AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, ''Türkiye'nin aleyhinde olanlar veya Türkiye'ye karşı zaman zaman hasmane tutum içinde olanlar Sayın Kılıçdaroğlu'na çok büyük yakınlık duyuyorlar. CHP'li milletvekilleri Esed'in sağına, soluna geçerek arzı endam etmeyi kendileri açısından şeref kabul ediyorlar. Beşşar Esed'in CHP'lilere ve Sayın Kılıçdaroğlu'na gönderdiği selam da onlara bir 6 ay yeter'' dedi.

Çelik, Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının gündemiyle ilgili olarak basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geniş bir sunum yaptığını belirten Çelik, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in de bakanlığın icraatları ile geleceğe yönelik vizyonu hakkında brifing verdiğini söyledi.

-Anayasadaki ''sakat'' ve ''özürlü'' ifadeleri ''engelli'' olarak değiştirilecek-

Çelik, toplantıda, TBMM'deki yasa çalışmaları hakkında bilgi veren Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş'ın, Anayasa'daki ''özürlü'' ve ''sakat'' ifadelerinin de ''engelli'' olarak değiştirilmesi konusunda TBMM'deki parti gruplarına öneri getirmeyi planladıklarını ve bu konuya ilişkin müstakil bir anayasa değişikliği için çalışma yapmayı hedeflediklerini anlattığını aktardı.

Çelik, MKYK kararı çerçevesinde bu konuda çalışma yapılacağını açıkladı.

Muhalefetin, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) hakkındaki eleştirilerine tepki gösteren Çelik, TOKİ'nin kamudan kaynak almayıp, kendi kaynağını kendi yatırımlardan elde eden bir kuruluş olduğunu vurguladı. TOKİ'nin bugüne kadar 48 milyar liralık yatırım yaptığına dikkati çeken Çelik, şunları söyledi :

''48 milyar liralık ihale yapılmıştır. 3 bin 793 ihale yapılarak inşaat gibi ana sektör desteklenmiştir. Vatandaş bunun farkındadır. Anamuhalefet, burayla ilgili karalama kampanyası yaparak, buraları kamuoyunun gözünden düşürmeye çalışmaktadır. İşleyen her mekanizmada hele hele eski parayla 48 katrilyonluk bir yatırım söz konusuysa, bunların içindeki bir tek işlemdeki usulsüzlükten dolayı, bir kurumu veya o kurumdan sorumlu siyasetçiyi mahkum etmek vicdanla bağdaşmaz. Önemli olan sorumlu olan görevlinin, pisliği örtmeye çalışıp çalışmadığıdır''

-''Söz oyunları yaparak siyaset yapılmaz''-

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, ''43 milyar liralık bir yatırımdan söz ediyorum. Allah aşkına burada bulduğunuz bir yolsuzluğu, bir usulsüzlüğü neden savcılığa suç duyurusunda bulunmuyorsunuz veya suç duyurusunda bulunup da sonuç aldığınız herhangi bir arkadaşımızın mahkumiyetine yol açan bir şey mi var? Yok. Söz oyunları yaparak siyaset yapılmaz'' sözleriyle seslendi.

AK Parti Sözcüsü Çelik, ''CHP'lileri iftiradan ve ithamdan kendilerini alıkoymaları için bir kez daha uyarıyorum. Eğer CHPliler ellerini vicdanlarına koyarlarsa, kendilerine de yakınlarına da akrabalarına da çok güzel konutlar yaptıklarını itiraf edeceklerdir'' dedi.

-''Siyasette bu kadar çarpıtma olmaz, pes doğrusu''-

Kamu İhale Kanunu'ndaki 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun bir maddesinde yapılan değişiklikten yola çıkarak, o kanun teklifinin sahibi olan Şanlıurfa Milletvekili Abdülkerim Gök'e yönelik eleştirilere de cevap veren AK Parti Sözcüsü Çelik, bu değişikliğin devlet ihalelerine giremeyenlere bir fırsat tanıdığı yönünde muhalefetin iddiaları olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi :

''Sanki yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlık, arsızlık yapanlara bir yol açılıyormuş, bir imkan ve bir fırsat veriliyormuş gibi kamuoyuna Sayın Kılıçdaroğlu bir takdimde bulunmuştur. Arkadaşlar bunun da gerçekle alakası yoktur, değişiklik bir aydır yürürlüktedir. Sayın Kılıçdaroğlu yatıyor, yatıyor, yatıyor. Birisi eline bir pusula tutuşturuyor. Böyle çok önemli bir şey buldum gibi, mal görmüş mağribi gibi gelip bunu piyasaya sürüyor. Yok arkadaşlar böyle bir şey.''

