AK Parti'nin daima ülke sorunlarında yapıcı bir tutum gösterdiğini ifade eden Salih Cora, "AK PARTİ her zaman ülkemizin sorunlarının çözümünde istişareyi, diyaloğu ve uzlaşmayı temel referans olarak kabul etmiştir. Bu yolda milletimizin geleceğini, çocuklarımızın geleceğini, istikbalini, ülkemizin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutmuştur. Buradan biraz önce konuşma yapan hatiplerin konuşmalarını dinlediğimizde söylenen sözlerin, cafcaflı sözlerin, barış nutuklarının sorunların çözümünde çare olmadığını hepimiz biliyoruz. Yani "barış barış" demekle barış gelmeyeceği gibi "bal, bal" demekle de ağzın ballanmadığını hepimiz biliyoruz." dedi.

Salih Cora sözlerine şöyle devam etti: "Milletvekilleri olarak bize düşen, hakikatleri açıkça görmeli ve onları açıkça ifade etmeliyiz. Terör, en ucuz, en can yakıcı, en kirli, en alçak savaş türüdür. Bunu unutmamalıyız. Hafızamızı bir yoklayalım: Bu sürece nereden ve nasıl geldik? Bu bardak nasıl doldu arkadaş? Bu olaylar zinciri ne zaman başladı? Konuşmalarda bu olayın 20 Temmuzda 2 polisin şehit edilmesiyle başladığı şeklinde cümleler de oldu ama esasında bu olaylar 6-7 Ekimde Kobani'de başlayan olayların ardından HDP Genel Başkanının televizyonların önünde halkı sokağa davet etmesi, isyan çağrısı yapması ve sonunda 2 polisin şehit edilmesi ve 31 vatandaşımızın, Yasin Börü ve arkadaşları dâhil olmak üzere 31 vatandaşımızın öldüğü, birçok kişinin yaralandığı, kamu kurum ve binalarının yağmalandığı, ev ve iş yerlerinin hasar gördüğü çok talihsiz bir olayı yaşamış olduk. Bu olayların hepsi gözümüzün önünde gerçekleşmiştir. Daha sonra PKK'nın, KCK'nın sözde temsilcilerinin "Ölüm taburlarını şehir merkezlerine göndereceğiz." şeklindeki açıklamaları ve bunun da fiilen uygulamaya geçirilmesiyle beraber iş tamamen çıkılmaz bir hâl almıştır."

Siyasi partilerin terörle arasına mesafe koyması gerektiğinin altını çizen Salih Cora, "Siyasi partiler, terör örgütleriyle arasına mesafe koymalı, hatta karşısında yer almalıdır, organik bir ilişki içerisinde asla olmamalıdır; terörü, şiddeti, tuzağı, hendeği, bombayı, patlayıcıları ve molotofları siyasetin bir enstrümanı olarak kullanmamalıdır. Bilmenizi isterim ki bu vahim olaylar yaşanırken, biz bu şehit cenazelerimizin tabutlarını taşırken birileri maalesef terörist cenazelerinde birbirlerini ezmekteydiler. Ankara'yı kana bulayan teröristler için taziye çadırları açılmış, taziyeler kabul edilmiş, terörist cenazelerinde dua edilmiş, teröriste silah taşımak, kuryelik yapmak, PKK ile ülkeyi tehdit etmek gibi birçok hezeyanın içerisinde yer alınmıştı ve bu şekilde PKK ile "Sizi tükürüğünüzde boğarız." şeklinde açıklamalar, "Sırtımızı PKK'ya, PYD'ye dayadık." gibi hezeyana dayalı açıklamalar aynı zamanda maalesef siyaset sürecini tıkadığı gibi konuşmayı tamamen ortadan kaldırdığı için hukuken de suç olarak telakki edilecek bir süreci başlatmış oldu. Bu durum demokrasiyi ıskat ettiği gibi, demokrasiyi zehirlediği gibi de çok açık bir şekilde kanunları da ihlal etmiştir." şeklinde konuştu.

Milletvekillerinin görevlerini de hatırlatan Cora, "Milletvekilinin görevi milletin sorunlarını çözmektir, millete ve ülkemize hizmet etmektir. Devlet içinde devlet kurmak, "öz yönetim" adı altında özerklik ilan etmek mümkün değildir, doğru da değildir. Terörden, şiddetten uzak durmalıyız. Siyasi parti terör örgütünün lojistik merkezi olamaz, teröristlerin sözcüsü olamaz." dedi. 
Salih Cora konuşmasına şöyle devam etti:

"Maalesef gelinen süreçte yaşananlara baktığımızda iddianamenin içeriğinden ve dosya kapsamından öğrendiğimiz bilgilere göre önergede bahsi geçen kişilerle alakalı olarak halkı kanunlara uymamaya tahrik etmek, Türkiye Cumhuriyeti'ni alenen aşağılamak, terör örgütünün propagandasını yapmak, Türk milletine, cumhuriyete ve Türkiye Büyük Millet Meclisine alenen hakaret etmek ve aşağılamak, kamu görevlilerine hakaret etmek, örgüte yardım etmek, suç işlemeye azmettirmek, halkı isyana teşvik, devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak gibi birçok suçlamayla karşı karşıya kalmak durumunda kalmışlardı. Bu suçlamalar sonucunda ilgili kişiler hakkında soruşturma başlatılmış ve haklarında düzenlenen fezleke Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Anayasa Komisyonunda görüşülmüş, ardından Genel Kurulda Cumhuriyet Halk Partisi bir kısım milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi ve AK PARTİ'nin oylarıyla dokunulmazlıklar kaldırıldı."

Yargılama süreci ile alakalı olarak sözü geçen milletvekillerinin takındığı "meydan okuma" ifadesini gösteren tutumu da eleştiren Salih Cora,  "Mahkemeler tarafından kendilerine gönderilen çağrılara, tebligatlara cevap verilmedi hatta mahkemelere meydan okundu. Belki meydan okumak bir tutuklama gerekçesi olmasa dahi yukarıda bahsettiğim olayların her biri mahkeme tarafından dikkate alınarak, gözaltı kararının ardından çıkarılan mahkemede haklarında, kuvvetli suç şüphesi, kaçma şüphesi de dikkate alınarak, tutuklama kararı verildi. Şu anda yargılama süreci devam ediyor. Böyle bir durumda devam eden yargılamalarla ilgili olarak Meclis araştırması ve soruşturması yapılması mümkün değildir." dedi.