Gül, İngiltere'ye yaptığı resmi ziyaret çerçevesinde İngiltere Dışişleri Bakanlığına bağlı Wilton Park'ta "Ortadoğu'da tarihi değişim ve bunun küresel siyasete etkisi" konulu bir konuşma yaptı.

 

Cumhurbaşkanı Gül, İsrail'in bugünkü politikalarıyla müttefiklerine de çok büyük yük olduğunu belirterek, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ile ABD Başkanı Obama arasında yaşanan mikrofon kazasını hatırlattı.

 

Cumhurbaşkanı Gül, "Herkes belki vicdanından geçeni söylemiyor, ama mikrofon kazaları olduğunda en güvendiği müttefiklerinin bile kendileriyle ilgili neler düşündüğünü herkes görüyor" diye konuştu.

 

Obama ile Sarkozy arasında bu ay başındaki G20 zirvesi sırasında yaşanan bir sohbet, açık unutulan mikrofonlara takılmış. Sarkozy, İsrail Başbakanı’nı kastederek, “Netanyahu’yu görmeye dayanamıyorum. Yalancının teki” demiş, Obama da “Bir de beni düşün, ben her gün onunla muhatap olmak durumundayım” yanıtını vermişti.

 

“SURİYE DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR NOKTAYA GELDİ”

Diyalog ve görüş birliğinin bölgede başarılı bir değişim süreci için gerekli olduğunu ifade eden Gül, konuşmasında Suriye konusuna da değindi.

 

"Siyasi ve diplomatik yatırımlarımızın olduğu komşumuz Suriye'nin son yıllarda bölgedeki gelişmeleri doğru analiz edememesini üzüntüyle ifade ediyorum" diyen Gül, Suriye halkından gelen taleplere kayıtsız kalamayacaklarını kaydetti.

 

Suriye rejimine demokratik değişim konusunda ikna etmeye çalıştıklarını söyleyen Gül, buna karşın rejimin kendi halkına baskı ve şiddet uygulamaya devam ettiğini belirtti. Gül, "Şiddet şiddeti besler. Ne yazık ki şimdi, Suriye dönüşü olmayan bir noktaya gelmiştir. Suriye'nin kaderi aynı zamanda tüm bölge için önemli" dedi.

 

Gül ayrıca, Suriye'deki muhalefeti ülkenin tüm kesimlerini, etnik ve dini azınlıklarını dikkate almasının önemini vurguladı.

 

“İSRAİL YENİ SİYASİ ORTAMA UYUM SAĞLAMALI”

Bölgenin güvenli olmasının önemine dikkati çeken Gül, İsrail-Arap sorununa da değindi. "Araplar ve İsrailliler arasında kapsamlı bir anlaşma olmadan bölgedeki hiçbir bahar yaza kadar dayanamaz" diyen Gül, İsrail'in bölgedeki yeni siyasi ortama uyum sağlaması gerektiğini vurguladı.

 

Gül bu çerçevede, "İsrailli yetkilileri barış sürecine ileriyi göremeyen taktiksel hareketlerde bulunmak yerine, stratejik bir zihniyetle yaklaşmaya çağırdığını" ifade etti.

 

Cumhurbaşkanı Gül, "İsrail, adil, geçerli ve kapsamlı bir barışa yönelik uzlaşmaz tavır sergiledikçe ve uluslararası hukuka saygı göstermemeye devam ettikçe, daha fazla izole olacaktır" dedi.

 

“ARAP BAHARI KORKU DUVARINI YIKTI”

Cumhurbaşkanı Gül, Batı ülkelerinin Arap baharından gerçekçi beklentileri olması gerektiğini, "bölgede tek tip bir tarifin" uygulanmasının başarılı olmayacağını kaydetti.

 

Arap baharının "sadece bölgedeki değil, dünya genelindeki korku duvarını da yıktığını" belirten Gül, örneğin ekonomik ve sosyal adaletsizliklerle ilgili yapılan Wall Street protestolarının dünyanın farklı köşelerine yayıldığını söyledi.