Hüseyin Çelik, değişikliğe göre hakkında kamu davası açılanların ihalelere girmesinin söz konusu olmadığını belirterek, iş ortağının teminatının yanmasının ortadan kaldırıldığını ve bunun da iş dünyasından gelen talep üzerine yapıldığını söyledi. Çelik, ''Hem bir milletvekilimizin ismini vererek onu itham etmek, iliyle ilişkilendirerek bu arkadaşımızı itham ve izan etmesi, hem de sanki bir yolsuzluğa kapı aralanıyormuş gibi, yolsuzluk yapan, hırsızlık, arsızlık yapan müteahhide veya müteahhitlere yeni bir fırsat yaratılıyormuş gibi bu maddenin sunulması tek kelimeyle ayıptır. Siyasette bu kadar çarpıtma olmaz, pes doğrusu'' diye konuştu.

-''Milletin bir kuruş zararı söz konusu değildir''-

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bugün bir gazetede yer alan ve ''Bingöl'de vurgun'' başlığıyla yer alan ve 744 milyon liralık bir vurgundan söz eden haberle ilgili açıklamalarda bulundu. Çelik, ''Devletin burada, milletin bir kuruş zararı söz konusu değildir. Devlet Demiryolları EPDK'dan kendi parasını alacaktır, EPDK'ya da parasını lisans sahipleri ödeyecektir. Vurgun bunun neresinde arkadaşlar? Ve tamamen mevzuat gereği yapılan bir şeydir, kanunlarımızın emrettiği, amir olduğu bir uygulamadır'' dedi.

Gazete haberi için ''Kuyruklu bir yalan'' diyen Çelik, ''AK Parti Hükümeti ak olan alnına kara çalınmasına müsaade etmez. Bir yerde yolsuzluk varsa, usulsüzlük varsa, bir yerde kamuyu zarara sokma varsa, zimmete para geçirme varsa bu kişi kim olursa olsun AK Parti Hükümeti onun üzerine gider. Onu sahiplenmez, onun ipliğini pazara çıkarır'' diye konuştu.

Hüseyin Çelik, Sözcü Gazetesi'nin ''AK Partili Başkan 4 yıl hapis aldı ama hala koltukta'' başlıklı haberini de yalanladı. Çelik, bu gazetede yer alan Belediye Başkanı'nın AK Parti'den ihraç edildiğini ve resimde AK Partili Belediye Başkanı olarak takdim edilen kişinin de eski Yozgat Valisi Necati Şentürk olduğunu anlatarak, ''21 Mart 2011 tarihinde Yozgat İl Başkanlığımızda Yozgat İl Disiplin Kurulu toplanarak bu adı geçen Belediye Başkanı Hanifi Kayıkçı, AK Parti'den ihraç edilmiş. Tam 1 yıl önce'' dedi.

-''Esed'in Sayın Kılıçdaroğlu'na gönderdiği selam onlara bir 6 ay yeter''-

Çelik, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na Irak Başbakanı Maliki'den davet geldiğini ve Kılıçdaroğlu'nun da Irak'a gideceğini açıkladığını anımsatarak, bu durumu nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine şu yanıtı verdi:

''Türkiye'nin aleyhinde olanlar veya Türkiye'ye karşı zaman zaman hasmane tutum içinde olanlar Sayın Kılıçdaroğlu'na çok büyük yakınlık duyuyorlar. Beşşar Esed, Türkiye'yi düşman ilan etmiştir ama Sayın Kılıçdaroğlu'na mahsus selamlarını göndermeyi ihmal etmiyor. CHP'li milletvekilleri Esed'in sağına, soluna geçerek arzı endam etmeyi kendileri açısından şeref kabul ediyorlar. Beşşar Esed'in CHP'lilere ve Sayın Kılıçdaroğlu'na gönderdiği selam da onlara bir 6 ay yeter.

