bakan Akdağ, “Bugün ABD 30 senedir sağlık reformu yapmaya çalışıyor. ABD’de kişi başına her yıl sağlık için 9 bin 700 dolar para harcanıyor. Türkiye’de bu 550 dolar civarında. Memnuniyetle sağlık harcaması arasında nasıl bir ilişki var ülkelerde? Kişi başına satın alma gücü kalitesine göre Türkiye’de bin dolar civarında bir harcama yapıyoruz. Bütün dünya ülkelerinin dikkatini Türkiye’ye sağlık açısından çeken temel hususlarından biri paranın iyi kullanımıdır. Hızla gelişen bir sağlık turizmimiz var. Türkiye aslında bütün ülkeler tarafından Türkiye’de neler oluyor? Birlikte ne yapabiliriz diye aranan bir ülke durumuna geldi. Sağlık sistemlerinin dönüşümünde her ülkeyle tecrübe paylaşımı yapabilecek durumdayız. Afet ve acil sağlık durumlarında sağlık destek birimleri açısından Türkiye bugün dünyanın en iyi en gelişmiş ülkesi. 8 bin gönüllü medikal kurtarma ekip elemanımız var, dünyada örneği yok. İstediğimiz ülkeye ihtiyaç olan sayıda eleman gönderme imkanımız var, çok iyi yetişmiş bu arkadaşlar, bunlar. Gittikleri her yerde yüzümüzü ağarttılar” şeklinde konuştu.

“500’E YAKIN GÖÇMEN SALIĞI MERKEZİ YAPACAĞIZ”

500’e yakın Göçmen Sağlığı Merkezi yapılacağını belirten Bakan Akdağ, “Burada Suriyeli sağlık çalışanlarını da istihdam ettireceğiz. Türkiye’de yerel üretim açısından yeni fırsat alanları oluşturmuş durumdayız. İlaç ya da tıbbi malzeme üreten ve satan ülkelerin Türkiye’ye gelmesi ve burada yatırım yapmaları için çok cazip imkanlar var. Sağlık turizmi potansiyelimiz çok yüksek. Bu açıdan Türkiye’de özel sağlık sektörü çok ciddi katkı veriyor. Biz şehir hastaneleri ile sağlık turizminin kamu hastaneleri tarafından da mükemmel biçimde yapılacak yeni fırsatlar oluşturuyoruz. Her bir hastane kulesinin en üst katında ‘Kral Suiti’ dediğimiz 200 metrekareye yakın suitler var. Büyük suitler var, normal suitler var. Yurt dışından varlıklı hastalar ya da üst düzey bürokrasi ya da yöneticilerin Türkiye’ye getirilmesi ve Türkiye’de tedavi edilmesi, hastane şartları açısından, tıbbi açıdan ve diğer konfor açısından mümkün olacak” açıklamasını yaptı.

“TÜRKİYE ARTIK SAĞLIK TURİZMİ AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR DESTİNASYON MERKEZİ HALİNE GELDİ”

“180 bine yakın doğum gerçekleştirildi Türkiye’de” diyen Bakan Akdağ sözlerini şöyle sürdürdü:

“1 yılda Yunanistan’daki doğum sayısı 60 bin, biz Türkiye’de 180 bin Suriyeli annenin doğumunu gerçekleştirdik. Sağlık turisti diye bir kavramımız var, birincisi yurt dışından Türkiye’ye sağlık turizmi için gelenler, ikincisi de Türkiye’de turistik ziyaret için gelip burada hastalananlar. Türkiye artık sağlık turizmi açısından önemli bir destinasyon merkezi haline geldi. Şehir hastaneleri yapıyoruz. Bunlar müthiş binalar, bu sene en geç bir ay içinde Mersin’deki hastanemizi açmış olacağız, bin 300 yataklı. Senede aşıda 300 milyon dolar, inisülinde 400 milyon dolar, diğer biyoteknolojik ürünlerde 800 milyon dolar, hepsini toplarsanız aşağı yukarı 3-4 milyar dolar civarında yerelleştirme imkanımız var. Sağlıkta sistem geliştirilmesine katkı vermek, tedavi ve klinik eğitim destekleri vermek, Türkiye’de ilaç ve tıbbi cihaz üretimini yerleştirmek, ithalatı azaltıp ihracatı arttırıyoruz.”

(Goncagül Özcan / İHA)