 

Gül, Arap baharının bölgedeki gelişim için eşsiz bir fırsat sunduğunu kaydederek, ancak gerekli siyasi, ekonomik ve kurumsal reformların uygulanmasını önemini vurguladı.

 

"Arap baharı o zaman kaçınılmazdı, şimdi geriye döndürülemez. Ancak önümüzdeki yol olası yanlış dönüşlerle hala engebeli" diyen Gül, uluslararası toplumu bölge halklarına yardım etmeye çağırdı.

 

“ORTADOĞU HALKI DEMOKRASİYİ HAK EDİYOR”

"Demokrasi kurumlarla ilgilidir, din ya da etnik kökenle ilgili değil"  diyen Gül, Batı'nın değişim sürecinden geçen ülkelere samimi desteğinin gerekliliğini vurguladı.

 

Cumhurbaşkanı Gül, bölgeyle tarihi, sosyal ve coğrafi bağları olan Türkiye'nin "bölgenin halkları yanında doğru yeri aldığını" söyledi. Türkiye'nin demokratikleşme ve kurumları oluşturmanın tecrübelerinin yanı sıra siyasi ve ekonomik liberalleşme konularındaki tecrübesini paylaşmaya da hazır olduğunu belirten Gül, şöyle konuştu:

 

"Tunus, Mısır ve Libya'nın yeni liderleriyle birlikte bazı adımlar attık bile. Benim ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ülkelere yaptığı ziyaretler,  Türkiye'ye yönelik sevgiyi bu halkların sevgisini gösterdi. Türkiye'nin bu bölgenin halkları tarafından ilham kaynağı olarak görüldüğü açıktır. Ortadoğu halkı, onurlu bir yaşamı ve demokrasi ile barışı haklı bir şekilde hak ediyor.'"

 

Türkiye'nin bölgedeki demokratik değişime verdiği desteğe dikkati çeken Gül, demokrasinin güvenlik ve istikrar için temel garantör olduğunu ve "bölgede refaha yol açacak gerçek bir barış havası görmek istediklerini" belirtti.

 

Bölgedeki değişimin, bazı riskleri ve endişeleri de barındırdığını söyleyen Gül, "bazı aşırıcıların bölgedeki süreci etnik ve ideolojik sorunlara dönüştürmek istediğini" kaydetti. Bu çerçevede bölgedeki "Sünni-Şii kutuplaşması tehdidine" dikkati çeken Gül, "bu tehlikeli sürecin bölgenin enerji ve kaynaklarını tüketmesini önlemek gerektiğini" kaydetti.

 

Cumhurbaşkanı Gül tüm hükümetleri ve kuruluşları İslam dünyasında böyle ilkel bir ayrışma tuzağına düşmemeye" çağırarak, aksi halde bu ayrışmanın İslam dünyasını 21. yüzyıldan Orta Çağın karanlığına taşıyabilme potansiyeli olduğunu ifade etti.

        

DEMOKRASİLER ÇOĞULCULUK OLMADAN YAŞAYAMAZ        

Bölgedeki sosyo-ekonomik problemlerin de bir başka endişe nedeni olduğunu söyleyen Gül, ekonomik düzeni sağlamak konusundaki başarısızlığın kaosa neden olabileceğini belirtti. Bu nedenle, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF)  gibi kuruluşları kapsamlı bir ekonomik iyileşme programı oluşturmaya çağırdığını ifade eden Gül, bu desteğin özellikle Mısır ve Tunus için önemli olacağını kaydetti.

 

Demokrasinin bu tehlikeleri önlemedeki önemini vurgulayan Gül, sağlıklı ve işleyen muhalefetlerin oluşturulmasının da önemli olduğunu kaydetti. Gül,  "Demokrasiler çoğulculuk olmadan yaşayamaz. Çoğulculuğa, etkili bir muhalefet olmadan ulaşılamaz" dedi.