Sayın Maliki ile olan durum üç aşağı, beş yukarı buna benzerdir. Böyle bir zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Hükümeti ile zıtlaşma içerisinde olan ya da en azından iyi niyetli olmayan fiil ve davranışlar içerisinde bulunanların Sayın Kılıçdaroğlu'na sempati duyması, mahsus davetler göndermesi dikkatten kaçan bir şey değildir. Elbette CHP Genel Başkanı, anamuhalefet lideri dünyanın istediği yerine gidebilir. Keşke daha çok gitse ama gittiği zaman Türkiye'yi şikayet eden, Türkiye'yi Suriyelilere silah temin eden bir ülke diye taktim eden tavır içerisinde olmasa da bir anamuhalefet partisi genel başkanı sorumluluğu içerisinde hareket etse. Biz o zaman Sayın Kılıçdaroğlu'nu ayakta alkışlarız. Kendi ülkesini suçlayan, şikayet eden, gammazlayan bir tutum içerisinde olduğu zaman bu bizi üzüyor. Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir tavrı kendisine yakıştırabilir, ama biz Türkiye'nin anamuhalefet partisi liderine yakıştırmayız''

-AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Advan'ın istifası-

AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Halil Advan'ın, AK Parti'den istifa ettiğini, görevden alındığı iddialarının anımsatılması üzerine Çelik, istifadan haberi olduğunu ve Advan'ın kendisiyle görüşme talebinde bulunduğunu ama görüşmenin henüz gerçekleşmediğini söyledi.

Çelik, ''Bu toplantıdan sonra eğer genel merkezdeyse kendisiyle görüşeceğim. Ben görevden alınmadan ziyade, istifa ettiğini biliyorum. Kendisini dinlemeden bu konuda bir söz söylemenin doğru olmayacağını düşünüyorum'' dedi.

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) yönetiminin görevden alınmasıyla ilgili bir soru üzerine de Çelik, SPK yönetiminin görevden alınmadığını, dün akşam verilen önergeyle birlikte SPK yönetiminin değişebileceğine dair bir düzenleme yapıldığını söyledi. Çelik, şöyle konuştu:

''Teşkilat kanunu çıkarılan bütün bakanlıklarda olan şey ile SPK'da olan şey arasında fark yok. Diyelim ki Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı'nda, Tarım Bakanlığı'nda teşkilat kanunu çıktığı zaman yeni yapılanma çerçevesinde yeni atamalara imkan hazırlayan bir madde ilave ediliyor. Bu o kapsamda yapılmış bir şeydir. Değiştirilebilir ama ille de hepsi değiştirilecek anlamına gelmiyor, değişmeyebilir de. Aynı şahıslar da atanabilir, atanmayabilir de ama hepsinin görevden alındığı ifadesi doğru bir ifade değil.''

-''Kimsenin ne elini bağlıyoruz, ne kolunu bağlıyoruz ne de ağzını bağlıyoruz''-

Bir gazetecinin, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın ''çözüm için BDP'nin ellerinin çözülmesi gerekir'' dediğini anımsatarak, değerlendirmesini sorması üzerine de Hüseyin Çelik, şu yanıtı verdi:

''Kimsenin ne elini bağlıyoruz, ne kolunu bağlıyoruz, ne de ağzını bağlıyoruz. Herkes en aykırı görüşlerini gelip TBMM'de ifade etme hakkına sahiptir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinin amir hükmü budur. Söyledikleri çok absürt olabilir, birilerini çok rahatsız edebilir, kimsenin hoşuna gitmeyebilir. Bunu söyleme hakkına sahipsiniz ama şiddeti ve terörü kutsayarak siyaset yapılmaz. Şiddeti, terörü kutsayarak siyaset yapılmaz, şiddeti ve terörü ve teröristleri meşrulaştırarak da siyaset yapılmaz.

Biz her zaman BDP'nin TBMM'deki varlığını bir kazanım ve hakikaten bu meselenin çözümünde çok yardımcı olacak unsur olarak düşündük. Ne zaman BDP'nin sorumluluk alması, elini taşın altına koyması gerektiğiyle ilgili konu gündeme gelirse bizatihi BDP'li milletvekilleri konuyu Kandil'e ve İmralı'ya havale ettiler. Kendi ellerini bağlı hissediyorlarsa bu kendi kendilerine yaptıkları bir şeydir aslında. Şu anda BDP'li arkadaşlar terörü, şiddeti, kaba kuvvet bir çözüm aracı, kendini ifade etme biçimi olarak görmeyip, terörle, teröristle kendi aralarına ciddi bir mesafe koydukları zaman hala bu ülkenin barışına katkı sağlayabilirler ama bunu yapmaları halinde yapabilirler. Böyle bir ithamı, el kol bağlamayı kim yapmışsa onu bilmiyorum ama o kesinlikle benim iktidarım, bizim hükümetimiz değildir.''